Mahkemesi'nce iptali nedeniyle daha sonraki bir tarihte kesinleştiğini, tapu kaydında ihtiyati haciz tutarı olarak ....500,00 TL göründüğünü ve bu tutarı aşan kısmın adı geçene ödenemeyeceğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile İİK’nın 268 inci maddesi uyarınca yeniden sıra cetveli düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu dosyadan konulan ihtiyati haczin itiraz süresinin geçmesi ile kesinleştiğini, tapudaki alacak tutarının ... müdürlüğünce belirlenmediğini ve satış tarihindeki hesaplamanın doğru olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir. ... Mahkemesi'nce,şikâyetçinin takibinin ........2010 günü, şikâyet olunanın takibinin ise ........2009 günü kesinleştiği, ihtiyati haciz kararının ....500,00 TL üzerinden değil 40.500,00 TL üzerinden verildiği, ... .... ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin ve başlatılan icra takibinin iptaline, icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın usulden reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, ödeme emrinin iptali talebine ilişkindir Mahkemece, davacının talebinin idari para cezasının iptaline yönelik olduğu, uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği ve yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Temyize konu uyuşmazlık, yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır....
İdare Mahkemesi'nin 28.12.2007 tarih ve 2007/1099 Esas 2007/1664 Karar sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddedildiğini, bunun üzerine .... 5.İcra Müdürlüğü'nün 2010/910 Esas sayılı icra takibinin başlatıldığını ancak davalının kötü niyetli olarak bu takibe itiraz ettiğini, itirazın yersiz ve haksız olduğunu, zira 4857 sayılı İş Kanunu'nun 108'inci maddesi gereğinde idari para cezasının takibinin genel hükümlere tabi olduğunu iddia ederek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, iş mahkemesinin görevli olmadığını, aynı zaman mahkemenin yetkisi de bulunmadığını, davacının takibe dayanak yaptığı idare mahkemesi kararına karşı Danıştay nezdinde temyiz yoluna başvurduklarını, Danıştay 10.Dairesi'nin 2008/1085 Esas sırasında kayıtlı olduğunu, kaldı ki davacının aynı ilama dayanarak .... 9....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı asil, davalıya yaptığı malzeme satışı karşılığında kestiği fatura bedellerinin bir kısmını ödediğini, bakiye kısmın ödenmediğini, borcun ödenmesi için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 201/7077 sayılı takip dosyasında icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davacının işe iade davası sonucunda işbaşı yapması için çağrıldığını, ancak davacının çağrıya yanıt vermediğini icra takibinin hakkın kötüye kullanılması niteliğnde olması sebebiyle davanın reddine ve %40 tan aşağı olmamak üzrere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalının ... 1. İcra Müdürlüğünün 2011/7177 sayılı takip dosyasında icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile brüt 2.554,80 TL. üzerinden icra takibinin devamına, icra inkar tazminat talebinin reddine karar vermiştir....
İtirazın iptali davası açılabilmesinin koşullarından birisi de ortada geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunmasıdır. Geçerli bir ilamsız icra takibinin mevcut olmaması halinde itirazın iptali davası açılamaz. Bu husus dava şartı olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. Dava dosyası içinde bulunan dava konusu ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2844 esas sayılı takip dosyasının aslı incelendiğinde, dayanak takip talebi ile takip borçlusuna çıkarılan ödeme emrinin içerik olarak birbirinden farklı olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir halde geçerli bir ilamsız icra takibinin varlığından söz edilemez. Mahkemece bu yön gözetilerek geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerekirken işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....
Yapılan bu açıklamalar kapsamında somut uyuşmazlık ele alındığında, davacı yan tarafından 6183 sayılı Kanuna dayalı olarak yapılan takip iptal edilmiş, açılan tasarrufun iptali davasının devamı sırasında 2004 sayılı İİK hükümlerine dayalı olarak takibe geçilmiş ve davalı tarafından yapılan takibe itiraz edilmesi üzerine davacı tarafından itirazın iptali davası açılmıştır. Uygulama ve doktrin tarafından yukarıda da belirtildiği gibi tasarrufun iptali davasında borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması dava şartı olarak kabul edilmekte olup bu niteliğinden ötürü sözkonusu dava şartı noksanlığının giderilmesi iptal davasına ilişkin yargılama aşamasında da mümkündür....
Aciz belgesinin varlığı sadece İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları için önkoşul olup 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları için ibraz edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Varlığı zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmış olması bir zorunluluk olmadığından icra takibinin dava tarihinden sonra yapılmasının bir önemi yoktur.Önemli olan yargılama aşamasında borçlu hakkında icra takibinin varlığıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.3.2012 gün ve 2012/17-25,11/241 sayılı kararı ve 15.H.D.18.11.2003 T.5510E-5515 K.sayılı kararları da aynı doğrultudadır). Somut olayda davadan önce borçlu şirket müdürü ... hakkında yapılmış bir icra takibi yok ise de yargılama sırasında davacı tarafından bu eksikliğin giderilmesi için borçlu şirket müdürü davalı ......
Davalı ... vekili, aciz belgesinin usulsüz olduğunu, dava konusu taşınmazının vekalet ücreti alacağına mahsuben alındığını, alacaklının ... olmasına rağmen icra takibinin .... AŞ. tarafından yapıldığını, icra takibinin iptali gerektiğini, .... AŞ'nin taraf sıfatı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın borcun doğumundan sonra, düşük bedelle, borçlu tarafından avukatı olan davalıya satılması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Davada, asıl çözümlenmesi gereken hususun bononun ve bonaya dayalı icra takibinin iptali isteğine ilişkin bulunduğuna göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 19.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 29.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....