İflas yolu ile takipte, itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK'nun 172. maddesi uyarınca, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile icra dairesine bildirmeye mecburdur.Bu durumda, takibin şekline göre uygulanması gerekli olan İİK'nun 172. maddesi uyarınca, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetini ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süre içerisinde icra dairesine bildirmesi gerekmekle icra mahkemesine yapılan başvuru fuzuli bir işlem olup hukuki sonuç doğurmaz.O halde mahkemece, şikayetin açıklanan nedenle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
itiraz ettiklerini, müvekkilinin iflasa tabi şahıslardan olmadığını, iflas talebinin ve iflas yolu ile adi takipte ödeme emrinin gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, borç miktarının 66.600,00 TL olduğunu, fabrikanın, taşınmaz ve fabrika tesisi değerinin ortalama 300.000.000 USD olduğunu, bu nedenlerle alacaklının iflas talebi ve takibi şartlarının oluşmadığını, fabrikanın değerinin takip konusu 66.600,00 TL borç miktarını karşılamaya ve ödemeye yeterli olduğunu, bu değerler arasında işçinin alacağının öncelikli-rüçhanlı bir alacak olarak teminat altına alınmış bulunduğunu, bu nedenle de iflas yoluyla adi takipte bulunmanın şartlarının oluşmadığını, ödeme emrinin vekile değil asile tebliğ edilmesi gerektiğini belirterek, ödeme emrinin ve icra takibinin iptaline, takibin her yönden durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki ödeme emrine yönelik usulsüz tebligat şikayetine ilişkin ödeme emrinin öğrenme tarihinin düzeltilmesi ve takibin iptali konulu davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın ve şikayetin reddine ve takip durmamış olduğundan davacı-borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ; Mahkemece, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasının “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu, (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.) borçluya İİK. 54 maddesi uyarınca muhtıra ve ödeme emrinin 12/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 14/07/2019 tarihinde açıldığından usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı, imzaya ve borca itirazın davacı vekili tarafından 14/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiği ve davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti yerinde görülmediğinden, ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden borca ve imzaya itirazların süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında Trabzon İcra Müdürlüğünün 2019/13642 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin yanlış kişiye açıldığını ve tebligatın yanlış adrese yapıldığını bu nedenle usul ve yasaya aykırı olan takibin iptali gerektiğini, bahse konu takipten iş bu davanın açıldığı gün haberdar olduklarını, bu nedenle dosyadaki icra emrine, takip talebine, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, müvekkilinin kesinlikle böyle bir borcu olmadığını, icra emrinin iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür....
Bunun üzerine, ipotek veren T3 ve borçlu T1 vekili icra mahkemesine başvurarak; 1- Takibin aslı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip olduğundan ve yargılama gideri, vekalet ücreti , inkar tazminatından sadece ipotek veren T3 sorumlu olduğundan bu alacak kalemleri için ayrı bir takip başlatılması gerektiğini, 2- Takibin devamına karar verilen alacak kalemleri bakımından icra emri çıkartılmasına gerek olmadığını, bu kalemlerde dahil edilerek çıkartılan icra emrinin iptali gerektiğini, 3- İtirazın kaldırılması ilamında sadece T3 taraf olduğundan bu ilama dayalı olarak diğer borçlular adına da düzenlenen icra emrinin iptali gerektiğini, 4- Üç borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı olduğunu, itiraz eden diğer borçlu hakkında karar verilmeden tek başına ipotekli taşınmaz maliki aleyhine takibin yürütülemeyeceğini, bu nedenle de icra emrinin iptali gerektiğini, beyan ederek icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Ayrıca davacı takip talebinde davalı alacaklının adresinin yazılmadığını ileri sürüp takibin iptalini de istemiş ise de davalı alacaklının vekil ile temsil edildiği, davacının adresinin takip talebinde yazmamasının sonradan tamamlanacak bir eksiklik olduğu gibi takibin mahiyetine göre yetkiye ve borca itirazın ödeme emri tebliği üzerine müddeti içinde icra dairesine bildirilmesi gerektiğinden bu yöndeki şikayet ve itirazında reddi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, İstanbul 12. İcra Dairesinin 2019/40997 esas sayılı dosyasında davacının usulsüz tebliğ şikayeti yetkiye - borca itiraz ve takibin iptali taleplerinin ayrı ayrı reddine, Davacının 25/03/2021 tarihli hastane ruhsatı ihalesinin tedbiren durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/03/2021 NUMARASI : 2021/206 ESAS, 2021/262 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 2. İcra Mdnün 2017/40760 esas sayılı takip dosyasının ödeme nedeniyle infaz olunduğunu, infazen kapanmış bir dosyada herhangi bir işlem yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, icra müdürlüğünün İstanbul 11....
başlatıldığının ve sair kamu düzenine ilişkin zorunlu unsurların ödeme emrinde belirtilmediğini, yasal zorunluluk gereği dosyaya sunulması ve dosyada muhafaza edilmesi gereken ihtarname tebliğ mazbatası, ipotek belgesi ve akit tablosu belgelerinin aslı ile takibe ilişkin kredi genel sözleşmesi ve sözleşmenin eki niteliğindeki belgelerin tasdikli evrak suretlerinin dosyaya ibraz edilmediğini ve muhafaza altına alınmadığını, takip dayanağı belgelerin usulsüz olarak tebliğe çıkartılan ödeme emri ekinde müvekkillerine tebliğe çıkartılmadığını, davacı müvekkilleri aleyhine tebliğe çıkartılan usulsüz tebligat zarfı içinde takip dayanağı ipotek belgesi, ipotek akit tablosu ve kredi sözleşmesi gibi evrakların yer almadığını, icra takibinde borcun sebebinin, dayanak belgelerin vasfının ve temerrüt faizinin hangi tarihte başlatıldığı ve sair müvekkilinin hukuki menfaatini etkileyen hususların İİK.58.madde ve 60.maddeye uygun olarak belirtilmediğini, ödeme emrinin müvekkilleri Hatice Günay Özdemir...
Diğer yandan, borçlunun aynı mahkemenin 2015/90 E.-2016/8 K. sayılı dosyasında ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik olarak 27.7.2015 tarihinde şikayette bulunduğu, bu dosyada şikayetin kabulü ile borçluya gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligatın iptaline karar verildiği, mahkemece, bahsi geçen dosyada tebligat iptal edildiğine göre henüz takip kesinleşmemiş olacağından bahisle yapılan hacizlerin de usulsüz olacağı kabul edilerek, hacizlerin kaldırılması yönünde karar verildiği, ancak, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin kabulüne dair kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Somut olayda haciz, şikayete konu ödeme emrinin tebliğ tarihine göre takibin kesinleşmesinden sonrasına ilişkindir. Ancak, usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle haczin geçerli olup olmayacağı, tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır....