Davacının, anılan dosyada yapılan kapsam belirlemesinin doğru ve tarafları bağlayıcı olduğu yolundaki iddiası yasaya uygun bulunmamaktadır. 5- Taşınmaz üzerindeki davalı zilyetliğinin niteliği: Davacı, çekişmeli taşınmaz üzerindeki davalı taraf zilyetliğinin kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu, malik sıfatıyla kullanmanın söz konusu olmadığını iddia etmişse de bu yönde inandırıcı delil ibraz edemediği gibi, davalının arazi üzerindeki zilyetliğinin kendisine teb’an ve kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu isbat da edememiştir. 6- Taşınmaz üzerindeki uzun süreli davalı taraf zilyetliğinin kaydın hukuki kıymetini kaybı için yeterli olup olmadığı: Arazi başında dinlenen zilyet tanıkları taşınmazın atalarından intikalen davalıya ait olup kendini bildiğinden beri davalı tarafça aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla kullanıldığını, davalının davacıya icar verdiğini duymadığını bildirmiştir....
Çekişmeli taşınmaz, kadastro tespiti sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme şartlarının davalı yararına gerçekleştiği gerekçe gösterilerek davalı adına tespit edilmiştir....
Davacıların anılan dosyada yapılan kapsam belirlemesinin doğru ve tarafları bağlayıcı olduğu yolundaki iddiası yasaya uygun bulunmamaktadır. 5- Taşınmaz üzerindeki davalının zilyetliğinin niteliği: Davacılar taşınmaz üzerindeki davalı taraf zilyetliğinin kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu, malik sıfatıyla kullanmanın söz konusu olmadığını iddia etmişlerse de bu yönde inandırıcı delil ibraz edemedikleri gibi, davalının arazi üzerindeki zilyetliğinin kendilerine teb’an ve kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu isbat da edememişlerdir. 6- Taşınmaz üzerindeki uzun süreli davalı taraf zilyetliğinin kaydın hukuki kıymetini kaybı için yeterli olup olmadığı: Arazi başında dinlenen zilyet tanıkları taşınmazın atalarından intikalen davalıya ait olup kendini bildiğinden beri davalı tarafça aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla kullanıldığını, davalının davacıya icar verdiğini duymadığını bildirmiştir....
Çekişmeli taşınmaz, kadastro tespiti sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme şartlarının davalı yararına gerçekleştiği gerekçe gösterilerek davalı adına tespit edilmiştir....
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “vekil Avukat ... ...’un tapulu parsellere ilişkin temliklerin vekâlet görevini kötüye kullanılması suretiyle yapıldığı, bu nedenle satış işlemlerinin iptal edildiği, eldeki dava dosyasında ise; ... adına kayıtlı 1033 sayılı parselin zilyetliğinin harici satış suretiyle devrini içeren 29.12.2006 tarihli zilyetliğin devri sözleşmesinin iptali ve taşınmaz zilyetliğinin ve kullanımının halen davacı ...'da olduğunun tespiti istemiyle açılmış olduğuna, davacı ...'nın Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bulunan taşınmazlarının gerçek ve tüzel üçüncü kişilere satışı, tapuda devri, bedellerinin tahsili ile vergi, imar, belediye, kamulaştırma vs. işlemlerinin yapılması ve takibi hususunda Avukat ... ... ...'a ... Noterliğinin 20.11.2006 tarih ve 23089 yevmiye sayılı vekâletnamesi ile verdiği yetkinin, 2/B uygulaması nedeniyle ... adına kayıtlı bulunan 1033 parsel numaralı taşınmazın zilyetliğinin devrini açıkça içermediğinin kabulü gerekir....
Dava konusu taşınmaz Hazine adına tarla niteliğiyle tapuda kayıtlıdır. Hazinenin özel mülkiyetine konu olan taşınmaz yönünden açılan davada Balkaya Köyü Tüzel Kişiliğinin pasif husumet sıfatı bulunmadığının gözetilmemiş olması hatalıdır. Davalı Hazine yönünden açılan davada ise; mahkemece davacının taşınmazda 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı ve taşınmazın komşu mera parselinin devamı niteliğinde olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmişse de, mahkemenin gerekçesi dosya kapsamıyla örtüşmemektedir....
nın dayandığı tapu kaydının hududlarının zeminde dinlenen kişiler tarafından gösterilemediği ve bu nedenle kapsam tayin edilemediği, taşınmaz üzerinde de davacılar ile müdahillerin zilyetliğinin bulunmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermek için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki; davacı ..., çekişmeli taşınmazın Ocak 1984 tarih ve 288 sıra numaralı tapu kaydının, davacılar ... ve ... ise çekişmeli taşınmazın Ağustos 1295 tarih ve 452 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığını ileri sürerek ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen kişiler, taşınmaz üzerinde davacılar ile müdahilin zilyetliğinin bulunmadığını ifade etmiş olup, bu duruma göre mahkemenin, taşınmaz üzerinde tespit tarihinden öncesine ilişkin olmak üzere, herhangi bir şahsın zilyetliğinin bulunmadığına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; tapu kayıt uygulaması yönünden, davacı ...'...
37/38 sayılı inceleme raporunda taşınmazın boş olduğu, kullanıcısının olmadığının belirlendiğinin bildirildiğini, 6292 sayılı yasadan faydalanmak isteyen davacının zilyetliğinin tespiti istediği taşınmazın tarımsal amaçla kullanılmaması ve kullanıcısının olmaması nedeniyle usul ve yasaya aykırı davanın reddini talep etmiştir....
Mahkemece, davalının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin terk edildiği, tespit gününe kadar davacı yararına zilyetlik ile edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek sureti ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Askı ilan süresi içinde açılan kadastro davalarında davacı davasını kanıtlamak zorundadır. Davacının öncesinde davalının zilyetliğinde bulunan taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin evinin kapısından çıkarak ana yola geçmek için kullanmak şeklinde olduğu, taşınmazda ekonomik amaca uygun bir kullanımın bulunmadığı anlaşıldığına göre davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde Medeni Kanun'un yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce 10 yılı aşkın süre aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdüğü, davalının malik sıfatıyla zilyetliğinin Medeni Kanun'un yürürlüğünden sonra ve kadastro tespitine kadar kesintisiz olarak devam ettiği, bu suretle Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri gereğince tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiği kabul edilmek suretiyle davanın reddine ve taşınmazın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiştir....