Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın tapuda kayıt düzeltim davası değil,zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğunu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 5520 Sayılı Kanunla değişik 2644 Sayılı Tapu Kanununun 31. maddesine göre taşınmaz malların yüzölçümünün tapu sicilinde yazılı miktardan fazla olduğu hallerde bu fazlalığın bitişik araziye elatmaktan ileri gelmediği ve sınırlarında bir değişiklik olmadığı mahkemece tespit edildiği takdirde taşınmazın gerçek yüzölçümünün tapu siciline yazılmasına karar verileceği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda davacı, davaya konu taşınmazın gerçekte tapuda yazılan miktardan daha büyük olduğunu, komşu parseller ile herhangi bir sınır ihtilafının da bulunmadığını belirterek tapu kaydının iptali ile gerçek yüzölçümüne göre düzeltilmesini talep etmektedir....

    Bilindiği üzere tapu iptali ve tescil istekli davalar kayıt maliki ya da malikleri aleyhine açılır. Eldeki dava çekişmesiz yargı niteliğindeki tapuda kayıt düzeltim isteğine ilişkin olmayıp, maliklerin tapu kayıtlarındaki paylarının değişmesine yol açacağından, husumetin tapu müdürlüğüne yöneltilerek uyuşmazlığın çözümü mümkün değildir. Hal böyle olunca, davanın sıfat yokluğu bakımından reddi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 18/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Davalı ..., davacının davasını tapu kaydında düzeltim şeklinde nitelendirmesine rağmen dilekçenin sonuç ve istem kısmında, tapu iptal ve tescil talep ettiğini, bu çelişki nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, davanın tapu iptal ve tescil olarak görülmesi halinde; tarafların fiili kullanımları ile tapu kaydında parsel bilgilerinin uyumlu olmaması nedeniyle, bu yanlışlığın tapu kayıt bilgilerinin düzeltilmesi ile çözülebileceğini, tapu iptal ve tescil talebinin de reddi gerektiğini, tapu kaydında düzeltim davasının da görevli Mahkemede açılmadığını, ayrıca husumetin yanlış yöneltildiğini ileri sürerek davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı ..., cevap dilekçesinde davayı kabul ettiğini, davanın açılmasında her hangi bir kusurunun bulunmadığını, cevaba cevap dilekçesinde ise; dava dilekçesinin açıklattırılmasını, tapu iptal ve tescil talebini kabul etmediğini, sadece tapu kayıt bilgilerinin düzeltilmesi talebini kabul ettiğini savunmuştur....

        Bu uyuşmazlığın, hasımlı olarak açılacak bir tapu iptali ve tescil davasında çözüme kavuşturulacağı, uyuşmazlığın çekişmesiz yargı usûlünün uygulandığı tapu kaydında düzeltim davası ile görülme imkanının bulunmadığı açıktır. Hâl böyle olunca, çekişme konusu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Somut olayda, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın, 1955 yılına ait tapulama tutanağına göre, zilyetliğe dayalı kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmazı kullanan ...'in tespit tarihinde ölü olması nedeniyle, mirasçıları adına tespit gördüğü anlaşılmaktadır. Bu tespite göre oluşan tapu kaydında malikler .... ve evlatları .... ve... olarak belirtilmiştir. Öte yandan, dosya arasına alınan davacı ve kardeşlerini gösterir nüfus aile kayıt tablosuna göre gerek tapulama tutanağında gerek çap kaydında adı geçen...isimli bir kardeşinin olduğu anlaşılmaktadır....

            Kitap) hükümlerinden kaynaklanan ve diğer dairelerin görevine girmeyen davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar kapsamında kaldığı anlaşılmakla; Tüm açıklamalar doğrultusunda davanın, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/09/2021 tarihinde yürürlüğe giren 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı Daireler Arası İş Bölümü kararında 1. Hukuk Dairesine ilişkin bölümün 17. maddesi uyarınca"Aşağıda yazılı davalar gibi şahsi haklara dayalı ve taşınmaz mallarla ilgili davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar: a) Satış vaadi sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve el atmanın önlenmesi davaları, b) Tahsis kararlarına dayalı el atmanın önlenmesi ve tapu iptali ve tescil davaları, c) İnanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davaları (05.02.1947 tarihli 20/65 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı), d) Ölünceye kadar bakma akdine dayalı tapu iptali ve tescil davaları" sonucu verilen hüküm ve kararlar" kapsamında 1. Hukuk Dairesinin görevi kapsamında olduğu, ancak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kayıt düzeltim istemli K A R A R Davada; davacı, zilyetliğe dayanmadığına, taraflar arasındaki uyuşmazlık şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir. Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular gözetilerek tarafların iddia ve savunmaları ile toplanan delillere göre tapu kayıt maliki ile davacının aynı şahıs olduğu yönünde tam bir kanaat oluştuğu taktirde davacı ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....

                Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 4838 parsel sayılı taşınmazın, 21.06.1999 tarihinde Mustafa oğlu ... adına senetsizden tespit ve tescil edildiği, dosya arasına alınan nüfus aile kayıt tablosuna göre kayıt maliki ... oğlu ...’un 17.06.1999 tarihinde öldüğü ve mirasçı olarak geriye eşi ve çocuklarının kaldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacıların mirasbırakanları ile aynı ismi taşıyan bir kişi bulunduğundan istek tapu iptali ve tesciline ilişkindir. Bilindiği üzere; tapu iptal ve tescil davaları kayıt maliki ya da malikleri aleyhine açılır....

                  Maddesi uyarınca yapılan fenni hata düzeltme çalışmasına itiraz niteliğinde de olduğu, hal böyle olunca tahdide dayalı tapu iptali tescil davası elde tutulmak suretiyle fenni hata düzeltme çalışmasına itiraz talebi dosyadan tefrik edilerek bu talep hakkında Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi ve bu davanın sonucu beklenerek oluşacak duruma göre tahdide dayalı tapu iptali ve tescil davası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ancak kısa kararda sehven başka bir mahkemenin kararı yazıldığından düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ; 1- Davalı vekilinin Antalya 4....

                  UYAP Entegrasyonu