Dahili davalı ... düşük gelirlilerin konut sahibi olmasını teminen 1989 yılında başlatılan kampanya kapsamında Belediye adına kayıtlı taşınmazlar üzerine 10 yıl müddetle Vefa Hakkı tesis edildiğini, kooperatif üyesi 4328 hak sahibine kat irtifaklı arsa tapuları verildiğini, kooperatif üyelerinin üyelik vecibeleri ile vefa hakkı şartlarını yerine getirmemeleri üzerine Belediye tarafından 1999 yılında Tapu İptali ve Tescil davaları açılmış olduğunu bu davalar neticesinde de Belediye adına tesciline karar verilenlerden yaklaşık 450 adedinin ilgili Tapu Sicil Müdürlüklerinde tescil işleminin gerçekleşmediğini, davanın reddini istediklerini bildirmiştir. Mahkemece, tapu iptali tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil olmaz ise tazminat istemine ilişkindir. Satış vaadi sözleşmeli alacaklısına kişisel hak sağlayan sözleşmelerdendir....
Yönetimi, orman olan taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde, davalı ... lehine irtifak hakkı ve "Üzerindeki iki katlı kargir ev ..... oğlu ......'ya aittir." şerhlerinin bulunduğunu, ormanlar üzerinde kişi ve kurumlar lehine hiç bir şekilde şerh konulamayacağı iddiasıyla, tapu kaydının beyanlar hanesindeki davalı lehine konulan irtifak hakkı ve "Üzerindeki iki katlı kargir ev .... oğlu ......'ya aittir." şerhlerin iptali istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne; ..... ili Merkez ilçe, ..... Beldesi, ....... Mah. ..... ada, ..... nolu parselin tapu kaydının beyanlar hanesindeki " iki katlı kargir ev ..... oğlu .....'ya aittir " şerhinin ve 07/04/1989 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle Türkiye Taşkömürleri Kurumu lehine tesis edilen irtifak hakkının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... Müdürlüğü vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir....
Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulüne dair verilen kararın davacı vekili ve davalı ...A.Ş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava ve birleştirilen davalar önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tecil ve ipoteğin kaldırılması istemlerine ilişkindir. Davacı ... asıl davada; 36 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazda 1/3 payın maliki olduğunu, davalıların taşınmazdan hisse satın aldıklarını, tarafına tebliğ edilen 06/10/2015 tarih ve 16532 yevmiye nolu ihtarname ile satışları öğrendiğini, süresi içerisinde ön alım hakkını kullanmak istediğini belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur....
kötüniyetli olarak el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri ortaya konulmasına rağmen tapu iptal tescil talebinin reddine karar verilmesi isabetli değildir....
Şahıs lehine tesis ettiği ipoteğin fekki yönünden başvurulmuş olmasına ve bu konuda Bursa 10....
sonra öğrendiğini, ayrıca açılan dava sebebiyle kişilik haklarının zedelendiğini ileri sürerek, tapu kaydındaki intifa hakkı şerhinin kaldırılmasını ve 25.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir....
Mülkiyet hakkının kanundan doğan dolaylı sınırlamaları, bir yasa hükmü gereği kendiliğinden doğmayıp ancak belli koşulların varlığı halinde hak sahibine bir talep hakkı tanıdığından bu kısıtlamaların doğması için tapu siciline tescil edilmeleri gerekir. Ayrıca zorunlu geçit hakkı, taşınmaza bağlı bir irtifak hakkı olduğundan Türk Medeni Kanununun 780. maddesi uyarınca da bu hakkın doğumu için tescil şarttır. Yine aynı kanunun tapu siciline ilişkin 1000. ve 1008. maddelerinde de bu irtifak hakkının tapu siciline tescil edilmesi gerekliliği belirtilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; 841 parsel lehine, fen bilirkişiler ... ve ... tarafından düzenlenen 21/01/2015 tarihli raporda boşluk olarak tespit dışı bırakıldığı belirlenen 1.alternatif olarak gösterilen A ve B rakamlarının toplamlarından oluşan 109,12 m²'lik alan aleyhine geçit hakkı tesis edilmiştir....
A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-İdarelerin tapu iptali ve tescil davalarına dayanak yaptığı; Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 04.11.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kararı ile iptal olmuştur. 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. madde ile; Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması hallerinde, hak sahiplerine idare ile uzlaşma ve uzlaşılmaması halinde dava açma hakkı tanınmış olup, idarenin Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açma imkanı kalmamıştır....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ödeme emri içeriği bina vergisine konu gayrimenkulün tapu kayıtları, yapı kullanma izni ve üst hakkı sözleşmesine göre malikinin Bandırma Belediye Başkanlığı olduğu, taşınmaz üzerinde davacı ortak girişim lehine 29 yıl süreli üst hakkı tesis edildiği, dosyada davacı adına intifa hakkı tesis edildiğine dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, her ne kadar davalı idare tarafından, bir üst hakkına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin üst hakkı sahibine ait olacağı ve bina vergisi mükellefi olacağı iddia edilmekte ise de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile üst hakkı sahibine tanınan bu imkandan hareketle emlak vergisi uygulamasında üst hakkı sahibinin malik konumuna alınarak mükellef olarak kabul edilmesi halinde, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bunlara malik gibi tasarruf edenleri mükellef olarak belirleyen 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun...
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ödeme emri içeriği bina vergisine konu gayrimenkulün tapu kayıtları, yapı kullanma izni ve üst hakkı sözleşmesine göre malikinin Bandırma Belediye Başkanlığı olduğu, taşınmaz üzerinde davacı ortak girişim lehine 29 yıl süreli üst hakkı tesis edildiği, dosyada davacı adına intifa hakkı tesis edildiğine dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, her ne kadar davalı idare tarafından, bir üst hakkına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyetinin üst hakkı sahibine ait olacağı ve bina vergisi mükellefi olacağı iddia edilmekte ise de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile üst hakkı sahibine tanınan bu imkandan hareketle emlak vergisi uygulamasında üst hakkı sahibinin malik konumuna alınarak mükellef olarak kabul edilmesi halinde, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa bunlara malik gibi tasarruf edenleri mükellef olarak belirleyen 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun...