Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, davalı tarafından düzenlenen 14.000 TL bedelli bono hakkında başlatılan icra takibinde İİK'nın 33/a maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle takibin geri bırakılmasına karar verilmesinden sonra temel ilişkiye dayalı alacak davasıdır. Mahkemece, bononun vadesi ile dava tarihi arasında 10 yıllık sürenin geçtiği gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 154/2. (818 sayılı BK. 133/2.) maddesinde alacaklının, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurması, icra takibinde bulunması ya da iflas masasına başvurması halinde zamanaşımının kesileceği düzenlenmiştir....

    Maddesine dayalı usulsüz ödeme emri tebliği şikayeti, İİK 170. Maddesine dayalı imzaya itiraz, İİK 169. Maddesi gereğince borca itiraz ve İİK 33/a, 71/2. maddeleri gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımı itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmüne, İİK'nun 33/a-1. maddesinde de; "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır....

    Dolayısıyla, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddine, takip öncesi zamanaşımı itirazının İİK 62. Uyarınca takibin şekline göre 7 gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden reddine, takip sonrası zamanaşımı itirazının ise 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı sabit olduğundan esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle şikayetin kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

    Yukarıda açıkladığım öğretideki görüşe ve yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca takibe konu ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağına yönelik şikayeti kamu düzenine ilişkin olup ilama aykırılık kapsamında süreye tabi olmadığı yukarıda belirtilen gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi görüşünde olduğumdan Çoğunluğun şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi görüşüne katılamıyorum. ......

      İmzaya itirazın kabulü ve takibin durdurulmasına dair karar, iptalden farklı olarak ''geçici koruma'' niteliğinde olup, iptal kararında hacizler hemen kalkabilecekken, kararın kesinleşmesi beklenmeksizin infaz edilebilecekken, ''durma'' kararının infazı için kesinleşmenin gerektiği, kesinleşme şartının kanuni düzenlemenin bir sonucu olduğu bu halde şikayet üzerine kararın veriliş tarihi ve İİK.' nun 170/3. Fıkra gereği, hacizlerin kaldırılması için, durma kararının kesinleşerek ''iptal'e dönüşmesi gerekmektedir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi' nin 2009 Esas no, 2009/11774 Karar no, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi' nin 2009/839 Esas no, 2009/8652 Karar no, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi' nin 2012/1747 Esas no, 2012/22466 Karar no) Bu haliyle hacizlerin kaldırılması talebinin reddine dair müdürlük işlemi sonuç itibariyle yerinde olup şikayetin reddine dair karar verilmiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine ilamsız icra takibine gidildiği, ödeme emrinin Şubat 2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği, alacaklı vekilinin 17/10/2019 tarihinde yenileme talebinde bulunduğu, takibin kesinleşmesinden sonra 2015 yılında davacının maaşına haciz konulması için haciz müzekkeresi yazıldığı, her ne kadar davacı taraf takip sonrası zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de takibin konusu itibariyle takip sonrası zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, bu nedenle davacı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, ayrıca borçlunun maaşına haciz konulması için müzekkere yazıldığı, ancak sırada başka icra takip dosyaları olduğundan şikayete konu takip dosyasındaki haciz müzekkeresinin sıraya alındığı, paranın istenebilir hale gelmemesi nedeni ile maaş üzerindeki haczinde düşmeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş...

      Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İİK’nun Onaltıncı Bab'ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; Ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmeden 10/04/2015 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, alacaklı vekilince borçlunun mernis adresine ödeme emri tebliğ edilmesi için icra müdürlüğünden 18/05/2015 tarihinde talepte bulunulduğu, dolayısıyla şikayet tarihi olan 13/05/2015 tarihinde takibin kesinleşmediği hususu sabit olduğundan, henüz takip kesinleşmeden 13/05/2015 tarihinde şikayette bulunulduğunun anlaşılması karşısında, şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takip bulunmadığından...

        Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İİK’nun Onaltıncı Bab'ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; Ödeme emrinin borçlu şirkete 20.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, Borçlu şirket yetkilisi tarafından 26.02.2014 tarihinde borca itiraz edildiği, takibin durduğu, alacaklı tarafından itirapzın iptali davası açıldığı, itirazın iptaline ilişkin kararın henuz kesinleşmediği dolayısı ile henüz takip kesinleşmeden 09/03/2016 tarihinde şikayette bulunulduğunun anlaşılması karşısında, şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma...

          Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İİK’nın ...’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmemesi, Somut uyuşmazlıkta; borçlu şirketin itirazı üzerine icra takibin durduğu ve ... 4....

            Somut olayda, yasa değişikliğinin olduğu 06.07.2004 tarihinden önceki dönemde tahakkuk eden borçlar yönünden 6183 sayılı Kanunun 102. maddesine göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak 2002/6 ila 2004/5 dönem arasını kapsayan ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptaline 2004/6. ay ve sonrası dönemler için takibin devamı kararı verilmesi gerekirken 2004/6 ve 2004/7. aylar yönünden de zamanaşımı nedeniyle iptali kararı isabetsizdir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hüküm fıkrasının 1 ve 2....

              UYAP Entegrasyonu