WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Ancak Türk Medeni Kanunu'nun 725.maddesindeki taşkın inşaat nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında Türk Medeni Kanunu'nun 724.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davasından farklı bir hususa temas etmek gerekir. Türk Medeni Kanunu'nun 725.maddesine göre; komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka bir ayni hak sahibi olup da zarar gören kimselerin taşınmaza el atıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir....

Bununla ilgili Başkanlık Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 19.3.1991 tarih ve 1508 sayılı genelgesinde, irtifak hakkı tesisi taleplerinin sadece taşınmazların tapu kütüğü sahifesinin irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri sütununda irtifak hakkı şeklinde üst hakkı olarak tescil edilmek suretiyle yerine getirilebileceği açıklanmıştır. Medeni Kanunun 727. maddesinde "intifa hakkı sahibi, zilyetlik, kullanmak ve istifade haklarına sahip olup, intifa edilen malın idaresi de kendisine aittir" hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere, irtifak hakkının tapu siciline kaydedilmesi ile taşınmazın üzerinde Medeni Kanunun gerek 703. maddesi ve gerekse de 727. maddesinde belirtildiği gibi mülkiyete has olan hakların kullanımı sözkonusudur. Yasa hükümlerinin ve taahhüt senedinin birlikte incelenmesinden, Hazine adına kayıtlı gayrimenkul üzerinde müstakil nitelikte olmayan üst hakkı şekilinde bir irtifak hakkı tesis edildiği anlaşılmıştır....

    nın bina yapması için 19.12.1975 tarihinde noterde muvafakatname verdiğini ve buna istinaden bina yapıldığını, ancak taşınmazın .... tarafından davalılara satıldığını öğrendiklerini, binayı murislerinin iyiniyetli olarak yaptığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, olmazsa taşınmaz üzerinde bulunan binanın kendilerine ait olduğuna dair tapu kaydına şerh verilmesini istemişlerdir. Davalılar,taşınmazı tapu kaydına güvenerek 3. kişiden satın aldıklarını, taşınmazı almakla mütemmim cüzlerine de sahip olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlar, birleşen dosyada ise; dava konusu yere, davacıların haksız olarak elattıklarını ileri sürerek, elatmaların önlenmesi ile taşınmaz üzerindeki binanın yıkımına karar verilmesini istemişlerdir....

      Sayılı kararı ile taşkın yapıyı, taşkın yapı yönünden düzenlenen yasal mevzuatı ve söz konusu taşkın yapı neticesinde doğan hak ve sorumlulukları ayrıntılı bir biçimde açıklamış; söz konusu taşkın yapı neticesinde kat maliki olarak yer alan davalılara başvurulabilmesi hususunda, davalıların iyiniyetli olup olmadıklarının tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu kapsamda dosya içerisinde yapılan tespitler neticesinde davalıların söz konusu taşkın yapıyı yapanlar olmadıkları, satış sureti ile devralarak kat maliki oldukları ve uzun yıllardır söz konusu taşınmazı kullandıkları görülmüştür....

      Anayapıda kat irtifakı kurulmuş olmasına karşın, yapıların mimari projeye uygun olarak tamamlanmadığı, mevcut yapının da sözü edilen projeye aykırı olduğu, kat irtifak hakkı sahiplerinin yapıyı plan ve projesine uygun duruma getirilmeleri konusunda uzlaşamadıkları, dolayısıyla mahkemece irtifak hakkı sahiplerine belli bir süre verilmesinin de sonucu değiştirmeyeceği anlaşıldığından kat irtifakının sona ermesine ve tapu kütüğündeki kaydının silinmesine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Davacının davası, davaya konu taşınmazda davacı kurum lehine irtifak kamulaştırma bedelinin tespiti ile kurum lehine irtifak tesisi ve tescili talebinden ibarettir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11/son maddesi uyarınca irtifak hakkı karşılıkları bu hak nedeniyle taşınmazın tamamında meydana gelecek değer kaybıdır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın irtifak hakkı kurulmasından önceki tüm değerinin tespit edilmesi (bina-zemin) ve bundan sonra enerji nakil hattı nedeniyle taşınmazın tamamında meydana gelecek değer düşüklüğü oranının belirlenmesi ve bu oranla taşınmazın tüm değerinin çarpılması sonucu irtifak hakkı karşılığının hesaplanması gerekir....

        Bu itibarla, üst hakkı tesisi ile kiralama işleminin kuruluşundan sona ermesine kadar tesisi, taraflara konusu üzerinde tanıdığı haklar ve yüklediği borçlar, sona erme biçim ve şartları, üçüncü kişilerle olan ilişki yönünden doğurduğu sonuçları, akde uygulanacak hükümleri, niteliği ile birbirinden tamamen farklı olması nedeniyle üst hakkı tesisinin bir kiralama olarak da değerlendirilmesi hukuken mümkün değildir. Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun sistematiği içersinde üst hakkı; sınırlı ayni haklar kısmında, irtifak hakları ve taşınmaz yükü bölümünün intifa hakkı ve diğer irtifak hakları ayrımı altında, mülkiyet hakkı ise bir başka kısım altında ayrıca düzenlenmiştir. Kira ve satış akti ise esas olarak 818 sayılı Borçlar Kanununda düzenlenmiştir....

          Medeni Kanununun 725. maddesi gereğince taşkın inşaat nedeniyle savunma yoluyla temliken tecsil istenebilirse de aynı yasanın 724. maddesine dayanan haksız yapılanma nedeniyle temliken tescil davası açılıp, usulüne uygun harçlandırılmadıkça, savunma yoluyla iptal ve tescil kararı verilmesine de yasal olanak yoktur. Ancak, davalılar harici takas nedeniyle yapılanmada iyi niyetli olduklarını savunduklarına göre, mahkemece gerçekten bir trampa olup olmadığı ve davacı tarafın davalılara ait taşınmazı tasarruf edip etmediklerinin açıklığa kavuşturulması, davalı tarafa ödenmesi muhtemel bedelin saptanması yönünden önemlidir....

            Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa, durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir. TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; Öncelikli koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır. TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur....

            Hukuk Dairesinin 13.01.2014 tarihli ve 2013/16105 E., 2014/24 K. sayılı kararı ile; “…Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu 126 ada 2 parselin davacılara, komşu 3 nolu parselin ise davalılardan Dinç ve Behiç'e ait olduğu, davacıların 126 ada 2 parseline davalıların taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, gerek 2 nolu parselin gerekse 3 nolu parselin tapu kaydında 3 nolu parsel üzerindeki binanın 2 nolu parsele 9.06 m2 tecavüzlü olduğuna dair şerh bulunduğu, üzerlerinde birbirine bitişik birer ev bulunan dava konusu taşınmazların kadastro işlemleri sonucu tarafların mirasbırakanları adına tescil edildiği, bilahare davalıların eski binayı yıkarak yerine yeni bina yaptıkları, bina yapmadan önce 26.04.2001 tarihinde aplikasyon işlemi yaptırdıkları ve bu işlem sırasında taşınmazın sınırlarının açıkça gösterildiği, bina yapıldıktan sonra davalılarca yapılan cins değişikliği işlemleri sırasında ve daha sonra davacılar tarafından...

              UYAP Entegrasyonu