Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kiralayan vekili, dava dilekçesinde, davalı kiracının kiralananda 06.05.2010 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olup, 15.08.2010 tarihinde düzenlenen tahliye taahhüdü ile kiralananı 05.06.2012 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt etmesine rağmen süresinde boşaltmadığından hakkında icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe haksız olarak ve kötü niyetle itiraz ettiğini belirterek, itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili, icra dosyasına yaptıkları itirazında; aralarında taşınmaza ilişkin hukuki ihtilaf olduğunu, kira sözleşmesinin yenilendiğini, gönderilen tahliye emrinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiş, tahliye taahhütnamesindeki imza ve tarihlere açıkça karşı çıkmamıştır. Yapılan takipte kiracı borçlu tarafından, tahliye taahhütnamesindeki imzanın açıkça inkar edilmemiş olmasına göre, İ.İ.K.'nun 269/2 maddesi gereğince 15.08.2010 tanzim tarihli tahliye taahhütnamesini kabul etmiş sayılır....

    Davacı İİK.nun 269/1. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315/2. maddesinde öngörülen otuz günlük ödeme süresi beklenmeden 19.02.2016 tarihinde tahliye istemiyle dava açmıştır. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamaz. Ödeme süresi dolmadan ve temerrüt gerçekleşmeden tahliye istenemeyeceğinden, Mahkemece tahliye talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması ve tahliye İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağı nedeniyle tahliye istekli olarak başlatılmış olan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece dava tarihinden sonra borç ödenmiş olduğundan itirazın kaldırılması talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tahliye yönünden davanın kabulüne, asıl alacağın %40 ı tutarında icra inkar tazminatına ve davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi üzerine karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Yasal ödeme süresi dolmadan ve böylece borçlunun temerrüdü gerçekleşmeden, davacı icra mahkemesinden tahliye isteyemez. Ödeme emrinin 12.12.2013 tarihinde davalıya tebliğinden sonra, yasal otuz gün süre beklenmeden 26.12.2013 tarihinde açılan dava ile tahliye istenemeyeceğinden Mahkemece tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle kararın tahliye davasının kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 24.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali, tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira alacağından dolayı tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı kiracının itirazının iptaline, icra inkar tazminatına, tahliye ile ilgili olarak İİK 269/c maddesi uyarınca icra mahkemesince karar verilmesi gerektiğine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından tahliye istemine yönelik olarak temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tahliye ve kira alacağına ilişkin davada ... 1. Sulh Hukuk ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, kira sözleşmesine dayalı tahliye ve kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, mahkemenin görevinin 6570 sayılı Kanundan kaynaklanan tahliye davalarına ilişkin olduğu belirtilip, hasılat kirasından açılan davalarda görevin değere göre belirleneceğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, kira sözleşmesine dayalı tahliye ve kira alacağı davalarında görevin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde karar vermiştir....

              Mahkemece, borçlunun itirazın kaldırılmasına, kiralanandan tahliyesine ve davacı-alacaklı lehine inkar tazminatına karar verilmesi üzerine karar davalı borçlu tarafından temyiz edilmiştir. 1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalı borçlunun alacağa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalının tahliyeye yönelik temyiz itirazına gelince; Davaya dayanak yapılan İcra dosyasında mevcut (Örnek 1) takip talebinde tahliye isteminin yer almadığı görülmüştür. Örnek 13 ihtarlı ödeme emrinde tahliye ihtarının bulunması alacaklıya tahliye yönünden bir hak vermez. Davacı alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunabilmesi ve mahkemece tahliyeye karar verilebilmesi için takip talepnamesinde tahliye talebinin bulunması zorunludur. Bu nedenle Mahkemece, tahliye isteminin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

                Ayrıca davanın kabul şekline göre 03.09.2012 günlü takip talepnamesinde tahliye isteği bulunmadığından, davalıya icra müdürlüğünce davacının talebi dışında tahliye istekli ödeme emri gönderilmesi, tahliye isteği bulunmayan takibe dayalı tahliye kararı verilmesi de doğru değildir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 09.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Bu durumda İİK 269/1 maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesi gereğince ödeme süresi dolmadan önce açılan tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Davalının tahliye davasının kabulüne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile ikinci bentte yazılı nedenlerle tahliye kararının BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 15.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Mahkemece 4.450,00 TL kira alacağına vaki itirazın kaldırılması ile bu miktar üzerinden takibin devamına ve tahliyeye karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından tahliye istemine, davalı tarafından ise kira alacağının tahsiline ilişkin karara yönelik olarak temyiz edilmiştir. 1-Davacı tarafından, davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine, davalı borçlunun vaki itirazı üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunduğuna göre, mahkemece davacının tahliye talebi hususunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir....

                      UYAP Entegrasyonu