(Objektif koşul) c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Arsasına taşılan ve bu nedenle taşkın yapıdan zarar gören komşu, zamanında ve geçerli olarak itiraz etmişse, artık “iyi niyet” ve “halin icabı” koşullarının bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Bu durumda, taşkın yapı sahibi TMK'nun 725/2. maddesindeki talep hakkından yani temliken tescil talebinden (tapu iptal ve tescil) yoksundur. Bu halde arsasına taşılan komşu, taşkın yapının kaldırılmasını her zaman sağlayabilir. Ancak itirazın yapılmaması, taşkın yapıya rıza göstermek anlamına gelmez. Nitekim susma bir hukuki işlem de değildir. Sınır taşkınlığının bilinmemesi nedeniyle itirazda bulunmamak, hiçbir zaman komşu arsa sahibi aleyhine sonuç doğurmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.05.2008 gününde verilen dilekçe ile tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine davalılar tarafından da irtifak hakkı tesisi talep edilmiş yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi-kal isteminin reddine, irtifak hakkı tesisine dair verilen 03.12.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kal istemiyle açılmıştır. Davalılar, savunma yoluyla iyiniyetli yapı sahibi olduklarını, taşkın yapı sebebiyle uygun görülecek bedel karşılığında taşan kısım için irtifak hakkı kurulmasını talep etmişlerdir....
Türk Medeni Kanununun 725. maddesi “… taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir” hükmünü içermektedir. Davaya konu yapıların niteliği, yapıldıkları tarihte taşınmazların kadastrosunun yapılmış ve sınırları belirlenmiş bulunmasına göre davacılar iyiniyetli sayılamayacaklarından mahkemenin tescil isteminin reddine dair verdiği kararda yasaya aykırılık yoktur. Davacıların istemi yukarıda anılan madde uyarınca tescil ya da irtifak hakkı kurulmasına ilişkin olduğundan, irtifak hakkı kurulmasına yönelik istemlerinin, tescile yönelik istemlerinde olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 725. maddesindeki şartlar oluşmadığından reddi gerekir....
Taşınmazın niteliğine göre Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince taşınmazın tamamının bir bütün olarak değeri tespit edildikten sonra aynı maddenin son fıkrası uyarınca irtifak kurulması nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer düşüklüğünün oran ve tutarının gerekçeleri ile belirtilmesi gerekir. İrtifak kurulması nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer düşüklüğü, taşınmazın cinsi, niteliği, kullanım şekli, üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. etkilenip etkilenmediği, irtifak hakkının niteliği, (boru hattı, enerji nakil hattı vs.) taşınmazda kapladığı alan ve yeri, mesafesi ve istikameti dikkate alınarak belirlenir. Taşınmazdan geçen enerji nakil hattının geçtiği yer, binaya mesafesi, binanın enerji nakil hattından etkilenip etkilenmeyeceği ve ne şekilde etkilendiği bilirkişi kurulundan alınacak denetime elverişli rapor ile tespit edilmelidir....
Somut olayda dava konusu edilen arsa niteliğindeki 4080 m2 yüzölçümlü taşınmazın 17.21 m2lik kısmında davacı idare lehine (ağaç dikmemek, bina vs. sabit tesis yapmamak şartı ile) daimi irtifak hakkı kurulmuş bulunduğuna ve irtifaklı alanda ağaç dikilmesi bina vs. sabit tesis yapılması yasaklandığına göre bu taşınmaz malda irtifak hakkı kurulması nedeniyle oluşacak değer düşüklüğü oranının irtifakın geçtiği alanın %50'sinden fazla ancak mülkiyet değerini de geçmemesi gerektiği düşünülmeden taşınmazda irtifaklı alanın mülkiyet değerinden daha fazla değer düşüklüğünü içeren bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması, 3) Davada tespit edilecek bedeli karşılığında dava konusu taşınmazın üzerinde kurulmuş bulunan daimi irtifak hakkının (ağaç dikmemek, bina vs. sabit tesis yapmamak şartı ile) davacı idare lehine tescil edilmesi istenilmiş bulunduğuna göre, kamulaştırma yoluyla dava konusu taşınmazda kurulan daimi irtifak hakkının istem gibi davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi...
Somut olayda dava konusu edilen arsa niteliğindeki 4250 m2 yüzölçümlü taşınmazın 755,24 m2'lik kısmında davacı idare lehine (ağaç dikmemek, bina vs. sabit tesis yapmamak şartı ile) daimi irtifak hakkı kurulmuş bulunduğuna ve irtifaklı alanda ağaç dikilmesi bina vs. sabit tesis yapılması yasaklandığına göre bu taşınmaz malda irtifak hakkı kurulması nedeniyle oluşacak değer düşüklüğü oranının irtifakın geçtiği alanın %50'sinden fazla ancak mülkiyet değerini de geçmemesi gerektiği düşünülmeden taşınmazda irtifaklı alanın mülkiyet değerinden daha fazla değer düşüklüğünü içeren bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması, 2) Davada tespit edilecek bedeli karşılığında dava konusu taşınmazın üzerinde kurulmuş bulunan daimi irtifak hakkının (ağaç dikmemek, bina vs. sabit tesis yapmamak şartı ile) davacı idare lehine tescil edilmesi istenilmiş bulunduğuna göre, kamulaştırma yoluyla dava konusu taşınmazda kurulan daimi irtifak hakkının istem gibi davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi...
üzerinde, taşkın sağlandığı sahanlık alanı ile evin kullanımı için zorunlu arazi parçasının ödenecek makul bir bedel karşılığı davacı müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, tescil talep edilen taşınmaz parçasını kapsayacak şekilde ve yine karşılığı ödenmek üzere davalıların tapusu üzerine, müvekkili lehine irtifak hakkı kurulmasına ve irtifak hakkının tapuya tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
maddesinde de mecralara yer verilmiştir. 727.madde; “su, gaz, elektrik ve benzerlerinin mecraları, işletmenin bulunduğu taşınmazın dışında olsalar bile aksine bir düzenleme olmadıkça işletmenin eklentisi ve işletme malikinin malı sayılır. Komşuluk hukukunun gerektiği haller dışında bir taşınmazın böyle bir mecra ile aynı hak olarak yüklenmesi, ancak bir irtifak hakkı kurulması suretiyle olabilir. İrtifak hakkı, mecra dışardan görülmüyorsa tapu kütüğüne tesciliyle dışarından görülüyorsa noterce düzenlenecek sözleşmeye dayanılarak mecranın yapılmasıyla doğar” şeklindedir. Medeni Kanunun 779.maddesinde; taşınmaz lehine irtifak hakkı bir taşınmaz üzerinde diğer taşınmaz lehine konulmuş bir yük olarak tanımlanmış 780.maddesinde ise; “irtifak hakkının kurulması için tapu kütüğüne tescil şarttır. İrtifak hakkının kazanılmasında ve tescilinde aksi öngörülmüş olmadıkça taşınmaz mülkiyetine uygun hükümler uygulanır....
. 147 ada 2 ( eski parsel no 899 ) parselin Fen Bilirkişileri Harun Gürel ve Murat Köksal’ın 05/02/2015 tarihli raporuna ekli krokide E1- E2- E3- E4 harfi ile gösterilen kısımlarında davalılar adına irtifak hakkı tesisine, irtifak hakkının davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline, 4- Davalılarca yatırılan 29.447,40 TL irtifak hakkı bedelinin karar kesinleştiğinde davacılara verilmesine, 5- Fen Bilirkişisileri Harun Gürel ve Murat Köksal’ın 05/02/2015 tarihli raporu ve ekli krokinin iş bu kararın eki sayılmasına," karar verilmiştir....
Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle TMK'nin 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen “üst toprağa bağlıdır” kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur. TMK’nin 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır....