Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için; Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması yanında tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması gerekir. Somut olaya gelince; Davalı idare tarafından tapu tahsis belgesi iptal edilmemiş, tapu tahsis belgesi sebebi ile tapu kaydına işlenen şerhin kaldırılması için işlem tesis edilmiştir. Tapu kaydında bulunan tahsis şerhinin terkini, tahsis belgesinden kaynaklanan hakkı ortadan kaldırmaz. İdari yargıda tapu tahsis belgesine ilişkin şerhin terkini işleminin iptaline yönelik davanın reddi tahsise dayanılarak tapu iptali ve tescil kararı verilmesine engel değildir. Ne var ki tahsise konu taşınmazın imar planında konut alanında olmayıp kamu (park) alanında kaldığı anlaşıldığından tapu tahsis belgesine dayanılarak tescil kararı verilemez....
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ortak sınır uyuşmazlığı olduğu, ortak sınırın tespit edilemediği gerekçesiyle tapu kayıtlarının yüzölçümlerinin oranlanması suretiyle çözüme gidilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı taraf 15.11.1968 tarih 28 sıra numaralı tapu kaydına, davalı taraf ise davacının murisi ... Baran'ın taraf olduğu yüzölçümü düzeltilmesi davası sonucu oluşan 11.6.1976 tarih 35 sıra numaralı tapu kayıtlarına dayanmışlardır. Mahkemece, davalı tarafın dayandığı tapu kaydının haritası getirtilmemiş, tapu kaydı mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, uygulamada komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmamıştır....
Davacı dayanağı tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsaması halinde tapu kaydının kapsadığı bölüme ilişkin olarak kadastroca Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile bu bölümün davacı adına tesciline karar verilmeli, davacı dayanağı tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölüm yönünden ise taşınmazların tapuda kayıtlı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi ile yetinilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Keşif sırasında, davacıların dayandığı tescili ilamı ile oluşan tapu kaydı, varsa haritası ile uygulanmalı; tapu kaydının haritası yoksa ya da uygulama kabiliyeti bulunmuyorsa yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından tapu kaydının sınırları hakkında tek tek bilgi alınmalı, aynı şekilde komşu taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarının da dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu araştırılmalı ve bu şekilde tapu kaydının sınırları bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmeli, davacıların dayandıkları tapu kaydının aynı zamanda dava dışı 559 ada 1 parsel sayılı taşınmaza da revizyon gördüğü göz önüde bulundurulmalı, taşınmazların tapu kaydının kapsamında kalıp, kalmadığı kesin olarak belirlenmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir....
Mahkemece, taraf tapularının taşınmazı kapsadığı, davalı dayanağı tapu kaydının daha eski tarihli olup sahih esasa dayandığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme yetersiz, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı ... tapu komisyonu kararı ile oluşan 300 hektar yüzölçümlü 26.9.1942 tarih 19 sıra numaralı tapu kaydına, davalı taraf ise Nisan 323 tarih 48 sıra numaralı tapu kaydından gelen 13 dönüm yüzölçümlü Şubat 1930 tarih 13 sıra numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece, davalı dayanağı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmemiş, kaydın sınırlarındaki değişikliğin doğru temele dayanıp dayanmadığı araştırılmamış, kapsamı yöntemince belirlenmemiştir....
Keşif sırasında, davalı Hazinenin dayandığı Ocak 1944 tarih 33 sıra numaralı tapu kaydı ile davacının dayandığı Ekim 1997 tarih 28 sıra numaralı tapu kaydının kapsamı yöntemine uygun şekilde belirlenmeli, davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazların akibetleri araştırılmalı, bu tapu kaydının uygulandığı taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının, tutanakları kesinleşmiş ise kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının, davalı iseler dava dosyalarının getirtilmesi suretiyle Hazine dayanağı tapu kaydının uygulandığı taşınmazların kesinleşme durumu yöntemine uygun şekilde belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, kadastro tespitine aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişilerinin tamamının dinlenilmesi suretiyle çelişki giderilmeli, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği merciilerinden sorulmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellere ait onaylı...
Keşifte 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritasının uygulama kabiliyetinin bulunması halinde haritaya itibar edilmeli, tapu kaydının haritasının uygulama kabiliyetinin bulunmaması halinde tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, sabit sınır bulunabildiği takdirde uygulama bu sınıra göre yapılmalıdır. Bu amaçla, tapu kaydında yazılı sınırlar yerel bilirkişilere tek tek göstertilmeli, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, böylece tapu kaydının kapsamı belirlenmelidir....
Mahkemece dayanılan tapu kaydının söz konusu arazilere uymadığı belirlendiği ve davacı temsilcisi tarafından da keşif esnasında tapu kaydına karşılık gelen taşınmazın yerinin gösterilemediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı Hazine, 16.08.1973 tarih 12 nolu tapu kaydıyla Hazine adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın kadastro sırasında davalılar adına tespit edildiğini ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmış, ancak; dava dilekçesinde dayandığı tapu kaydının hangi parselleri kapsadığı konusunda bir açıklama yapmamıştır....
4, Ağustos 1339 tarih 50 ve Aralık 1340 tarih 6 sıra numaralı tapu kayıtlarının tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir şekilde ayrıntılı kayıtlar (köy, mahalle, mevki, cins, sınırlar, yüzölçümü, malik, hisse, geldi, gitti ve revizyona ilişkin tüm bilgileri içerir ve okunaklı şekilde) ile varsa tesis ve ifraz haritalarının Mahalli Tapu Müdürlüğünden (eski yazı tapu kayıtları varsa Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından) ayrı ayrı sorulup getirtilerek dosyasına konulması, 5- Karadeniz ......
Taşınmaz tapu kaydına dayalı olarak davalı taraf adına tespit edilmiş olup, davacı de başka bir tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece davacı tarafın tapu kaydına dayanarak hüküm kurulmuştur. Ne var ki, tespit tapu kaydına dayalı olarak yapılmasına rağmen davalı idare adına kayıtlı olan ve tespitte uygulanan tapu kaydı ve oluşum belgeleri getirtilmediği gibi yargılama sırasında davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydı da oluşum belgeleri ve haritası ile getirtilmemiş; dava konusu taşınmaza komşu olan 104 ada 20 ve 22 parsel sayılı taşınmazların tutanak örnekleri ve varsa dayanağı olan kayıtlar getirtilerek de davacı tapu kaydının uygunluğu denetlenmemiştir. Bu şekilde eksik ve yetersiz inceleme ile karar verilmesi doğru değildir....