Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, asıl davaya ilişkin hükmün HUMK'un 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir ... , son tapu maliki Fatma Uzal'ın vefat ettiği 03.11.1992 tarihinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararı tarihi olan 17.3.2011 tarihi itibariyle maddede bahsedilen 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın tapu iptal ve tescil talebinin reddi ile terditli olarak bedel talebinde de bulunduğu göz önünde bulundurularak, toplanmış ve toplanacak delillere göre, davacı tarafın bedel talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir ..." gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilince kararın düzeltilmesi istenmiştir....

    Muhtesatların kime ait olduğu hususunda tapu kaydında şerh bulunmasa veya tüm paydaşlar bu konuda ittifak etmese dahi, bu konuyu belirleyen kesinleşmiş bir hüküm bulunması halinde böyle bir kesin hükmün ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemeyi de bağlayacağından muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren paydaşın buna karşı çıkan diğer paydaş veya paydaşları hasım göstererek muhtesat aidiyetinin tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti K A R A R Taraf teşkilinin denetlenebilmesi açısından, tapu maliklerinden ....,.... ve....'e ait veraset belgesinin dosyaya eklenmesi için davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise; verasete esas nüfus kayıtlarının Nüfus Müdürlüğü'nden getirtilip dosya arasına konulması ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın gönderilmesi için Yerel Mahkeme'ye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Tapu iptali ve tescil davası reddedilmiş olmakla henüz kesinleşmemiştir. Tapu iptal ve tescil davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesi halinde dahi, sözleşmenin geriye etkili feshi halinde davacı yüklenicinin, yapmış olduğu imalat bedelini, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde arsa sahiplerinden eda davasıyla talep etme olanağı vardır. Bu haliyle, davacı tarafından açılmış ve henüz kesinleşmemiş bir eda davası varken ve sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde açabileceği bir alacak(eda) davası açma olanağı varken tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur. İlk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Sonuç olarak: Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Davalılar ... ve ... vekili, müvekkillerinin dava konusu taşınmaza 2007 yılında satış sonucunda malik olduklarını, satın aldıklarında taşınmazın niteliğinin iki katlı kayısı deposu olarak tapu kaydında yazılı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalı ... , davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 170 Ada 3 Parsel sayılı taşınmazın ( eski parsel 1128 ) üzerinde bulunan iki katlı betonarme deponun 4/8 hissesinin davacı ..., 2/8 hissesinin ..., 1/8 hissesinin ..., 1/8 hissesinin ... tarafından meydana getirildiğinin tespitine, mülkiyet tespitine ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. TMK'nın 1023. maddesi "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde düzenlenmiştir....

          ya ait olduğu kabul edilmediğinden tüm paydaşlar arasında oybirliği sağlanamadığından muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılmak zorunda kalınmıştır. Mahkemenin nitelendirdiği gibi dava mülkiyetin tespiti istemi ile açılan bir dava olmayıp muhdesatın aidiyetinin tespiti istemi olduğundan davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek, taraflarca gösterilen ve gösterilecek tüm delillerin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek muhdesatın aidiyetinin tespiti istemi ile açılan bu davanın esasına yönelik bir hüküm verilmesi gerekirken hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MUHDESAT AİDİYETİNİN TESPİTİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, muhtesatın tespiti; birleşen davalar, temliken tescil, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece davanın ve birleşen davanın elatmanın önlenmesi davasının kısmen kabulüne, temliken tescil ile ecrimisil taleplerinin reddine karar verildiği hükmün davalı birleşen dosya davacıları tarafından temliken tescil isteğine, davacılar birleşen dosya davalıları tarafından ise ecrimisil isteğine ilişkin olarak temyiz edildiği anlaşılmaktadır.Öncelikle temliken tescile yönelik temyiz itirazlarının karara bağlanması gerekmektedir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14....

              Hukuk Dairesinin 20/12/2017 tarih, 2015/14940 E.- 2017/17292 K. sayılı kararı,) Davaya konu taşınmazın tapu kaydının incelenmesi sonucu; taşınmazın davalı Banka adına kayıtlı olduğu, davacının tapuda malik/paydaş olmadığı görülmüştür, Muhdesatın aidiyetinin tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Somut olayda eda davası açılabilecek iken tespit davası niteliği taşıyan iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gibi, görülmekte olan tapu iptal, tescil davasının sonuçlanmasının beklenmesine de gerek yoktur. İlk derece Mahkemesinin kararı yerindedir. Sonuç olarak: Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti ... ve müşterkeleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R İncelenmesi gerek duyulan; Taraflar arasında görülen ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... Esas sayılı ortaklığın giderilmesi konulu dava dosyasının, dava derdest ise onaylı suretinin, sonuçlanmış ise aslının bulunduğu yerden istenilerek dosya içerisine konulması ve temyiz incelemesi daha sonra yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesi'ne GERİ ÇEVRİLEMESİNE, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının hukuki yararının mevcut olmadığını, muhdesatının aidiyetinin tespitini isteyebilmesi için öncelikle hukuki yararının mevcudiyeti arandığını, taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesinin muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp, mevcut muhdesatın daha kullanıma elverişli hale getirilmesi, diğer bir deyişle iyileştirilmesi niteliğinde yapılan işlemlerden olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu