İcra Dairesi'nin 2009/10192 E sayılı dosyasından çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını ancak takibin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan TTK hükümlerine göre dosya işlemden kaldırıldıktan sonra altı aylık süre içerisinde yenilenmediğinden zamanaşımına uğradığını beyan etmiş, icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin devamını sağlayacak her takip işlemi ile zamanaşımı süresinin kesileceğini, bu nedenle yapılan takip işlemleri ile zamanaşımı süresinin kesildiğini, ayrıca 2012 yılında yürürlüğe giren TTK ile zamanaşımı süresinin üç yıla çıktığını, bu değişiklik sonrası yapılan tüm işlemler için üç yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini beyan etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
in ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı şikayeti üzerine de; İcra Mahkemesi'nce, ilamda taşınmazın mülkiyeti yönünden takip borçlusu olan davalı ....tarafından ihtilaf yaratılmadığından, infazı için kesinleşmesi gerekmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, hükmün borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, takip konusu ilamda taşınmazın davalı Hakkı tarafından ....'e haricen satıldığı ve bu nedenle....in bu yerde bulunduğunun kabul edildiği yani mülkiyet tartışılarak sonuca ulaşıldığı, kaldı ki borçlu...'...
KARAR Borçlu vekili, müvekkili aleyhine başlatılan ilamlı takipte; talep edilen 7000 TL alacağın ilamdaki hangi alacağa ilişkin olduğunun ve işlemiş faizin hangi tarihten itibaren istendiğinin belirtilmediğini, iştirak nafakası talep edilebilmesi için ilamın kesinleşmesi gerektiğinden takip tarihinden itibaren iştirak nafakası istenemeyeceğini, ayrıca alacaklıya yaptıkları ödemeler bulunduğunu ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptalini talep etmiştir....
Hukuk Dairesinin 24.02.2014 tarihli ve 2013/10919 Esas-2014/5524 Karar sayılı kararı ile bozulduğu ve bozma sonrası aynı mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde 06.04.2015 tarihli ve 2014/281 E.-2015/15534 K. sayılı kararın verildiği, anılan bozma öncesi alacaklı tarafından ... 4. İcra Müdürlüğünün 2014/12296 Esas sayılı takip dosyası ile borçlu aleyhine takip başlatıldığı, anılan bozma sonrası ise yeni alınan mahkeme kararı ile işbu şikayet konusu ... 27. İcra Müdürlüğünün 2015/15534 Esas sayılı takip dosyası ile borçlu aleyhine ikinci takibe başlanıldığı, hali ile her iki takip dayanak ilamlarının farklı olduğu fakat mahkemece, bilirkişi incelemesi ile anılan takip dosyalarındaki alacak kalemleri karşılaştırılarak incelenmediği gibi, anılan takip dosyalarının infaz olup olmadıklarının da araştırılmadığı anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Dava, İİK'nın 71. maddesi yollamasıyla 33/a maddesi uyarınca takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğraması nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. Sakarya 4. İcra Müdürlüğü 2008/7690 esas sayılı dosyanın incelenmesinde; davalı-alacaklı tarafından borçlu Selami Çakmak aleyhine 25/09/2008 tarihinde toplam 16.027,40 TL alacağın tahsili için (çeke dayalı olarak) kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, takibin kesinleşmesi sonrasında davacının icra kefili olduğu, eldeki davanın davacı borçlular tarafından takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğraması şikayeti ile açıldığı mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacı borçlu Selami Çakmak için icranın geri bırakılmasına, davacı kefil yönünden ise davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı T6 vekili istinaf dilekçesinde, davacı Fahriye için de zamanaşımı süresinin 6 ay olduğunu belirtmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı arafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından 30.01.2009 ödeme tarihli, 10.000 TL bedelli ve 31.11.2008 ödeme tarihli, 15.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin kabulü ile takibin İİK'nun 169/a-5. maddesine göre durdurulmasına karar verildiği görülmektedir. 1) Alacaklının 30.01.2009 ödeme tarihli 10.000,00 TL bedelli bono yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; İİK'nun 170/b maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2. maddesine...
Öte yandan İİK'nun 22. maddesine göre, şikayet, icra mahkemesince karar verilmedikçe icrayı durdurmayacağı gibi, şikayet hakkında verilen kararın temyizi dahi kesinleşen ihale sonrası ayrıca mahkemece tedbir kararı verilmediği sürece alıcı adına tescil işlemi yapılmasına engel teşkil etmez. Somut olayda, 29.09.2014 tarihinde yapılan ihalenin, (yasal sürede ihalenin feshi istenmediğinden) henüz Hopa İcra Mahkemesi'nce haczin kaldırılmasına yönelik 25.03.2015 tarihinde hüküm tesis edilmeden önce kesinleşmiş olduğu sabit ve tartışmasızdır. Haczedilemezlik başvurusunun incelenmesi sırasında mahkemece takibin veya satışın durdurulmasına yönelik verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı gibi kararın temyizi sonrasında da aynı mahkemenin tescil ve satış sonrası diğer işlemlerin yapılmasına engel oluşturacak bir tedbir kararı da sözkonusu değildir....
İİK'nun 71/son maddesinde borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönem için takip konusu alacağın zamanaşımına uğramadığını ileri sürmesi halinde İİK'nun 33/a maddesinin kıyasen uygulanacağını düzenlemekte olup, anılan maddenin 33/a 1. fıkrası uyarınca icranın geri bırakılması kararı verileceği öngörmektedir. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmediği başvuru tarihi itibariyle henüz takibin kesinleşmediği görülmektedir. Bu hale göre borçlunun zamanaşımı itirazı takibin kesinleşmesi öncesine ilişkin olup, mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, icranın geri bırakılmasına hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 2....
Hukuk Dairesi’nce temyiz incelemesi sonucunda 24/10/2013 tarihinde bozulduğu, bozma sonrası .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/865 esas saylı dosyası üzerinden yeniden yapılan yargılamada bozma ilamına uyulduğu ve davanın reddine karar verildiği ve verilen iş bu kararın alacaklı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda sıralanan aşamalardan anlaşıldığı üzere; takibe dayanak ilamın bozulması sonrası Mahkemesi'nce verilen karar henüz kesinleşmemiştir. Borçlu, bu aşamada yalnızca ÎİK.nun 40/l.maddesi gereğince takibin durdurulmasını isteyebilir, aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince eski hale getirme isteyemez. O halde, Mahkemece, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir....
İcra kefaleti asıl borçlu hakkındaki takibin devamı süresince verilebilir. Borçlu yönünden takibin zamanaşımına uğramış olduğu dönemde dahi icra dosyasına yapılmış icra kefaleti geçerlidir. Takibin icra kefalet tarihinden sonra zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi de bu yönden sonuca etkili değildir. Somut olayda, şikayetçi ...'ın dosya borcuna takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde 08/09/2008 tarihinde icra kefili olduğu, adı geçene 14.11.2014 tarihinde icra emrinin tebliğ edildiği, her ne kadar takip dosyası 30.10.2008 tarihinden 24.04.2014 tarihli yenileme talebine kadar işlemsiz bırakılmış ve bu tarihten itibaren icra takip işlemlerine devam edildiği asıl takip borçlusu yönünden 15/01/2015 tarihinde zamanaşımı dolayısı ile icranın geri bırakılmasına karar verilmiş ise de bu hususun icra kefaletinin geçerliliğini etkilemediği gibi icra kefili yönünden İİK'nun 39. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır....