Ancak yukarıda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, bilirkişi raporlarında söz konusu işlerin açık ayıp mı, gizli ayıp mı olduğu açıklanmadığı, gizli ayıpların fiili teslimden sonra ne zaman ortaya çıktığının değerlendirilmediği gibi gizli ayıplı işler için kanunun öngördüğü sürede derhal ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı hususlarının da tartışılıp değerlendirilmediği anlaşılmaktadır....
Ayıplı ifa durumunda alıcının haklarını düzenleyen TBK. m. 475 hükmüne göre: “Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Eserişsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme. 2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme. İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Görüldüğü üzere, sözkonusu hüküm, ayıba karşı tekeffülde işsahibi lehine seçimlik bazı haklar öngörmüştür. İşsahibi, dilerse, eseri redde hazır olduğunu beyanla eser sözleşmesinin feshini, dilerse eseri alıkoyup kararlaştırılan bedelden indirim yapılmasını talep edebilir. İşsahibinin ayrıca genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. 3....
Davacı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; ayıp ihbarlarının süresinde olduğunu, raporun karar vermeye yeterli olduğunu, mahkemenin kararının da yerinde olduğunu beyan ederek davalının istinaf nedenlerinin reddini talep etmiştir. İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, taşınmazın ayıplı ve eksik imalatından kaynaklı tazminat talebine ilişkindir. Davacının bu tazmin talebini elbetteki ayıplı işlerden kaynaklı değer kaybı niteliğinde anlamak gerekir. Davacı iş bu dava ile davalının istinaf dilekçesinde iddia ettiği gibi ''site ortak alanlarındaki ayıplı ve eksik işlerin giderilmesi için bedel talebinde bulunmamıştır. Belirtilmelidir ki, satış tarihinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri yürürlükte olup, uyuşmazlığın da bu kanunun ayıplı mal başlıklı 8 ila 12 maddeleri arasındaki düzenlemeler dikkate alınarak çözümlenmesi gerekmektedir....
Dava, davacının satın aldığı taşınmazdaki ayıp ve eksik ifa nedeniyle bedel indirimine ilişkindir. Dava tarihi,gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi tarihi,tapu devir tarihi ve teslim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır....
Davalılar, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır....
Dava; teslim edilen taşınmazın yüzölçümünü sözleşmede satışı vadedilen miktardan eksik olduğu iddiasına dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır....
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır....
Ayıp kavramı ile eksik iş ise birbirinden farklıdır. Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir. Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun’un 4 maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır....
Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir....
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp kavramı ile eksik iş kavramı ise birbirinden farklıdır. Ayıp, kanun ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Eksik iş, sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir. Eksik ifa ise kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun'un 4. maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır....