Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Dairesinin 1999/8267 Esas sayılı dosyasında alınan aciz vesikasına istinaden 02.12.2015 tarihinde ilamsız icra takibine başlanılmış, 18.12.2015 tarihinde borçlu tarafından aciz vesikasından haberdar olunmadığı, usule uyulmadan alınan aciz vesikası tebliğ olunmadığında şimdi itiraz ettiklerini, borcun zamanaşımına uğradığını belirterek borca itiraz edilmiştir. Dairemizce, davaya konu İstanbul 36....

Davalı kiracı borçlu 02.02.2021 tarihinde süresinde icra dairesine verdiği dilekçe ile; borca ve ferilerine itiraz ettiğini bildirmiştir. Davacı kiraya veren vekili 6 aylık yasal süresi içinde 09.02.2021 tarihinde itirazın kaldırılması ve tahliye istemli davasını açmıştır. Davalı kiracı icra takibine konu kira bedeline ve kiracılık ilişkisine açıkça itiraz etmediğinden takipteki kira bedeli ve kiracılık ilişkisi kesinleşmiştir. İİK'nun 63. maddesi gereğince, borçlu kiracı icra takibine yaptığı itirazı ile bağlı olup, İcra Mahkemesinde yapılan yargılama aşamasında itirazını değiştiremez ve genişletemez. Bu durumda İİK’nun 269/c maddesi uyarınca davalı kiracının takip konusu borcu ödediğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmesi gerekir....

- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında kredi kartı üye sözleşmesinin akdedildiğini, davalının kredi kartı borcunu ödememesi üzerine ihtarname keşide edilerek icra takibine geçildiğini, davalının açılan takibe karşı yaptığı itirazında takip miktarına,faize ve takipten sonraki meblağı kabul etmediğini beyan ettiğini, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacı bankanın gönderdiği ihtara itiraz ettiğini, yapılan sözleşmelerin noterce tasdikinin olmadığını ve kendisine tebliğ edilmediğini, ihtara ve ödeme emrine itiraz ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

    ve 150/a maddeleri gereğince ödeme emrine itiraz hakkında uygulanması gereken aynı Kanunun 62. maddesinde; "itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra Dairesine bildirmeye mecburdur" hükmüne yer verilmiştir....

      Davalı kiracı borçlu 24.11.2020 tarihinde süresinde icra dairesine verdiği dilekçe ile; borca ve ferilerine itiraz ettiğini bildirmiştir. Davacı kiraya veren vekili yasal 30 günlük ödeme süresi beklendikten sonra 6 aylık yasal süresi içinde30.03.2021 tarihinde itirazın kaldırılması ve tahliye istemli davasını açmıştır. Davalı kiracı icra takibine konu kira bedeline ve kiracılık ilişkisine açıkça itiraz etmediğinden takipteki kira bedeli ve kiracılık ilişkisi kesinleşmiştir. İİK'nun 63. maddesi gereğince, borçlu kiracı icra takibine yaptığı itirazı ile bağlı olup, İcra Mahkemesinde yapılan yargılama aşamasında itirazını değiştiremez ve genişletemez....

      İcra müdürlüğünün 2021/14494 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emri gönderildiğini, davalıların takibi 18/08/2021 tarihinde e-devletten öğrendiklerini bildirerek, ödeme emrine itiraz ettiklerini, icra müdürlüğünün takibi durdurduğunu, müdürlük kararının kanuna aykırı olduğunu, ödeme emrinin tebliğinden önce ödeme emrine, itirazın yok hükmünde olduğunu, ödeme emrinin borçluların yurtdışında olması nedeniyle konsolosluk vasıtasıyla tebliğe çıkartıldığını, takibin kesinleştiğini, davalılardan T4 tebligatı şahsen tebliğ almış olması sonrasında ödeme emrine herhangi bir itirazda bulunmadığını, 09/09/2021 tarihinde diğer davalılya ödeme emrinin tebliğ edildiğini, itiraz etmediğini, ileri sürerek müdürlük kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2020 NUMARASI : 2019/629 ESAS, 2020/248 KARAR DAVA KONUSU : Takibin Taliki Veya İptali KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı borçlular vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkili hakkında çeke dayalı kambiyo takibi yürüttüğü, ancak bu çekin müvekkili şirketin davalı bankaya olan kredi riskine karşı teminat çeki olarak verildiğini, müvekkili şirket ile alacaklı arasında 15.05.2017 tarihli kredi sözleşmesi bulunduğunu, bu nedenle kambiyo takibine konu olmayacağını, çek tazminatından sadece keşidecinin sorumlu olduğunu, belirterek takibe itiraz etmiştir....

      Yasal sürede borca itiraz nedeni olarak ileri sürülmeyen hususlar senet metninden anlaşılanlar dışında yargılama sırasında ileri sürülemeyeceği gibi (m. 63), mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. Somut olayda, davacı borçluya ödeme emri 15/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacı borçlu tarafından süresinde 19/10/2020 tarihinde takibe dayanak senetlerin zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek borca itiraz edildiği, bilahare yargılama sırasında davacı borçlu tarafından 29/10/2020 tarihli beyan dilekçesi ile icra takibine konu senetlerin ödendiğine ilişkin ödeme iddiasında bulunduğu, yasal sürede borca itiraz nedeni olarak ileri sürülmeyen ve senet metninden de anlaşılmayan hususların artık ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....

      Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceği belirtildiğini, bu kapsamda hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmediğini, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığını, yönetmelik ve kanunda borçlu tarafından borca ve yetkiye itiraz durumunda izlenecek yol düzenlenmediğini,itirazın iptali davasının da Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığının da mahkemece gözetilmediğini belirterek ,usul ekonomisi açısından hem mahkemenin yetkisi,hemde borca yönelik hüküm kurulması gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada ödenmeyen fatura alacağının tahsili yönünden yapılan takibe itirazın iptali ve icra...

      Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceği belirtildiğini, bu kapsamda hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmediğini, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığını, yönetmelik ve kanunda borçlu tarafından borca ve yetkiye itiraz durumunda izlenecek yol düzenlenmediğini,itirazın iptali davasının da Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığının da mahkemece gözetilmediğini belirterek ,usul ekonomisi açısından hem mahkemenin yetkisi,hemde borca yönelik hüküm kurulması gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada ödenmeyen fatura alacağının tahsili yönünden yapılan takibe itirazın iptali ve icra inkar...

        UYAP Entegrasyonu