Temyiz Sebepleri Davacı vekili; davanın araştırma yapılmadan hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedildiğini, davada tespit öncesinin yanı sıra tespitten sonra kesinleşmeden önce yapılan harici satış sözleşmelerinin ve eklemeli zilyetliğin de ileri sürüldüğünü, tespit tarihi ile kesinleşme tarihi arasında yapılan zilyetlik senetlerine değer verilmesi gerektiğini, keşif yapılmadığını, tanıkların dinlenmediğini, TMK 713/2 maddesi koşullarının Anayasa Mahkemesinin iptal kararı öncesi gerçekleştiğini, harici satışları ve eklemeli zilyetlikleri değerlendirilmeden karar verildiğini savunmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastro tespiti öncesi harici satım, zilyetlik, TMK’nın 713/2 nci maddesinde belirtilen ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2....
"İçtihat Metni" Dava, kesinleşen kadastroya karşı 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tespitten önceki hukuki nedenlere dayanılarak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhin iptaliyle taşınmazın kendi adına kayıt ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, verilen hükmün temyiz inceleme görevi 6110 sayılı Kanunla değişik Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi hükmüne göre Başkanlar Kurulu tarafından hazırlanan ve Büyük Genel Kurul'ca kabul edilerek yürürlüğe giren işbölümü kararına göre yerel mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay Yüksek (16). Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 42 parsel sayılı 465.803,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle hali arazi vasfıyla ... adına tespit ve 29.06.2012 tarihinde hükmen 441.727,53 metrekare yüzölçümlü olarak tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın bir bölümü hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 7.246,86 metrekarelik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava; 745 parsel sayılı taşınmaz yönüyle, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil; 177 parsel sayılı taşınmaz yönüyle ise, kadastro sonrası nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 9.2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 26.03.2019 gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen ... vekili Avukat.... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2008 gününde verilen dilekçe ile kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; ispatlanamayan davanın reddine dair verilen 28.10.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.09.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av.... ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 01.08.1958 tarihli “taahhüt senedi” başlıklı belgeye dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur....
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı; ......
(Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 02.04.2004 tarih, 2003/1 Esas, 2004/1 Karar sayılı kararı gerekçesinden) Kadastro ya da tapulama ile oluşturulmuş tapu sicillerine karşı açılacak davalarda hakkın türünü, 766 ve 2613 sayılı Kanunlar ile 3402 sayılı Kanun hükümleri sınırlandırmış değildir. Genel bir tanımlama ile “Tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağını ve dava açılamayacağını” öngörmüş ve sicile geçmiş olan hakkın türü ne olursa olsun on yıl geçtikten sonra dava açılmasına anılan kanunlar izin vermemiştir....
Hal böyle olunca, davacının tapu iptali ve tescil talebi yönüyle, dayandığı tapu kaydının oluşum tarihinin, 588 parsele ait tapu kaydının oluşum tarihinden sonra olması nedeniyle, geçerli ve doğru temele dayanan ve davacının dayandığı tapu kaydına nazaran daha eski tarihli bulunan 588 parselin tapu kaydına değer verilmesi gerektiğinden, davacının 588 parsele ait tapu kaydının bir bölümünün iptali ve adına tescili isteminin bu nedenle reddi gerekirken, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bozulması gerekmekte ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçesinin DÜZELTİLMİŞ şekliyle hükmün ONANMASINA, Davacının tazminat talebine gelince; Davacının dayandığı Mart 1978 tarih 3 nolu tapu kaydının ...tevzii çalışmaları sonucunda ... adına oluşan Şubat 1958 tarihli kök tapu kaydının intikali sonucunda oluştuğuna ve söz konusu tapu kaydının daha önce kadastrosu yapılıp kesinleşen Aşağıpınarbaşı Köyü 588 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü...
Mahkemece yapılan yargılama sonunda tapu kaydının 1938 tarihli olup, 1956 yılında dayanılan kaydın bulunduğu Çığlık Köyünde kadastro tespiti çalışması yapılıp bitirildiği ve kadastro tespiti sırasında tapu kaydının herhangi bir parsele revizyon görmediği, davacı tarafın 1956 yılından itibaren 10 yıl içerisinde söz konusu tapu kaydına dayanarak dava açmadığı, davacıların 1998 tarihinde 2. Asliye Hukuk Mahkemesine parsel numarası vererek açtığı tapu iptal ve tescil davasının tespitten itibaren 10 yıl içerisinde açılmaması ve 2510 sayılı İskan Yasası uyarınca verilen iki yıllık ek sürede açılmaması dolayısıyla reddedilerek kararın kesinleştiği, söz konusu tapu kaydının kadastro tespitinden önceki bir tarihi taşıyor olması sebebiyle işleme tabi kayıt niteliğini kaybettiği ve davacı taraf tapu kaydının kapsadığı alanın tespitini istemekte hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....