WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/10/2019 NUMARASI : 2019/154 ESAS, 2019/381 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : Adana 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/10/2019 tarih ve 2019/154 Esas, 2019/381 Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların iddia ve savunmalarının özeti: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, Çukurova ilçesi, Dörtler Mahallesi'nde bulunan ve tapu kütüğünde 280 ada, 1 nolu parselde bulunan taşınmaz, müvekkili davacı adına kayıtlı iken Orman Genel Müdürlüğüne izafeten Adana Orman İşletme Müdürlüğü tarafından Adana 2....

İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür....

    HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/443 KARAR NO : 2021/1132 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : MAHKEMESİ TARİHİ : 07/10/2020 NUMARASI : 2019/127 2020/115 DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle dosya ve ekleri incelendi; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maliki olduğu İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Kanlıca Mahallesi, 520 ada 26 parsel sayılı taşınmazı Orman Genel Müdürlüğü tarafından müvekkiller aleyhine ikame edilen tapu kaydının iptali ve tesçil davası neticesinde Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/40 E. - 2009/52 K. Sayılı ilamı ile taşınmazın tapusunun orman sınırları içerisinde olduğu gerekçesiyle iptaline ve Hazine adına tesçiline karar verildiğini, söz konusu kararın 20....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/07/2022 NUMARASI : 2020/456 ESAS, 2022/314 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : İzmir 3....

    Bu nedenle, Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğuna dayanılarak açılan davalarda, bu sorumluluk hallerine ilişkin olarak düzenlenen zamanaşımı, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulanma imkanı yoktur. T.M.K.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacaktır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/02/2022 NUMARASI : 2021/35 2022/39 DAVA KONUSU : Tazminat (Tapu Sicillerinin Tutulması Kaynaklı Rücuen) KARAR : TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin Tekirdağ İli, Süleymanpaşa İlçesi, Nusratfaki Mahallesi/Köyü sınırları içinde kain ve tapunun 118 Ada, 15 ve 25(eski haliyle 516 Parsel) parselde kayıtlı bulunan taşınmazların maliki olduğunu, bu taşınmazların tek tapu tek parsel halinde iken iki taşınmaz arasından boru hattının geçmesi ile bölünmüş şekilde iki tapu halini aldığını, eski haliyle yani arazi tek tapu halinde iken 125.391,27 m² genişliğindeki arazinin sınırları sabit olduğu halde boru hattının geçmesi ile iki ayrı tapu düzenlenmesi ile 118 Ada 15 Parseldeki arazinin sınırları 38729 m2 118 Ada 25 Parseldeki arazinin sınırları da 79746 m2 gösterilerek tapuda yanlış ölçüm veya hatalı kadastro işlemiyle eski haliyle toplamda 125.391,27 m2 olan taşınmazın boru hattı geçmesi ve ikiye...

    Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup; bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin güvenilirliği(aleniliği), diğeri Hazine'nin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise; geçerli bir hukuki sebebin bulunması, bir başka ifadeyle, illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebin olması zorunludur. Somut olayda, davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki mesnedi, ihale olup; bu da iptal edilmiştir. O halde, ihalenin iptali ile sicilin hukuki dayanaktan yoksun kalacağı ve TMK'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği aşikârdır. Öyleyse, davalı adına tesis edilmiş olan sicil kaydının ihalenin feshiyle yolsuz tescil durumuna düştüğü gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; 5335 sayılı Yasa'nın 32/1. maddesinin iptal edilmesi ve iptal kararının geriye yürümemesi gerekçe gösterilerek, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi isabetsizdir....

      Bilindiği üzere, tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, Hakim doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Öte yandan, 4721 sayılı TMK’nun 28. maddesi hükmü uyarınca kişilik ölüm ile son bulur. O halde, davacıların veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tescil kararı verilmesi gerekirken ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması doğru değildir. Tereke temsilcisinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca soruşturma ve inceleme yapılarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne varki, tapu sicillerinin tutulması ve oluşturulması kamu düzeni ile ilgili olup hakim doğru sicil oluşturmakla görevlidir. Dosya içeriğinden, bilirkişi rapor ve krokisinden anlaşıldığı üzere iptal ve davacılar adına tesciline karar verilen 2. 374.47 m2’lik alan 217 ada 60 sayılı parselin çapında değil Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/184 E. 1989/110K sayılı tescil ilamı krokisinde, kadastral eski 217 ada 14 parselin geometrik çapı içinde kalmaktadır. Anılan husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 2.fıkrasındaki “….217 ada 60 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişilerinin raporunda belirttikleri, ... kalem ile boyalı 2.374.47 m2’lik ….”...

          Öyleyse, mahkemece, Türk Medeni Kanununun 28. maddesi hükmü uyarınca hukuki şahsiyetin ölümle son bulacağı, öte yandan, tapu sicillerinin tutulması ve sicil oluşturulması kamu düzeni ile ilgili olup, hakimin doğru sicil oluşturmakla yükümlü olduğu gözetilerek, M.. B..'nın mirasçıları olan dahili davacılar adına ve miras payları oranında tescile karar verilmesi gerekirken, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması da doğru değildir. Diğer taraftan, kabule göre de, davacılar, yargılama sırasında keşfen belirlenen dava değeri üzerinden 11.04.2014 ve 24.10.2014 tarihinde toplam 10.713,50 TL harç ikmali yaptıklarına göre yargılama gideri hesabına anılan harcın dahil edilmemiş olması da isabetsizdir. Dahili davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir....

            UYAP Entegrasyonu