Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, resmî sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sözkonusudur....

    Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, resmî sicilin belgelendiği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise asliye hukuk mahkemesinde bakılır. Somut olayda; ... Cumhuriyet Savcılığının 11.04.2016 tarihli davanamesi ile 01.07.1995 doğumlu ...'nın gerçek annesinin ... ve gerçek babasının ... olduğu halde nüfusta davalı ...'in anne ve babası olan ... ve ...'nın oğlu olarak kayıtlı olduğu belirtilerek, ...'...

      Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, resmî sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sözkonusudur....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/272 esas 2014/370 karar sayılı tanımanın iptali ile soybağının reddi davası da gösterilmiştir. Bu dava 17/11/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Dolayısı ile davacı bu istem yönündeki zararı bu tarihte öğrenmiştir. TBK 72. maddesine göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Bu süre de dava tarihi itibariyle geçmemiş bulunduğuna göre, mahkemece davacıların bu kalem tazminat istemi yönünden işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nufüs Kaytlarının Düzeltilmesi, Babalığın Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda görevsizlik kararı verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının, annesi ile ...'nin gayriresmi ilişkisinden olmasına rağmen, ... kızı olarak nüfusa tescil edildiğini bildirirerek, gerçeğe aykırı oluşturulan mevcut kaydın iptali ile gerçek babasının ... olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece; davacı ...'...

              CEVAP: Davalı T8 vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkili ve Bekir Kaçar arasında tanıma sureti ile soybağının kurulduğunu, davacı tarafça nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmışsa da, iş bunın dava niteliği ve esası itibariyle tanımanın iptali davası olduğunu ve soybağına ilişkin olduğunu, yani bu dava ile yapılması istenen tanıma işleminin sıhhatinin incelenmesi ve iptal edilmesi olduğunu, bu sebeple iş bu davanın TMK'nın 298. maddesi kapsamındaki tanımanın iptali davası olduğunu; paylaşılan içtihatlardan da görüleceği üzere niteliği ve esası itibariyle tanımanın iptali davası olup, müvekkilinin soybağında değişiklik talep edilen iş bu davada Aile Mahkemelerinin görevli olduğu gibi, aynı zamanda TMK'nın 300/2. maddesinde "Her halde tanımanın üzerinden 5 yıl geçmekle düşer." hükmü gereği davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir....

              TMK’nın m. 297/f.l hükmüne göre tanıyanın; yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle açacağı tanımanın iptali istemli davayı anaya ve çocuğa karşı açılmalıdır ve ana ve çocuk arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Tanımaya karşı dava açabilecek diğer hak sahipleri ise TMK’nın 298. maddesinde düzenlenmiştir. TMK’nın 298. maddeye göre ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanıyan, tanıyan ölmüş ise mirasçılarına karşı tanımanın iptalini dava edebilirler. Yine diğer davalarda olduğu gibi bu tanımanın iptali davasında da hak düşürücü süre bulunmaktadır....

                Bu tür davalarda tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. (TMK mad. 294) Kıyas yolu ile uygulanacak olan TMK'nin tanımanın iptaline dair hak düşürücü süreyi düzenleyen 300.maddesi gereği çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşeceği, süre geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacı ...'in 27.05.1992 tarihinde doğduğu, anne Ümmüş ile baba Mehmet'in çocuğun doğumundan sonra 27.12.1995 tarihinde evlendikleri, anne ve babanın müracaatları üzerine de davacı ...'in davalıların müşterek çocuğu olarak 24.06.1996 tarihinde nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır....

                  Sayılı dosyası ile tanımanın iptali ve babalığın tespiti davası açılmasına sebebiyet veren davacının kendisi olması nedeniyle çocuğun müvekkili adına tespit edilmesi halinde dahi bu durumun davacıya tazminat hakkı doğurmayacağı düşüncesinde olduklarını, nitekim babalığın tespiti dava dilekçemizde açıkladıkları hususların da bu yöndeki beyanlarını açıkça doğruladığını,. Bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. DELİLLER : Uşak 1.aile mahkemesinin 2017/181 d.iş sayılı dosyası, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tanık beyanları, tüm dosya kapsamı. İDM KARARININ ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; her ne kadar davacı tarafça Uşak 1....

                  UYAP Entegrasyonu