Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Takibin taliki veya iptali Uyuşmazlık tahliye emrinin şikayet yoluyla iptali istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli ... ....... Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
O halde İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca muteriz borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK’nun 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nin 24.02.2020 tarih ve 2020/231 E. - 2020/234 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ... 2....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- İİK’nın 345/a maddesinden kurulan hükme yönelik incelemede, Şikayet hakkının düşürülmesine yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA; 2- İİK’nın 333/a maddesinden kurulan hükme yönelik incelemede, İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “Ticari İşletmede Yöneticinin Sorumluluğu” suçunda suç tarihi takibin kesinleştiği tarih olduğundan, takibin itirazın iptali kararının kesinleşmesi ile 08/09/2014 tarihinde kesinleştiği ve 13/05/2015 tarihli şikayetin süresinde olması ancak Uludağ Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 02/06/2015 tarihli yazısında borçlu şirketin mükellefiyetinin 30/09/2013 tarihinde resen terkin edildiğinin bildirilmesi karşısında takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borç ödeme kabiliyetinin olmadığının kabulü ile sanığın beraatine karar verilmesi...
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takibin usul ve yasaya aykırı tebliği ve usul ve yasaya aykırı kesinleştirilmesi söz konusu olduğunu, mahkemenin kararında belirttiği gibi müvekkilinin 29/06/2020 tarihinde dosyanın bir örneğini aldığı iddiası kesinlikle doğru olmadığını, davacı müvekkili, davaya konu takipten 01/03/2021 tarihinde haberdar olduğunu, bu tarihte dosyanın fotokopisini icra dairesinden talep ettiğini, sonrasında derhal bir avukattan hukuki yardım almak için taraflarını vekil tayin etmiş ve taraflarından zaman kaybetmeksizin takibin iptali talebiyle mezkur dava ikame edildiğini, mahkemece davanın reddine karar verilmesine sebep olan belgedeki imza müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı davanın reddi kararının kaldırılması gerektiğini, Yargıtay kararı da dikkate alındığında, davacının şikayetinin süresiz şikayet olarak değerlendirilerek davaya devam edilmesi gerekirken süre yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın...
İİK.nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71/1.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Somut olayda, borçluların İcra Mahkemesi'ne başvurusu takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde haricen ödendiğine ilişkindir. Bu başvuru Mahkemece İİK'nun 71. maddesi kapsamında değerlendirilerek incelenmelidir; zira bu husus borçlularca süresiz şikayet konusu yapılabilir....
Şikayet olunan vekili, borçlu aleyhine yaptıkları takibin, aldıkları ihtiyati haciz kararının ve açtıkları tasarrufun iptali davasının şikayet edenden önce olduğunu, bu nedenle sıra cetvelinin yasaya uygun olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, şikayet olunanın borçlu aleyhine başlattığı icra takibinin, ihtiyati haciz tarihinin ve tasarrufun iptali davasının açılış tarihinin şikayetçinin açtığı icra takipleri, haciz kararı ve tasarrufun iptali davasından önceki tarihlerde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine dair verilen karar, şikayetçi vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 12.07.2012 tarih, 2012/1284 E. 4899 K. sayılı ilamıyla, tasarrufun iptali davalarında İİK'nun 281/2. maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüştüğü, somut olayda şikayetçi ...'ın borçlu aleyhine açtığı ve 17.07.2009 tarihinde kabul ile sonuçlanan ... 6....
İcra Dairesi'nin 2019/30658 esas sayılı dosyalarından başlatılan ilamsız takiplerde borca itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, alacaklının bu dosyalarla ilgili itirazın iptali davası açmadığını, bu nedenle takip dayanağı ipoteklerin teminat altına almış olduğu kredi borçlarından doğan zararın da henüz ilama bağlanmadığını, bu nedenle ödeme emri gönderilmesi yerine icra emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, örnek no:6 icra emrinin iptali gerektiğini, takibe konu ipotekli taşınmazlarda malik olan Hülya Emre ve Taciser Taş'ın takibe dahil edilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ipotekli taşınmaz malikleri ile müvekkilleri arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğunu, maliklerin takibe sonradan dahil edilmesinin de mümkün olmadığını, bu nedenle de takibin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi 2021/701 Esas sayılı dosya ile usulsüz tebligat şikayetinde bulunulduğunu, mahkemece icra dosyasından yapılan tebligatın usulsüz olduğuna hükmedildiğini, tebligat tarihinin 02/08/2021 olarak düzeltildiğini, akabinde icra takibine yasal süre içerisinde itiraz edildiğini, takibin durdurularak müvekkilinin ve murisin mal varlığına konulan hacizlerin kaldırıldığını, ancak icra müdürlüğü tarafından her ne kadar takibin kesinleşmemesi sebebiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verilse de, 31/08/2021 tarihli tensip zaptı ile 30/07/2021 tarihli yetki belgesinin iptali taleplerinin reddedildiğini, mahkemece dava dilekçesi içerisinde ve ekinde sundukları takibin kesinleşmesinden önce yapılan tüm işlemlerin geçersiz olduğuna ilişkin emsal kararların değerlendirilmediğini, şikayetlerinin reddine karar verildiğini, davalı tarafa verilen 30/07/2021 tarihli yetki belgesinin iptaline karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk...
Şti yetkilisi olduğunu belirttiği, bunun üzerine alacaklı vekilinin talebiyle davacının borçlu olarak dosyaya eklendiği ve ödeme emrinin gönderildiği, davacının da vekili aracılığıyla borca, faize ve yetkiye itiraz ettiği, bunun üzerine alacaklı vekilince itirazın iptali davası açıldığı, itirazın iptali davasının İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/1061 E. sayılı dosyası ile görüldüğü ve 2020/280 K. sayılı ilamı ile karar verildiği, ilamda kimlik numaralı huzurdaki davanın davacısı ve dava dışı Uzman İş Eğitim Sağlık ... Ltd. Şti'nin itirazı hakkında itirazın iptaline ve takibin devamına karar verildiği, dar yetkili icra mahkemesinin, İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin yukarıda anılan karar ve karar içeriğini değerlendirme ve irdeleme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde saydığı nedenlerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Şikayete konu takip dosyası ve karara esas alınan icra mahkemesi ilamı incelendiğinde, ilk icra emrinin iptali üzerine, alacaklı vekilinin talebiyle ikinci icra emrinin düzenlendiği ve bu icra emri tebliği üzerine de, borçlu Bakanlıkça şikayet yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle ikinci şikayet ile ilk şikayete konu edilen icra emirlerinin farklı olduğu, anılan nedenlerle şikayet konularının da farklı bulunduğu, birbirlerine mükerrerlik teşkil etmedikleri görülmektedir. O halde Mahkemece şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine, yazılı şekilde dava şartı noksanlığı gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Mahkeme Kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK' nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....