Aksi düşünceyle, on yıllık zamanaşımı süresini yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte başlatmak; tanınma tenfiz karar verilene kadar geçen sürede eşler, Türk Kanunlarına göre halen evli sayılacaklarından, ara dönemde boşanmaya bağlı olarak Türkiye de açılacak tazminat, nafaka, velayet ve mal rejiminin tasfiyesi gibi bazı dava haklarından yararlanma imkanı olmayacak, açılmış davaların da görülebilirlik ön koşulu (evlilik devam ettiğinden) gerçekleşmediğinden reddedilmesi sonucu ile karşılaşılacaktır. Başka bir anlatımla, tanıma tenfiz kararından önceki ara dönemde, taraflar boşanmaya bağlı diğer dava haklarını kullanamayacak, ancak zamanaşımı işlemeye devam edecektir. Tanıma tenfiz kararından sonra açılacak davalarda ise, zamanaşımı, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlatılmış olacağından zamanaşımının geçmiş olması olasılığı ile karşılaşılacaktır....
Yerel Mahkemesinin 36 IK 488/15 sayılı 03.11.2015 tarihli kararın tanınma ve tenfizine ilişkindir. Davacı tenfizini istediği ... Yerel Mahkemesinin ... sayılı ve 03.11.2015 tarihli kararında, kendisi hakkında verilen iflas kararı nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek tanıma ve tenfiz talebinde bulunmuştur. Tanıma ve tenfiz hususları 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 50. vd maddelerinde düzenlenmiştir. Tanıma, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm etkisinin yabancı bir ülkeye teşmilini ifade eder. Tenfiz ise; yabancı mahkeme ilamının icrai etkisinin /kuvvetinin kabul edilmesidir. Dava dilekçesinde tanıma ve tenfiz istemlerinde birlikte bulunulmuştur. Bir yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için öncelikle tanınması gerekir. Yani tenfiz zaten tanımayı da içerir. Somut olayda, davacı tenfizini istediği ......
Hukuk Dairesi’nin 04.12.2019 tarih 2016/14110 Esas, 2019/8130 Karar sayılı kararıyla; bilirkişilerden ... ’in bilirkişiliğine davalı ile aralarında husumet olduğunun keşiften önce verilen 17.11.2015 havale tarihli dilekçeyle karşı çıkıldığı, beyanın keşifte tekrarlandığı ancak bu talebinin uygun görülmeme gerekçesi belirtilmeksizin bu kişinin mahalli bilirkişi sıfatıyla dinlendiği, davalı vekilinin delil listesinde isimlerini bildirdiği 9 tanıktan bir kısmını dinletme talebinde bulunmasına rağmen hazır edilen davalı tanıklarından yalnızca 3'ünün dinlendiği, diğer tanıkların dinlenilmesi talebinden açıkça vazgeçilmediği halde dinlenmedikleri, davacı tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınma gerekçesinin açıklanmadığı, beyanlarda ortak kullanım hususunun malik sıfatıyla mı olduğu yoksa asli malik olan tarafın rızasıyla diğer tarafça fer'i olarak mı kullanıldığının tartışılmadığı, gerekçe yönünden çelişkili şekilde karar verilmiş olduğu, araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların yurt dışında boşandıklarını ve bu mahkemenin verdiği kararın Türkiye'de tanınması konusunda tanınma davası açıp mahkemeye bildireceklerini, tarafların evlendikten sonra Belçika ülkesine yerleştiklerini ve müvekkilinin psikolojik ve fiziksel şiddete mağruz kaldığından bahisle öncelikle açacakları tanıma tenfiz davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını, bu talep kabul edilmezse müvekkili için aylık 1.500,00 TL nafaka, müşterek çocuk için aylık 1.000,00 TL nafaka takdir edilmesini, 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir....
Bakü İdari-İktisat Mahkemesi’nin 24 Ocak 2019 tarihli ve 2-2(82) 45/2019 numaralı ilamının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini, mahkeme kararının tanınma ve tenfızi için gerekli olan sürede davalı tarafın mallarını kaçırma ihtimali bulunduğundan ve bu durumda Müvekkili Şirket’in alacağının tahsili imkansız hale geleceğinden öncelikle ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının her türlü iddia ve beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu edilen yabancı mahkeme kararının, Türkiye şartlarında tanıma ve tenfizine ilişkin usulü şartları gerçekleşmediğini savunmuş, davanın ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE : Dava, 5718 sayılı MÖHUK.nun 50.maddesi uyarınca, Tenfiz istemine ilişkindir....
Bakü İdari-İktisat Mahkemesi’nin 24 Ocak 2019 tarihli ve 2-2(82) 45/2019 numaralı ilamının tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini, mahkeme kararının tanınma ve tenfızi için gerekli olan sürede davalı tarafın mallarını kaçırma ihtimali bulunduğundan ve bu durumda Müvekkili Şirket’in alacağının tahsili imkansız hale geleceğinden öncelikle ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının her türlü iddia ve beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu edilen yabancı mahkeme kararının, Türkiye şartlarında tanıma ve tenfizine ilişkin usulü şartları gerçekleşmediğini savunmuş, davanın ve ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE : Dava, 5718 sayılı MÖHUK.nun 50.maddesi uyarınca, Tenfiz istemine ilişkindir....
Davacı kadın boşandığı kocasının soy ismini kullanma sebebi olarak her hangi bir meslek icrasındaki tanınmışlık, iş hayatındaki menfaat, sosyal hayatında bu isimle tanınma ..vb bir menfaate dayanmamıştır. Davacı kadının soyadı ile ün yaptığı bir işi veya menfaati de söz konusu değildir. Sadece bir takım evraklardaki adın değiştirilmesi için emek ve masraf gerekmesine dayanmış olup, belirtilen sebeplerin kanunun aradığı anlamda menfaat olarak değerlendirilemeyeceği ortadır. Açıklanan nedenlerle; Davacı kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmak istemesindeki menfaatini ispatlayamamış olup davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olmuştur. Bu sebeple davacının istinaf başvurusunun HMK. 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile hükmün tümüyle KALDIRILMASINA, yerine "DAVANIN REDDİNE" yönelik yeni hüküm OLUŞTURULMASINA karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
(Yargıtay İçt.Birl.K.10.02.2012 gün ve 1/1 K), zira; yabancı hukukların uyguladıkları usul hukuku farklı olabilir, bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu söylenemez.Yabancı Mahkemelerden verilen kararların tamamının veya kısmen tanınma imkanı dahilindedir (MÖH md 40). Çekişmesiz kaza kararlarında aynı usul uygulanır (MÖH md 42/2).Ölüme bağlı tasarruflar ölenin milli hukukuna veya ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı yer hukukuna tabidir ( 2675 S.Y. m. 22 ), ( Locus regit açtum )....
Buna göre tanınma ve tenfizi istenen hakem kararının taraflara aynı zamanda davalıya tebliğ edilip edilmediğine dair tercümeleri içerir bilgi ve belgeler celbedildikten sonra yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ,eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Bu nedenle davalının istinaf talebinin kabulü ile mahkemenin kararı HMK 363/1a-6.madde gereği kaldırılarak yargılamaya devam edilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....
nın 437.maddesi kapsamında davacıya ortağı olduğu davalı şirket nezdinde bilgi alma hakkı tanınma koşullarının bulunup bulunmadığı, bilgi alma hakkı verilecek ise talep ettiği konulardan hangilerinde bu hakkın verilmesi gerektiğinin tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, davalı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek getirtilen-sunulan belgeler bilirkişiler SMMM ...'a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 19/11/2021 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür....