Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Projesindeki alacaklara bloke koydurmak istemesi üzerine Cezayir yerel mahkemesi şirketler arasında bağ olmadığı ve ayrı ayrı tüzel kişiliklerinin olması nedeniyle bu taleplerini reddettiğini, tanıma ve tenfizi istenen kararda ... ... ... firmasının borçlu olarak belirtildiğini, bu şirketin de Cezayir kanunlarına göre kurulmuş olup, Türkiye’de şubesi olmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine tanıma ve tenfiz kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, tanıma ve tenfizi istenen kararda sahte belge kullanıldığını, daha önce farklı firmaların aynı nitelikte sahte belgelerle müvekkili firma aleyhine Cezayir Mahkemelerinde aldığı kararların, Türk Mahkemelerinde tanıma ve tenfizi için İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. ve 2022/620 K. sayılı dosyası ile ve yine İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/85 E. ve 2022/302 K. sayılı davanın kabulüne yönelik tanıma ve tenfiz kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava; yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizine ilişkindir. Mahkemece; her ne kadar gerekçeli kararda kesinleştirme şerhli yabancı mahkeme ilamının dosya arasında bulunduğu belirtilmiş ise de bu belgeye dosya arasında rastlanılamamıştır. Sözü geçen belgenin, dosyasına konularak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      ç)O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması." hükmü bulunmaktadır. Tenfiz şartlarının varlığı tespit edildiği takdirde, yabancı mahkeme ilamının kesin hüküm kuvveti Türkiye'de de kabul edilmekte ve bu husus esasen mevcut olan bir hukuki durumun açıklanması niteliği taşımaktadır. Bundan sonraki aşamada ise Türk mahkemesi yabancı mahkeme ilamını hükmünü hukuki sebep olarak ele almakta ve tenfiz kararı vermektedir. Bu durumda icra kabiliyeti yabancı mahkeme ilamına değil, Türk mahkemesinin tanıma ve tenfiz davası sonucunda vereceği karara bağlanmakta ve icra organları sonuç itibariyle Türk Milleti adına verilen karara göre işlem yapmaktadır....

      ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/05/2012 tarih ve 2011/14209 e- 2012/8926 k sayılı ilamında yabancı mahkememi kararlarının tanınması ve tenfizi için aranan koşullar açıklanmıştır.; "Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için;5718 sayılı Kanun'un 54/c maddesi uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir....

        MÖHUK. m.58) Buna göre, yabancı mahkemece, hüküm kendisine karşı tenfiz ve tanıma istenen kişinin yokluğunda verilmiş ise, bu kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun şekilde çağrılmış olması veya o mahkemede temsil edilmiş olması bunun da kararda belirtilmiş bulunması zorunludur. Bunun dışında bir itiraz sebebi yasada kabul edilmemiştir. Davalının tenfiz şartlarının gerçekleşmediğine ilişkin bir itirazı bulunmamak tadır. Somut olayda; tarafların Alman vatandaşı oldukları, incelenen ilamda yabancı mahkeme kararının eşlerin huzurunda verildiği ve eşlerin yasal yoldan feragat ettiklerinin açıklandığı, kararın 09/05/2017 tarihinde kesinleştiği, istinaf incelemesine konu dosyada dava dilekçesinin davalıya 09/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının davaya cevap vermediği anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tanıma ve Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, yabancı mahkemede verilen boşanma hükmünün tanıma ve tenfiz talebine ilişkindir. Yabancı mahkeme kararlarının tenfızi ve tanınması talepleri basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır (2675 sayılı MÖHUK m. 39/1). Davalıya, dava dilekçesinin tebliği için çıkartılan tebliğ mazbatasında davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceği gösterilir (HMK m. 317)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tanıma Tenfiz Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Mahkemece, davacı tarafından açılan tanıma ve tenfiz isteğine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ... mahkemeye sunmuş olduğu 22.02.2017 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. Davadan feragat, HMK'nun 311. maddesi gereğince kesin hüküm sonuçlarını doğurur ve karşı tarafın kabulüne de bağlı değildir. Karar kesinleşinceye kadar her aşamada feragat mümkündür. Bu durum karşısında karar ortada durdukça mahkemenin davayı yeniden ele alıp feragat nedeniyle bir karar vermesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemenin feragat hakkında hüküm verebilmesi için kararın bozulması gerekmektedir....

            Mahkemece, " MÖHUK m. 50’ye göre tanıma veya tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli olan ön koşulların; yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın bulunması, yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması ve kararın kesinleşmiş olmasının gerektiği, tanıma ve tenfiz talebinin kabul edilebilmesi için gereken esasa ilişkin şartların ise MÖHUK m. 58’de düzenlendiği, anılan maddede; hükmün verildiği yer ile Türkiye arasında mütekabiliyetin bulunması (bu şart tanımada aranmaz), ilamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması, kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olması hükmünün mevcut olduğu, Türk mahkemelerinin yabancı mahkeme kararlarının tanınması veya tenfizi davasında sadece tanıma veya tenfiz...

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 53. maddesinde tanıma ve tenfiz davalarında, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinin yetkili olduğunun belirtildiği, karşı tenfiz istenen davalının yerleşim yerinin dava ve cevap dilekçeleri kapsamı ve mernis kayıtlarından da anlaşıldığı üzere Kocaeli ili, Gebze ilçesi olduğu nazara alınarak dava dilekçesinin yetki yönünden reddi ile Mahkemenin yetkisizliğine, davaya bakmakla yetkili ve görevli mahkemenin Gebze Aile Mahkemesi olduğuna, dosyanın yetkili ve görevli Gebze Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

            Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türk hukukunda tanıma ve tenfize ilişkin şartların bulunduğunu, mahkeme kararının yerinde olmadığını, her iki tarafın Türk olduğunu bu nedenle tanıma ve tenfize konu yapılamayacağını, yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ilişkin revizyon yasağı bulunduğunu, mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının öncelikle tanıma ve tenfiz sağlandıktan sonra icra takibi başlatabileceğini, ayrıca kötü niyet ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yabancı adli makamlarca verilen alacak hükmünün tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir....

            UYAP Entegrasyonu