GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: 1- Çekişmeli parsele uygulanan K.Evvel 929 tarih ve 123 sıra numaralı kaydın geldisi olarak görünen tapu kayıtlarında miktar, hudut ve malik olarak farklılık bulunduğundan kök tapuda ...oğlu ... adına kayıtlı ve “Garbi Harbi ve ... yolu ve Kajiki Kalevi ve Yusuf Tarlası” hudutlu ve 32 dönüm yüzölçümlü K.Evvel 929 tarih ve 123 sıra numaralı tapu kaydının tüm geldilerinin ve tespit edilecek kök tapu kaydının tüm gittilerinin Başbakanlık Tapu Arşiv Dairesi Başkanlığı ve Mahalli Tapu Sicil Müdürlüğünden; 2- Kadastro tespitinde uygulanan tapu kayıtlarının geldi kayıtlarının dosyada bulunmadığı, gitti kayıtlarında ise miktar, hudut ve malik olarak farklılık bulunduğundan T.Sani 309 tarih 64, T.Sani 309 tarih 77, T.Sani 321 tarih 12, Mayıs 327 tarih 63, K.Sani 325 tarih 234 sıra numaralı tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavüllerinin Başbakanlık Tapu Arşiv Dairesi Başkanlığından ve Mahalli Tapu Sicil Müdürlüğünden; 3- Tespit maliki ... Kızı ...'...
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tescile karar verilen temyiz konusu bölümünün davacının dayandığı 11.4.1972 tarih 21 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı kabul edilerek karar verilmişse de; yapılan değerlendirme usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Davacı dayanağı tapu kaydının oluşum nedeni olan iskan kaydında ve tapu kaydının ilk tesisinde tapu kayıt miktarının 919 metrekare olduğu, tapu kaydının son tedavülü olan 11.04.1972 tarih 21 sıra numaralı tapu kaydında tapu kayıt miktarının 1919 metrekare olarak artırılmasının haklı nedene dayandığına ilişkin kayıt ve belgelerin bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Mahkeme tarafından davacıya hangi tapu kaydına dayandığı sorulmaksızın, keşifte yalnızca 27 sıra numaralı tapu kaydı uygulanmıştır. Ne var ki, tespite esas olan tapu kayıtları arasında 27 sıra numaralı tapu kaydı da bulunmaktadır. Kadastro tutanaklarında, tapu kayıt malikleri arasında yapılan paylaşım sonucu taşınmazların Muhammet (...) oğlu ... 'a kaldığı, onun tarafından da 1955 yılında ... oğlu ... ...'e hibe edildiği belirtilmiş ve taşınmazlar bu nedenlerle davalı tarafın miras bırakanı adına tespit edilmiştir....
.- Davacı Hazine'nin dayanağı ....04.1933 tarih ve ... sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği sorularak revizyon görmüş ise tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmaza ait kesinleşme durumunu gösterir şekilde onaylı kadastro tespit tutanağının sureti ve varsa tespit dayanağı belgeler ile tutanak kesinleşmiş ise kadastro neticesinde oluşan tapu kayıtlarının, ...- Davacı Hazine'nin dayanağı ....04.1933 tarih ve ... sıra numaralı tapu kaydı ile davalı dayanağı ........1996 tarih ve ... sıra numaralı tapu kayıtlarının ayrıntılı şekilde malik ve iktisap sebeplerini gösterir şekilde tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin ve varsa haritaları ile Hazine dayanağı ....04.1933 tarih ve ... sıra numaralı tapu kaydının pay tapusu olup olmadığı Tapu Müdürlüğününden sorularak pay tapusu olması halinde kalan paylara yönlelik tedavüllü tapu kayıtlarının ( kalan paylar hakkında tapu kaydı varsa bu tapu kayıtlarının da kadastro sırasında revizyon görüp görmediği sorularak...
Gerçekten de, yeni Tapu Sicili Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği ve kayıt düzeltmeleri için öncelikle müdürlüklere başvuru yapılmasının zorunlu tutulduğu görülmektedir. Ne var ki, somut olayda; düzeltilmesi istenen 1018 ve 2107 parsel numaralı taşınmazların tapu kaydının mahkeme kararına dayalı olarak “hükmen tescil” suretiyle oluştuğu, mahkeme kararı ile oluşan kaydın ancak yine bir mahkeme kararı ile düzeltilebileceği, bu durumun yeni Tapu Sicili Tüzüğü ile tapu müdürlüklerine verilen düzeltim yetkisinin dışında kaldığı gözetildiğinde, düzeltim için öncelikle tapu müdürlüğüne başvuru şartının eldeki dava bakımından aranmayacağı kabul edilmelidir....
Davalının dayanağı tapu kaydının yüzölçümünün arttırılmasına esas mahkeme ilamında Hazine taraf olmadığından ilam Hazine’yi bağlamaz. Bu durumda davalının dayanağı olan tapu kaydının miktarının 6433 metrekare olarak kabulü zorunludur. Davalı dayanağı tapu kaydı ile güneyde kalan taşınmaza uygulanan tapu kaydının sınırları, tapu kaydı miktar fazlasının kaçak ve yitik kişiden kaldığını göstermektedir. Bu tapu kaydının miktarından da fazlası kadastro sırasında kayıt maliklerinin mirasçıları adlarına başka parsellere revizyon gördüğüne göre miktar fazlasının zilyetlik yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığı göz önüne alınarak Hazine’nin davasının kabulüne karar verilmiş olması gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak gitti kayıtlarının tüm değişiklikleriyle revizyon görmüş ise bu parsellerin tutanak örnekleri ile kesinleşmiş ise tapu kayıtlarının, 3) Davacıların dayandığı Ekim 1951 tarih Cilt 66 Sf.48 No:33 ve yine Cilt 16 Sf. 49 No: 6 tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte ve revizyon gördüğü parsel tutanakları ile kesinleşmiş ise tapu kayıtları Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi ile Yerel Tapu Sicil Müdürlüğünden, 4) Kocadere Köyü 346, 347, 349, 350 ve 351 numaralı parsellerin tutanak örnekleri ile dayanakları var ise dayanak kayıtlarının ve tutanakları kesinleşmişse tapu kayıtları, ifraz edilmişlerse tescil tarihi ve iktisap nedeni yazılı olarak Tapu Sicil Müdürlüğünden, 5) Kocadere Köyü 345, 346, 347, 348, 349, 350 ve 351 sayılı parsellerin bir çok parsellere ifraz edildiği, anlaşıldığından 1963 tarihindeki orjinal pafta fotokopisi ile ifrazlardan sonra oluşan parselleri gösteren arazi kadastro paftasının Kadastro...
Hemen belirtilmelidir ki, yeni Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği ve kayıt düzeltmeleri için öncelikle müdürlüklere başvuru yapılmasının zorunlu tutulduğu görülmektedir.. Bu nedenle, yeni Tapu Sicil Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihten itibaren, ilgililerin mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması kaçınılmaz olup, değinilen prosedür izlenmeden mahkeme önüne getirilen davanın dinlenebilme olanağı yoktur. Bunun yanında, ilgililerin tapu müdürlüklerine yaptıkları yazılı ya da sözlü düzeltim başvuruları üzerine, tapu müdürlüklerinin Tüzüğün 75. maddesinde belirtilen araştırma ve soruşturmayı yapmadan verdikleri soyut içerikli ret kararları da davayı mahkeme önünde dinlenebilir hale getirmez....
Tapu sicili ise taşınmazlara ilişkin kayıtları içeren bu nedenle de taşınmazlar üzerindeki hakları gösteren resmi memurlar tarafından yasal prosedürüne göre düzenlenen ve Türk Medeni Kanununun 7 inci maddesinde resmi belgelerden sayılan resmi sicildir. Tapu Kadastro Müdürlüğü sicillerin mevzuata uygun olarak düzenli tutulmasını sağlamakla ve işlemleri denetlemekle görevli ise de, sicil kayıtları Tapu sicil müdürlüğünün görevli memurları tarafından yapılmakta, sicilde düzeltilmesi gereken yanlışlıklarda tapu sicil memurları tarafından düzeltilmektedir. Bu husus Türk Medeni Kanununun 1027. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bu aşamada kayıtları ve değişiklikleri denetlemekle görevlidir. Diğer bir anlatımla, kayıt işlemleri ve bu işlemlerdeki yanlışlıklardan bunları düzenleyen tapu sicil müdürlüğü sorumludur. O halde, davanın da kayıtları düzenlemek ve düzeltmekle sorumlu tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmesi gerekir....
, Yerel Tapu Sicil Müdürlüğünden ve Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğünden ayrı ayrı istenmesi, 3) ......