"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasında...Asliye Hukuk ve...Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yabancı mahkemeden verilen kararın tanınması ve tenfizine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, 6100 sayılı HMK gereğince, çekişmesiz yargı işlerine bakmaya sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, 5718 sayılı ... gereğince tenfiz kararını vermeye asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda davacı vekillerinin dava dilekçesinde, müvekkilinin ... Sulh Hukuk Mahkemesinden eşine ait mirasçılık belgesi aldığı, bu ilâmın Türkiye'de tanınması ve tenfizine karar verilmesini istemiştir. 5718 sayılı ...'...
(Söz. m. 3, 4 ve 5) Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan örneğinin "kararın aslı" olduğu; bizzat belge veya buna ekli kağıt üzerinde "apostil" mevcutsa kabul edilir. "Apostil"in bulunmaması, sunulan belgenin güvenilirliğini ortadan kaldırır. Bu bakımdan, tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında apostilin bulunması zorunludur. O halde, davacıdan "apostil" taşıyan yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı suretinin istenilmesi, bu yönde davacıya uygun süre verilmesi veya dosyaya sunulmuş olan yabancı kararın ... aracılığıyla kararın verildiği devlete gönderilerek, bu devletin yetkili makamlarından 5.Ekim.1961 tarihli Lahey Konvansiyonu hükümlerine uygun "apostil" (tasdik şerhi) konulmasının istenilmesi, eksikliğin bu şekilde tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
(Söz. m. 3, 4 ve 5) Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan örneğinin "kararın aslı" olduğu; bizzat belge veya buna ekli kağıt üzerinde "apostil" mevcutsa kabul edilir. "Apostil"in bulunmaması, sunulan belgenin güvenilirliğini ortadan kaldırır. Bu bakımdan, tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında apostilin bulunması zorunludur. O halde, davacıdan "apostil" taşıyan yabancı mahkeme kararının istenilmesi, bu yönde davacıya uygun süre verilmesi veya dosyaya sunulmuş olan yabancı kararın ... aracılığıyla kararın verildiği devlete gönderilerek, bu devletin yetkili makamlarından 5.Ekim.1961 tarihli Lahey Konvansiyonu hükümlerine uygun "apostil" (tasdik şerhi) konulmasının istenilmesi, eksikliğin bu şekilde tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
(Söz. m. 3, 4 ve 5) Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan örneğinin "kararın aslı" olduğu; bizzat belge veya buna ekli kağıt üzerinde "Apostil" mevcutsa kabul edilir. "Apostil'in" bulunmaması, sunulan belgenin güvenilirliğini ortadan kaldırır. Bu bakımdan, tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında Apostil'in bulunması zorunludur. O halde, davacıdan "Apostil" taşıyan yabancı mahkeme kararının istenilmesi, bu yönde davacıya uygun süre verilmesi veya dosyaya sunulmuş olan yabancı kararın .... aracılığıyla kararın verildiği devlete gönderilerek, bu devletin yetkili makamlarından 5 Ekim l961 tarihli Lahey Konvansiyonu hükümlerine uygun "Apostil" (tasdik şerhi) konulmasının istenilmesi, eksikliğin bu şekilde tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
(Söz. m. 3, 4 ve 5) Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan örneğinin "kararın aslı" olduğu; bizzat belge veya buna ekli kağıt üzerinde "apostil" mevcutsa kabul edilir. "Apostil"in bulunmaması, sunulan belgenin güvenilirliğini ortadan kaldırır. Bu bakımdan, tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında apostilin bulunması zorunludur. O halde, davacıdan "apostil" taşıyan yabancı mahkeme kararının istenilmesi, bu yönde davacıya uygun süre verilmesi veya dosyaya sunulmuş olan yabancı kararın ... (...) aracılığıyla kararın verildiği devlete gönderilerek, bu devletin yetkili makamlarından 5.Ekim.1961 tarihli Lahey Konvansiyonu hükümlerine uygun "apostil" (tasdik şerhi) konulmasının istenilmesi, eksikliğin bu şekilde tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Aynı dönem içerisinde birden fazla sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak sigortalı olunamayacağı yasal gerçeği, doktrin ve uygulamada “çatışan sigortalılık” olarak tanımlanan ve aynı dönemde birden fazla sigorta kurumuna tabi sigortalı çalışmalardan hangisine üstünlük tanınması gerektiğinin tespitini gerektirmiştir. Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık söz konusu olmadığından her iki sosyal güvenlik kurumuna tabi sigortalılığının çakıştığı dönemde baskın çalışma araştırılarak baskın çalışmanın geçtiği Kurum'a tabi sigortalılığa üstünlük tanıması gerekir. Dairemizin bu konudaki görüşü de, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili sigortalı çalışmalardan hangisi kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliğini taşıyorsa o çalışmaya üstünlük ve geçerlilik tanınması gerektiği yönündedir....
Yabancı mahkemece verilen bir kararın tanınması ve tenfizine ilişkin dava boşanma ve bunun eki niteliğindeki talepler hakkındaki davayla aynı nitelikte değildir. Bir başka deyişle yabancı mahkemenin boşanma kararının tanınması ile o yabancı mahkeme kararında yer almayan velayete ilişkin konuda hüküm kurulması ayrı ayrı davalardır. ... Aile Mahkemesinin tanıma ve tenfiz kararı Alman Mahkemesinin boşanmaya ilişkin kısmına yöneliktir.Velayet hakkında tanıma ve tenfize ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi bağımsız olarak burada Türk Mahkemesince verilen bir kararda mevcut değildir. Başka bir deyişle çocukla velayet konusunun askıda olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda velayete ilişkin kuralların kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ihbar üzerine de mahkemenin velayetle ilgili düzenleme yapması gerekecektir. Türkiye ‘de tarafların ve çocuğun yerleşim yerinin bulunmadığı anlaşıldığından anılan kurallar çerçevesinde uyuşmazlığın ... Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Aile Mahkemesi yabancı mahkemenin boşanmaya ilişkin kararının tanınması ve tenfizine karar vermiş, tarafların müşterek çocuğu 2003 doğumlu ... yönünden ... Nöbetçi Aile Mahkemesine ihbarda bulunulmasına hükmetmiştir. Bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Yabancı mahkemelerinin boşanma ve boşanma davasının eki niteliğinde olan velayet, nafaka, tazminat, çocukla kişisel ilişkinin kurulmasına yönelik kararlarının Türk Mahkemesinde yasal koşullarının oluşması durumunda tenfizi istenebilir. Yabancı Mahkeme kararının kısmen tenfizine de karar verilebilir. Yabancı mahkemenin boşanma kararında velayetin düzenlenmemesi veya velayetle ilgili düzenlemenin Türk kamu düzenine aykırı görülüp, tenfizine hükmedilemeyeceğinin anlaşılması durumunda kısmi tanıma ve tenfiz söz konusu olacaktır. Yabancı mahkemece verilen bir kararın tanınması ve tenfizine ilişkin dava boşanma ve bunun eki niteliğindeki talepler hakkındaki davayla aynı nitelikte değildir....
Yabancı mahkemece verilen bir kararın tanınması ve tenfizine ilişkin dava boşanma ve bunun eki niteliğindeki talepler hakkındaki davayla aynı nitelikte değildir. Bir başka deyişle yabancı mahkemenin boşanma kararının tanınması ile o yabancı mahkeme kararında yer almayan velayete ilişkin konuda hüküm kurulması ayrı ayrı davalardır. ... Aile Mahkemesinin tanıma ve tenfiz kararı ... Mahkemesinin boşanmaya ilişkin kısmına yöneliktir.Velayet hakkında tanıma ve tenfize ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi bağımsız olarak burada Türk Mahkemesince verilen bir kararda mevcut değildir. Başka bir deyişle çocukla velayet konusunun askıda olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda velayete ilişkin kuralların kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ihbar üzerine de mahkemenin velayetle ilgili düzenleme yapması gerekecektir. Türkiye ‘de tarafların ve çocuğun yerleşim yerinin bulunmadığı anlaşıldığından anılan kurallar çerçevesinde uyuşmazlığın ... Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
15. maddesinde de, evlilik dışında doğan çocuğun anne babasının birbiriyle evlenmesi, babası tarafından tanınması ve babalık hükmü verilmesiyle birlikte babasının soyadını taşıyacağını belirtilmiştir....