Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptalinden kaynaklı zarardan davalı T1'nin sorumlu olup olmadığı, tazminat miktarı ve hesaplama yöntemine ilişkindir. Asıl dava olan tazminat davası açıldıktan sonra, dava konusu taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescil davası açıldığı, davaların birleştirildiği, ilk derece mahkemesince Altınova ilçesi, Ayazma köyü 113 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile T1 adına tescil edildiği, tarafların tapu iptale ilişkin karara yönelik istinaf kanun yoluna başvurmadıkları, dolayısıyla tapu iptale ilişkin hükmün kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (... 1.AHM) Dava konusu uyuşmazlık, taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde, tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 15.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/12/2019 NUMARASI : 2018/256 2019/653 DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının Bursa ili Karacabey ilçesi Boğaz Mah. Fındıkaltı Mevkii 7 pafta 925 parsel sayılı taşınmazın 5.335 m² yüzölçümünde maliki olduğunu, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/05/2015 tarih ve 2014/407 esas 2015/60 karar sayılı kararı ile dava konusu 925 parselde kayıtlı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığının tespit edildiği ve dava konusu olan gayrimenkulün mevcut tapu kaydının tamamen iptali ile tescil harici bırakılmasına dair hüküm kurulduğunu ileri sürerek toplam 1000 TL tutarında belirsiz maddi tazminat alacağının Tapu İptal ve Tescil Harici Bırakma hükmünün kesinleştiği 12/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan kanuni faizi ile birlikte davalı T8nden alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil, tazminat K A R A R Uyuşmazlık, 06.12.1985 tarihli harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, mahkemece tazminat yönünden hüküm kurulduğuna ve hüküm tazminat yönünden davalı vekili tarafından temyiz edilmiş bulunduğuna göre, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmü gereğince, hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek Yargıtay (13.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 28.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle 1161 ada 20 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını diğer davalı ...'a satış yoluyla temlik ettiğini, davalıların baba-oğul olup el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davacının payının hibe edilmesi amacıyla vekalet verdiğini, iradesine uygun işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın tapu iptal ve tescil isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
-TL'nin dava değeri olarak gösterildiği, mahkemece de bu rakam üzerinden tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı, davanın kademeli olması sebebiyle dilekçede gösterilen değerin tapu iptal ve tescil isteğine münhasır bulunduğu, mahkemece, iptal- tescil isteğinin reddine dair karar Dairece benimsenerek tazminat isteği bakımından keyfiyetin değerlendirilmesi öngörüldüğüne göre; ıslah yoluna gerek bulunmaksızın tazminat isteğinin kendiliğinden gözetilmesi gerektiği..." belirtilmiş ise de; dava, terditli (kademeli) olarak açılmış olup, dava dilekçesinde belirtilen 10.500.-TL dava değeri, hem tapu iptali tescil; hem de tazminat isteklerine ilişkin harca esas değerdir. Eş söyleyişle tapu iptali ve tescil isteği yönünden dava değeri 10.500.-TL olduğu gibi, terditli istek olan tazminat yönünden de dava değeri 10.500.-TL'dir....
Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur....
Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur....
Somut olaya gelince; davacılara ait tapu kaydının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun kısmen iptal edildiği, her ne kadar kıyıların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de tapu kütüğünün davacılar adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin gerektiği kuşkusuzdur. Davacıların zararı, tapu iptal kararının kesinleştiği 06/05/2008 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması ve tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değerinin belirlenmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın imar durumu araştırılmaksızın arsa olarak nitelendirilerek dava tarihi itibariyle tazminat miktarını belirleyen ve kanunen aranan şartları taşımayan bir mimar bir inşaat mühendisi bilirkişiden oluşan kurul raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir....
İlk derece mahkemesi tarafından davanın tapu iptal ve tescil yönünden reddine, tazminat bakımından ise kabulüne karar verilmesi üzerine iş bu karar davacılar tarafından tapu iptal ve tescil yönünden istinafa konu edilmiş ise de, mevcut kayıt maliki T3'ün tapuya güven ilkesi çerçevesinde davaya konu taşınmazın devrini aldığı, davacılar tarafından davalı Mikail'in taşınmazı art niyetli olarak devraldığı noktasında herhangi bir somut delil ibraz edilemediği, bu nedenle davalı Mikail'in tapudaki kazanımının korunması gerektiği kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesi tarafından davacıların tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla, dava dosyasındaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yerel mahkemece delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün istinaf itirazlarının reddi ile usul ve yasa yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan ilk derece...