Bu durumda İİK.nun 169/a-5.maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede uygulanacak olan aynı yasanın 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince icranını geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından mahkeme kararının düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 2....
İİK’nın 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK’nın 71/1. maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Somut uyuşmazlıkta; takibin kesinleşmesinden sonra birleşen dosyada ileri sürülen itfa şikayetinde borçlu tarafından 03.10.2019 tarihli ödeme belgesinin sunulduğu, alacaklının 04.11.2019 tarihli cevap dilekçesi ile söz konusu belgedeki imzanın alacaklıya ait olmadığını ve böyle bir ödeme yapılmadığını ileri sürdüğü görülmüştür. Borçlunun dayandığı belgenin, ESAS NO : 2023/6226 alacaklı tarafından imzası ikrar edilmiş bir belge olmaması halinde, icra mahkemesince itfa itirazının reddine karar verilmesi gerekir....
Ayrıca, alacaklının yaptığı, takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zamanaşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar. İİK’nun 168/5. maddesi hükmü gereğince borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. İİK’nun 71. maddesine göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir. Ancak, takibin kesinleşmediği hallerde, takip tarihinden sonra, fakat ödeme emrinin tebliğinden, diğer bir anlatımla takibin kesinleşmesinden önce gerçekleşen zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur....
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, takibe konu bonoda keşideci konumunda olan borçlu hakkında 18.02.2000 tarihinde takibe başlandığı, 22.02.2000 tarihinde ödeme emri tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, alacaklı tarafça 24.04.2000 tarihinden 07.05.2003 tarihine kadar borçlu ile ilgili zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Öyleyse, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde belirtilen tarihler arasında keşideci konumunda olan borçlu hakkında üç yıllık zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmakta olup; esasen, bu husus mahkemenin de kabulündedir. O halde, mahkemece, istemin açıklanan nedenle kabulüne karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçeyle hüküm tesisi yerinde değil ise de; sonuçta istem kabul edildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklı....'nin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle takibin kesinleşmesinden sonraki devrede takibe konu kambiyo senedinin zamanaşımına uğradığına yönelik şikayetlerin İİK'nın 71. maddesi göndermesi ile aynı Kanunun 33/a maddesi uyarınca süreye tabi olmamasına, takibin kesinleşmesinden sonra yenileme talebine kadar geçen süre zarfında icra dosyası kapsamında davalı/alacaklı tarafından zamanaşımını keser mahiyette işlem yapılmamasına göre; mahkemece kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
DAVA Şikayetçi borçlu vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo takibinin dayanağı çekin 6 aylık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, 23.10.2009 ve 31.05.2011 tarihleri arasında dosyanın 6 aydan fazla süreyle işlemsiz bırakıldığını iddia ederek takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesi sunmadı. III....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk derece mahkemesince de belirtildiği üzere, ödeme emrinin 23/06/2010 tarihinde 6099 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önceki TK'nun 35. maddesine uygun olarak usulüne uygun tebliğ edildiği, davacının usulsüz tebliğ şikayetinin yerinde olmadığı, bu sebeple takipten önce zaman aşımına uğradığı iddiasının süresinde ileri sürülmediği için değerlendirilemeyeceği, takipten sonraki dönemde ise, yasada öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresini kesecek nitelikte haciz yenileme işlemlerinin yapıldığı, yapılan işlemlerin takibin devamını sağlamaya yönelik olduğu, takipten sonraki dönemde üç yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
ZAMANAŞIMI 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 277 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı M… …. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptâline ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Mehmet vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme kararı 28.01.1993 tarihli olup 27.08.2005 tarihinde tebliğe çıkartılmıştır. Davalı temyiz dilekçesinde karardan itibaren 10 yıllık sürenin geçtiğini ve davanın zamanaşımına uğradığını belirtmiştir....
İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile olayda uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2. ve 33a/1. maddesine göre, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğradığı iddiası resmi belgelere dayalı olarak incelenir. İcra dosyası incelendiğinde; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde, 13/07/2009 tarihli satış talebi ve 03/03/2011 tarihli haciz talepleri arasında dosyanın 6 aydan fazla bir süre işlemsiz bırakıldığı ve çeklere dayalı alacağın zamanaşımına uğradığı aşikardır. İlk derece mahkemesince, açıklanan gerekçe ile, davanın kabulüne ve zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön mevcut değildir. Davalı tarafça, icra dosyasının Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderildiği tarihte gölge dosya oluşturulduğu ve pandemi döneminde sürelerin durduğu ileri sürülmüş ise de; Bursa 2....
Mahkemece, icra emrinin tebliğinden sonraki dönemde borcun itfa edilmiş olması nedeniyle istemin kabulüne karar verildiğine göre yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca icranın geri bırakılmasına hükmolunması gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklıların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 2....