Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava Türk Medeni Kanunu'nun 298 ve devamı maddelerinde düzenlenen tanımanın iptali istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını teşkil eden Türk Medeni Kanunu’nun 298. maddesi ise aile hukuku kitabında yer alıp 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince davaya bakma görevi aile mahkemesine aittir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir. Bu husus dava şartıdır. O halde davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılmak üzere görevsizilik kararı verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.'' şeklinde düzenlenmiştir. Mahkemece yukarıda belirtilen düzenlemeler gözetilmek suretiyle davanın görülüp sonuçlandırılması, iddia ile ilgili taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesinin yapılması, bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar nazara alınmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, 2- Kabule göre de; sonradan evlenme yoluyla oluşan soybağına itiraz davası açma ve bu davayı takip etme, şahsa bağlı bir hakkın kullanımı niteliğinde olup, vekaletnamede özel yetkinin varlığını gerektirir. (HMK.m.74/2) Davayı açan avukatın vekaletnamesinde açıklanan husustaki eksiklik giderilmeden hüküm kurulmuş olması da; Doğru görülmemiştir....

      Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı işçinin çalıştığı süre bakımından alması gereken sözleşmede de öngörülmüş olan bir kısım ücretlerini alamadığı ve bu nedenle iş aktini haklı nedenle feshettiği, bu durumda davacı iş verenin işçiden rekabet yasağı ile ilgili bir sadakat yükümlülüğünü sözleşme sonrası dönem için bekleyemeyeceği, ayrıca satış temsilcisinin yaptığı iş nedeniyle ürünü ve pazarı tanımasının normal olduğu, bu pazarı ve ürünleri tanımanın iş sözleşmesinin sonlanmasından sonra çalışma hayatında kendisine kısıtlayıcı bir etki göstermesi hakkaniyetle bağdaşmayacağı, rekabet yasağını içeren madde hükmünde rekabet yasağı gerektirecek haklı sebebin belirlenmesi gerekirken bunun da belirlenmediği, bu durumda TBK'nin 444. madde hükmünde belirtilen koşulların sağlanmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....

        Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.(TMK.nun 294. md.) Bu halde, çocukla baba arasındaki soybağı, ana ile evlenmeyle kendiliğinden kurulur. Bu durumda ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet Savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilirler. Bir davada maddi olguları ileri sürme taraflara, nitelendirilme hakime aittir. Davaname ile küçüğün, davalı ...’nın davalı ... ile olan evlilik birliği içerisinde dünyaya geldiği ancak diğer davalı ...’ın beyanına göre nüfusuna tescil edildiği belirtilerek, küçüğün davalı ... üzerindeki nüfus kaydının iptaline karar verilmesi talep edilmiştir....

          in çocuğun babası olmadığı ileri sürüldüğüne göre dava nüfus kaydının iptali değil Türk Medeni Kanunu’nun 298. maddesine dayanan tanımanın iptali niteliğindedir. Davanın yasal dayanağını teşkil eden Türk Medeni Kanunu’nun 298. maddesi ise aile hukuku kitabında yer alıp 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince davaya bakma görevi aile mahkemesine aittir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir. Bu husus dava şartıdır. O halde davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken bu husus nazara alınmadan karar verilmiş olması, 2-...'...

            Davalı vekili, cevap dilekçesinde; tarafların 2000 yılında yurtdışında boşandıklarını, Türkiye'de tanımanın ise daha sonra olduğunu, nafaka alacağının zamanaşımına uğradığını, davacının yurtdışında başka birisi ile fiilen evli gibi hayat sürdüğünü savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 100 TL artırılarak aylık 600 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir....

              O halde davacıların talebi; müteveffa ile Suriye nüfusunda çocukları olarak kayıtlı görünen davacıların, aynı kişi olduğunun ve anne-çocuk ilişkisinin tespiti, buna bağlı olarak da müteveffanın çocukları olarak tescilidir. Bir başka deyişle; müteveffa Gülsüme'nin davacıların annesi olduğunun tespiti istemidir. Bu sebeple, dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesi ve tespit istemine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesince hüküm tesis edilmiştir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 01.09.2020 tarih ve 564- 586 sayılı, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri İş Bölümü Kararı uyarınca dosyanın istinaf incelemesine yetkili ve görevli Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....

              Tanımanın koşulları ve şekli Türk Medeni Kanununun 295. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre; tanıma baba tarafından nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvuru ile ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla yapılabilir. Başka bir erkekle soybağının mevcut olması ise tanımaya engeldir. Türk Medeni Kanununun 36/1. maddesine göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanununun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kaydın iptali veya düzeltilmesini sağlamak amacıyla tespit davası açılabilir (5490 s. Yasa md.36/1- c)....

              Buna göre öncelikle davacının iddiasının araştırılarak nüfusa tescil dayanak belgelerinin ilgili nüfus müdürlüğünden celbi sağlanarak dava dışı Çoşkun'un nüfusuna kaydının doğumla mı, tanıma yolu ile mi gerçekleştiğinin tespiti yapılarak davacıya davasının açıklattırılmaması doğru görülmemiştir. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da af kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, hakim tarafından resen dikkate alınır....

              Dava nüfus kaydının düzeltilmesi, babalığın tespiti ve evlenmenin butlanı istemlerine ilişkindir. Davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, nitelendirmesi hakime aittir. Davacı bu davada ...'nun ...... ve... oğlu olduğu halde, nüfus kaydında babasının Ahmet..., annesinin ise ...... olarak tescil edildiğini belirterek, adı geçenin nüfus kaydındaki anne ve baba adlarının iptali ile gerçek anne ve babası olan ...... ve... olarak düzeltilmesini istediğinden, davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisi ise gerçek anne ve babanın tespiti istemidir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır....

                UYAP Entegrasyonu