Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zaman aşımı şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 170/b, 71/2. madde delaletiyle 33/a maddeleri, 6762 sayılı TTK’nın 661, 662, 663 ve 690. maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, sair yasal mevzuat 3....
İİK'nun 71/2. maddesine göre; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Yasanın 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır". İİK'nun 33-a/1. maddesine göre ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir". Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya 02/03/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlunun 04/03/2016 tarihinde, İİK'nun 168/5. maddesi hükmüne göre yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine başvurusunda dile getirdiği zamanaşımı iddiasının, hukuki tavsifin hakime ait olduğu dikkate alınarak; takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı olarak kabulü gerekir....
Davalı, Belediye Encümeninin 16/12/2005 tarihli kararı gereğince ödenmesi gereken devir ücretinin, davacı tarafından itirazi kayıt ileri sürülmeden ödendiğini, iadesinin talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı kiralayan tarafından, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi sırasında “devir ücreti” adı altında alınan ücretin, hava parası niteliğinde olduğu, 6570 sayılı yasaya göre hava parası alınmasının mümkün olmaması nedeniyle iadesinin gerektiği belirtilerek davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında ... bilet gişesinin kiralanması konusunda 17/5/2006 tarihli kira sözleşmesinin imzalandığı, Davalı ......
kesinleşmesinden sonraki dönemde ise takibin kesinleşme tarihinden itibaren henüz 3 yıl geçmediğinden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....
Borçluya, takibin kesinleşmesinden sonra çıkartılan yenileme emri, takibin kesinleşmesinden önceki sebeplere dayalı olarak yeni bir itiraz hakkı vermez. Borçlu ödeme emri tebliğine karşı şikayette bulunmuş ise de, ödeme emrinin 28/11/2005 tarihinde tebliğ edildiği, 18/01/2006 tarihinde ise menkul haczi yapıldığı ve menkul haczi sırasında borçlunun bizzat hazır bulunduğu görülmekle, ödeme emri tebligatı usulsüz olsa dahi borçlunun tebligattan en geç 18.01.2006 tarihinde haberdar olduğu, öğrenme tarihi itibariyle de süresi içerisinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, ödeme emri tebligatnın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, İİK.'nun 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin talikine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir....
İİK'nun 71. maddesi uyarınca borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut olayda, borçlunun istemi takibin kesinleşmesinden sonra borcun itfa edildiğine ilişkin olup, istemin İİK'nun 71. maddesi uyarınca değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden önce borcun ödenmesi sebebiyle borca itirazı düzenleyen İİK'nun 169/a maddesi hükümlerine göre hüküm tesisi isabetsizdir. HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki nitelendirme hakime ait olup, İİK 71. madde uyarınca açılan şikayet süreye tabi olmadığından işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın süre nedeniyle reddi isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7....
İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nun 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12-763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.). 6762 Sayılı TTK'nun 662. maddesinde; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleri ile zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir....
İlk sözleşmede, 15.01.2007-15.01.2008 tarihleri arası, ücretin 2.830,00 TL, ikinci sözleşmede, 18.01.2008-03 07.2008 tarihleri arası, ücretin 2.682,00 TL olarak kararlaştırıldığı ve davacının itirazi kayıtsız olarak sözleşmeleri imzaladığı görülmüştür. 02.01.2009- 30.06.2009 tarihleri arası için ücretin 2 .643,88 TL olduğuna dair sözleşmeyi ise davacı itirazi kayıtla imzalamıştır. Hukukumuzda sözleşme serbestliği ilkesi gereği taraflar ücreti serbestçe kararlaştırabilirler. Bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, ücret taraflar arasında yapılan sözleşme ile kararlaştırıldığından, ücretin işverence tek taraflı indirildiği söylenemez. Mahkemece, davacının fark ücret isteğinin, önceki sözleşmede itirazi kayıt olmaması nedeniyle 02.01.2009 tarihinden sonraki dönem için aylık 2.682,00 TL olduğu esas alınarak değerlendirilmesi için kararın bozulması gerekmiştir....
O halde takibe konu kambiyo vasfını taşıyan bono ile ilgili olarak mahkemenin de kabulünde olduğu üzere alacaklı tarafından zamanaşımını kesen işlemlerin yapıldığı ve mülga 6762 Sayılı 661/1. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığından, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama yeri bulunmayan Borçlar Kanunu gereği 10 yıllık zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının oluşması halinde takibin şekline göre İİK'nun 170/b maddesi göndermesi ile olayda uygulanması gerekli aynı yasanın 71/2 ve 33/a-1. maddeleri gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilir. Mahkemece yukarıda belirtilen madde hükmü uyarınca icranın geri bırakılması yerine, takibin iptaline karar verilmesi de doğru görülmemiştir....
Dava İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 33/a maddesi uyarınca açılmış takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına yöneliktir. İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmüne, İİK'nun 33/a-1. maddesinde de; "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nun 71/2. ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12- 763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.)....