İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/06/2021 NUMARASI : 2021/250 ESAS 2021/409 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Mersin 5.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 11.06.2021 tarih ve 2021/250 Esas 2021/409 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna davacı Vekili tarafından başvurulması üzerine dosya incelendi; DAVA: Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 2. İcra Dairesinin 2021/1340 esas sayılı dosyasında müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin alacaklıya hiçbir borcunun bulunmadığını, takibe konu senetler karşılığında alacaklıdan mal almadığını belirterek takibe ,borca ödeme emrine, faize ve takibin tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurularak iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 183.209,69-TL asıl alacak olmak üzere borcun ödenmesi amacıyla icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin 26/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yan icra takibinde ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine icra dosyasına sunduğu 03/09/2019 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, ödeme emrine, faize, faiz oranına, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini bildirmiş, borçlunun uyap sistemi üzerinden havale tarihi 03/09/2019 tarihinde icra takibine itiraz ettiği, ancak yapılan incelemede borçlu tarafından yapılan itirazın yasal süresinden sonra yapılmış olduğu görülmüştür. Davacı alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için borçlunun yasal süre içerisinde vereceği dilekçe ile icra takibine konu asıl borca ve/veya fer'ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmesi gerekmektedir....
İcra takibine, ödeme emrine, borca, asıl alacağa, faize, faiz oranına, tüm masraflarına, her türlü fer’ileri ve tüm harç ile sairlerine ve kira sözleşmesine itiraz ediyoruz." borca itiraz ettiğini bildirmiştir. Davalı kiracı icra takibine konu kiracılık ilişkisine açıkça itiraz etmediğinden takipteki kira sözleşmesi ve kiracılık ilişkisi kesinleşmiştir. İİK'nun 63. maddesi gereğince, borçlu kiracı icra takibine yaptığı itirazı ile bağlı olup, İcra Mahkemesinde yapılan yargılama aşamasında itirazını değiştiremez ve genişletemez. Bu durumda İİK’nun 269/c maddesi uyarınca davalı kiracının takip konusu borcu ödediğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmesi gerekir.Davalı kiracı takip konusu kira bedellerini ödediğine ilişkin yasal ödeme belgesi sunmamıştır....
Her ne kadar dava dilekçesinde borca itiraz ile birlikte icra emrinin ve takibin iptali talebinde bulunulmuş ise de; Dairemizce HMK 33.maddesi uyarınca yapılan hukuki nitelendirmede takibin, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi olması nedeniyle dava, borca itiraz ile birlikte ödeme emrinin iptali ve takibin iptali olarak nitelendirilmiştir. Ancak Mahkemece davanın sadece borca itiraz olarak değerlendirilip, inceleme yapıldığı ve hüküm kurulduğu, dava dilekçesinde ileri sürülen ödeme emri ekinde dayanak belgelerin gönderilmediği iddiası ile ödeme emrinin iptali ve takibin iptali taleplerine yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi hüküm de kurulmadığı, bu durumun 6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olduğu görülmektedir....
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 62. maddesine göre; "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur." Süresi içinde ödeme emrine yapılan itiraz ile icra takibi kendiliğinden durur (İİK mad. 66). İtiraz ile duran takibe devam edilebilmesi için, alacaklının itirazı ya mahkemede iptal ettirmesi (İİK mad. 67) veya İcra Hakimliği'nde kaldırtması (İİK mad. 68-68 a) gerekir. Somut olayda, ilamsız takibe ilişkin ödeme emri borçluya 06.04.2009 günü tebliğ edilmiş olup, borçlu yedi günlük itiraz süresini geçirdikten sonra 14.04.2009 tarihli dilekçe ile borca itiraz ettiğinden, takip kesinleşmiştir....
Ancak ödeme emrine itiraz süresi içinde açılacak menfi tespit davası ile ilamsız icra takibinin itirazla durdurulmasından sonra açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın mevcut olup olmadığını tespit etmek ise zordur. 1-Ödeme Emrine İtiraz Süresi İçinde Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapması halinde borçlunun şikayet ve itirazı kural olarak takibi durdurmadığı. için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Alacaklının genel haciz yoluyla ilamsız takip yapması halinde ödeme emrini alan borçlu ödeme emrine itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edebilir veya menfi tespit davası açabilir veyahutta her iki yola birlikte başvurabilir....
Karar sayılı 12.12.2011 tarihli karara istinaden kıdem, izin ücreti, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarına istinaden 19.01.2012 tarihinde ilamlı icra takibine geçtiği, borçluya icra emrinin gönderildiği, borçlu ... A.Ş 'ye 30.01.2012 tarihinde tebligat yapıldığı, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, borçlunun menkul ve gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu belirlenmiştir. İzmir .... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyanın incelenmesinde; Takip alacaklısı ...'ın takip borçlusu ... Endüstri A.Ş aleyhine kıdem tazminatı, maaş alacağı, yıllık izin ücreti alacağı, alacaklarına istinaden 09.11.2010 tarihinde ilamsız icra takibine geçtiği, borçluya ödeme emrinin gönderildiği, borçlu ... A.Ş 'ye 10.11.2010 tarihinde tebligat yapıldığı, borçlunun ödeme emrine süresinde itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğu, alacaklının bunun üzerine İzmir ... İş Mahkemesinde ... Esas ......
Erzin İcra Dairesinin 2020/198 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklılar Dilek Tınaz ile T1 tarafından borçlular T3 ile T5 hakkında 03/07/2020 tarihinde genel haciz yoluyla 100.345,21 TL'nin tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçlu vekiline 14/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından 09/07/2020 tarihinde takibe dayanak ara kararının taraflarına tebliğ edilmediğinden kesinleşmediğini belirterek borca itiraz ettiği, davanın 03/09/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. İİK.nun 68/1. maddesi gereğince talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tastik edilen "borç ikrarını" içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir....
Somut olayda davalı-borçlunun kendisine tebliğ edilen 2. ödeme emrine yönelik bir itirazı bulunmamaktadır. İptal edilen ödeme emrine vaki itirazın sonraki ödeme emrine yönelik yapılmış bir itiraz olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda Mahkemece usulüne uygun bir itiraz bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK'nun 438/son maddesi gereği gerekçesi düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın kabulü ile 2.650,00 TL yönünden davalının icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve borca itiraz kısmen yerinde olmakla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İ.İ.K.nun 67/2 maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkâr tazminatı işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir....