Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.07.2006 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.04.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 4 parsel sayılı taşınmazda murisi olduğunu iddia ettiği ¼ paydaş “... kızı ...”nin tapu kaydında soyadı bulunmadığından “...” soyadının eklenmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı İdare Vekili temyiz etmiştir. Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Bu tür davalarla kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.03.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki hatalı yazımın düzeltilmesi, tapu iptali, tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.05.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, imar ıslah çalışmaları sırasında yapılan kadastro işleminde tersimat hatası yapıldığı ve kendi payının tapuda gösterilmediği iddiasına dayanarak tersimat hatasının düzeltilerek payının tapuya yazılması isteğinde bulunmuştur....

      Olayımızda, 04.04.2010 tarihinde dava konusu... ada ... nolu parseldeki 3/9 pay ... adına kayıtlı iken bu payın 1/9'u 2.000-TL bedelle ...'a satılmıştır. Bu satış nedeni ile 07.09.2010 tarihinde davacı ... tarafından Kars Sulh Hukuk Mahkemesinde satış yapan ... hasım gösterilerek önalım davası açılmış, mahkemece pay satın alana karşı dava açılmadığından husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmediğinden 10.03.2011 tarihinde kesinleştikten sonra 26.10.2010 tarihinde davacı ... tarafından payının bir kısmını satan ... ve pay satın alan ... hasım gösterilerek her ikisine karşı yeniden önalım davası açılmış ise de, payı satın alan ... bu dava açılmadan hemen önce 15.09.2010 tarihinde aldığı payı eski paydaşı ...'e tapuda satış sureti ile iade etmiştir....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, verim miktarının yüksek alınmasının hatalı olduğunu, objektif değer artış oranının hatalı belirlendiğini, değer düşüklüğü oranının yüksek olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; objektif değer artış oranının düşük belirlendiğini, değer düşüklüğü oranının düşük olduğunu, kamulaştırmada arta kalan ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın tamamen kullanılamaz hale geldiğini, arta kalan diğer kısımlarda da değer düşüklüğü hesaplanmamasının hatalı olduğunu, kamulaştırılan kısım üzerinde zeytin ağaçlarının davacı idare tarafından söküldüğünü, bu hususunda hesaplamada dikkate alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        Yapılan incelemede, dava konusu taşınmaz tapuda 99.250,00 m2. Yüzölçümünde olup, imar uygulaması sırasında taşınmazın gerçekte 96.650,91 m2 olduğu gerekçesi ile bu metrekare üzerinden düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığı, böylelikle taşınmazda yapılan kesinti oranının imar uygulaması sırasında tatbik edilen % 38,39 oranını geçtiği anlaşıldığı gibi, davalı idarelerde taşınmazın gerçekte 96.650,91 m2 yüzölçümünde olduğunu ileri sürmüşlerdir....

          Davacılar tarafından keşide olunan 28.06.2006 tarihli ihtara rağmen davalı inşaatı ikmâl etmemiş, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile de inşaatın ikmâl oranının %66,50 olduğu saptanmıştır. Davalı yüklenici inşaatı teslim etmesi gereken 22.06.2006 tarihinin geçmesine rağmen inşaatı tamamlamayarak %66,50 seviyesinde terketmiş olmakla BK’nın 106. maddesi uyarınca borçlu temerrüdüne düşmüştür. Temerrüt nedeniyle davacı arsa sahipleri sözleşmenin feshini talep edebilirler. Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri aynı zamanda tapuda pay devrini de içerdiğinden sözleşmenin sona erdirilmesi için taraf iradelerinin birleşmesi veya mahkemece fesih hususunda karar verilmesi zorunludur. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yoldadır....

            Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....

              Her bir mirasçının pay oranının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi gerekir.Mahkemece muris...’in muris ...’dan gelen dava konusu taşınmazdaki payının mirasçıları arasında paylı mülkiyete çevrilmesi ve her bir mirasçının payının tapuda infazı kabil olacak şekilde hükümde gösterilmesi gerektiğinden açıklanan husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece, 14.09.2015 tarihli ek karar ile tashih yoluyla hükümde değişiklik yapılamayacağından ve hükümde belirtilen pay oranının değiştirilmesi hükümde değişiklik meydana getireceğinden tashih talebinin reddine karar verilmiştir....

                  Ancak şeklen geçersiz sözleşmelerin de inşaatın reddedilemeyecek seviyede ikmal edilmesi veya bu sözleşmeye güvenerek öncesinde veya sonrasında tapuda pay devri yapılması suretiyle geçerli hale gelmesi mümkündür. Gerçekten, tarafların inşaatın yapılması veya tapuda pay devri yapılması suretiyle edimlerini yerine getirmesi halinde 30.09.1988 tarih ve 1987/2 E.-1988/2 K. sayılı YİBK gereğince, şekil eksikliğinin ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olacağı hükme bağlanmıştır.Hemen belirtmek gerekir ki, imzanın davalı yükleniciye ait olmaması sözleşmeyi tek başına geçersiz kılmayacağı gibi yüklenicinin sözleşmeyi zımnen benimseyip benimsemediği, bu konuda sözleşme gereği inşaat faaliyetini yerine getirip getirmediği de önemlidir....

                    UYAP Entegrasyonu