kabulüne ve yenileme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Her ne kadar icra mahkemesince, borçlu tarafından borca kısmi itiraz edilmesi sebebiyle itiraz edilen kısım için takibin zaten durmuş olduğu, davacının tekrar dava açmasında hukuki bir fayda bulunmadığı gerekçe olarak belirtilmişse de, borçlu icra müdürlüğüne itiraz ederek icra takibini durdursa dahi, borçlunun takibe konu alacağın dayanağı olan belge asıllarının tümünün icra dosyasına ibraz edilmediği ve ödeme emri ile birlikte kendisine tebliğ edilmediği, takip talebi ve ödeme emrinin birbiriyle uyumlu olmadığı gerekçesi ile İİK’nın 58/3 ve 61/1 maddelerine dayalı olarak icra mahkemesinden takibin ve ödeme emrinin iptalini talep etme hakkı ve hukuki yararı vardır ( Yargıtay 12. HD'nin 02.03.2021 tarihli, 2020/6620 E, 2021/2293 K. sayılı içtihadı)....
Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe; Davacı borçlu hakkında davalı alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takipten 20.07.2020 tarihinde haberdar olunduğunu, ödeme emri ile dayanak senedin tebliğ edilmediğini, senedin icra kasasına alınmadığını, bononun vade ve tanzim yerini ihtiva etmediğini, bononun nakden malen olup olmadığının belli olmadığını, ciro silsilesinin bozuk olduğunu beyan ederek ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece, tebliğ evrakında dayanak senedin gönderilmemiş olması sebebi ile, gerekçede ödeme emrinin iptaline karar verildiği belirtilmiş iken, gerekçeyle çelişki yaratacak şekilde takibin iptaline karar verildiği, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia olunmuş ise de; davacının Çamlıdere Mahallesi......
Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit veya alacak davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). Somut olayda iptali istenen dava konusu 05/11/2009 tarih ve 14378744 sayılı ödeme emrinin davacı ...'e 11/11/2009 tarihinde, 04/11/2009 tarih ve 14337988 sayılı ödeme emrinin davacı ...'a 10/11/2009 tarihinde ve 06/11/2009 tarih ve 14486593 sayılı ödeme emrinin davacı ...'a 11/11/2009 tarihinde yöntemince tebliğ edildiği dosya içerisindeki tebligat parçasından anlaşılmaktadır....
İcra Dairesi üzerinden başlatılan takipte, dayanak belgenin taraflar arasında imzalanan sözleşme olduğunu bildiğini ikrar etmiş ve ödeme emrinde de dayanak belgenin taraflar arasında imzalanan 22.07.2020 tarihli sözleşme olduğu yazılı olduğu, 2) 23.10.2020 tarihinde ... İcra Dairesindeki dosyaya UYAP sistemi üzerinden tarafların vekil kaydının yapıldığı, UYAP sisteminde yer alan 23.10.2020 tarihli-dosya açıldıktan sonra sisteme katılan takip talebi ve ekleri-başlıklı belgede ilk açılan dosyadan düzenlenen takip talebi ve ödeme emrinin dosyaya eklendiği, dosyaya vekil kaydı yapılan ve dosyaya girerek borca itiraz eden davacı borçlunun, dosyadaki tüm evrakları görüntüleyebileceği ve takibin içeriğinden ve takibin ... 25. İcra Dairesindeki takibin devamı olduğundan haberdar olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
Hal böyle olunca, ödeme emri normal yolla tebliğ edilmemiş olsa bile, davalı vekilinin 16/07/2007 tarihinde ödeme emrinin içeriğini öğrendiğini ve bu tarihte itiraz hakkı doğduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından dava açılmasında hukuki yarar bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava konusu banka kredi kartı sözleşmesinin, ihtarın ve takibin 5464 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önceki tarihleri taşıması ve anılan yasanın 24. maddesi hükmünün geçmişe şamil olacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu yöne ilişkin ret gerekçesi de kabul şekli itibariyle isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir. Karşılaştırıldı....
İcra Hukuk Mahekmesi'nin 2013/4 E. -7 K. sayılı dosyasında verilen 12.06.2013 tarihli kararda, adi ortaklık hakkında yapılan takibin iptali ile ilgili bir hüküm bulunmadığı, mahkemece 25.07.2013 tarihli tavzih kararı ile icra takibinin ve ödeme emrinin iptaline karar verildiği, Dairemizin 26.02.2014 tarihli bozma ilamında; 25.07.2013 tarihli tavzih kararına yönelik temyiz itirazları değerlendirilerek, tavzih isteminin reddine karar verilmesi gerektiği yönünde mahkeme kararının bozulduğu, başka bir anlatımla adi ortaklık hakkındaki takibin iptali ile ilgili bir hüküm bulunmadığı ve dolayısıyla derdestlik şartının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Şikayete konu takipte, borçlu olarak ... iş ortaklığı gösterildiği ve adi ortaklık adına da ödeme emri çıkartıldığı görülmektedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmadığından, adi ortaklık hakkında yapılan takibin ve çıkartılan ödeme emrinin hukuken geçerliliği bulunmamaktadır....
ünvanlı iş yerini 2000 yılı sonunda faaliyetine son verdiğini, Kurum tarafından 2012/022805 ile 2012/022806 takip nolu ödeme emirleri 29.396,04 TL tutarında prim ve işsizlik prim borcu ile gecikme zammı tahakkuk ettirildiği, Kuruma borçlu olmadığı ve zamanaşımı def'i ileri sürülerek ödeme emrinin iptaline ve borçlu bulunmadığının tespitini istediği, mahkemece,davanın kabulü ile zamanaşımı nedeniyle, ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür. 2012/022805 numaralı ödeme emrinin......işyerine ait 2000 yılı 6-12 ayları işsizlik prim borcu olup 4.104,89 TL tutarında olduğu, 2012/022806 numaralı ödeme emrinin, yine .....şyerine ait 2000 yılı 4-12 aylarına ait prim borcuna ilişkin olup 29.396,04-TL tutarında olduğu ancak ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun tebliğine ilişkin evrakların Kurum kayıtlarında yer almadığının bildirildiği anlaşılmaktadır....
Davalı-alacaklı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; istinaf talebinin 10 günlük yasal süre içinde yapılmadığını, ödeme emri üzerinde takip dayanağı belge ibaresi bulunduğunu, mazbata üzerindeki şerhin PTT memuru tarafından onaylanmadığından tek taraflı konulan şerhe istinaden ödeme emrinin iptalinin istenmesinin mümkün olmadığını, ilama dayalı olarak ancak örnek 4- 5 icra emri ile takip yapılabileceğini, takibin iptali talebinin yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, benzer durumlarda verilebilecek kararların ödeme emrinin iptalinden ibaret olup bu halde borçluya yeniden ödeme emri göndermek suretiyle usulü eksikliğin giderilebileceğini beyanla; davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca takip borçlusunun mirasının reddi nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir. İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/09/2020 tarihli 2019/1854 Esas 2020/872 Karar sayılı kararı ile Alattin Bayrak mirasçıları T1 ve Bilgehan Bayrak'ın mirası kayıtsız ve şartsız reddettiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, kararın 03/12/2020 tarihinde kesinleştiği, takip borçlusu murisin 22/10/2019 tarihinde öldüğü, mirasın reddi isteminin 29/11/2019 tarihinde 3 aylık yasal süre içinde yapıldığı tartışmasızdır. Davacının murisi takip borçlusu Alattin Bayrak'ın 22/10/2019 tarihinde hakkındaki takibin kesinleşmesinden sonra öldüğü, davalı vekilinin İİK'nın 53. maddesinde öngörülen yasal süre dolduktan sonra 24/12/2020 tarihinde takip borçlusunun vefat ettiğini belirterek, takibin mirasçılara karşı devamını ve ödeme emri tebliğini istediği, ödeme emrinin 30/12/2020 tarihinde davacı mirasçıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....