Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ Dava; dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile aile konutu şerhi konulması ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine 27/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

    Evlilik ölüm ile sona erdiğinden daha tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. Dosya kapsamı ve tanıkların beyanlarına göre, dava konusu taşınmazın miras bırakan eşin ölümü tarihinde davacı kadın ile birlikte aile konutu olarak kullanıldığı sabit olduğuna göre mahkemece dava konusu taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihinde aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır. HMK 353/1- b-2 maddesine göre ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir....

    Evlilik ölüm ile sona erdiğinden daha tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmadığından taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu açıktır. Dosya kapsamı ve tanıkların beyanlarına göre, dava konusu taşınmazın miras bırakan eşin ölümü tarihinde davacı kadın ile birlikte aile konutu olarak kullanıldığı sabit olduğuna göre mahkemece dava konusu taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihinde aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır. HMK 353/1- b-2 maddesine göre ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/10/2019 NUMARASI : 2018/794 ESAS - 2019/733 KARAR DAVA KONUSU : |Aile Konutu KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı istinaf başvurusu üzerine dosya duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin ele alındı, incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; "...müvekkilinin eşinin vefat ettiğini, davaya konu taşınmazın müvekkili ve eşi tarafından aile konutu olarak kullanıldığını, diğer davalılarında mirasçı olduklarını, aile konutunun satılması ve müvekkilinin tahliyesi sağlanarak mağduriyetinin sözkonusu olduğunu, taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine ve şerh konulmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiştir....

    Aile Mahkemesi ve Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, aile konutu niteliğinde olan taşınmazın tapu kaydının iptali ve davalı eş adına tescili istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince; taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasının feragat nedeniyle reddedildiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptali isteminin asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise; dosya kapsamından dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun anlaşıldığı, boşanma davasının feragat nedeniyle reddedilmesi sonucu taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği ve uyuşmazlığın çözümünde aile mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

      Bozma ilamı doğrultusunda dava dosyası dairemizce yeniden ele alınmış, incelenmiş ve ipoteğin fekki ile taşınmazın aile konutu olduğu yönünden yeniden hüküm oluşturulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile aile konutu olduğu ileri sürülen taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipoteğin kaldırılması davasıdır. Davacı davaya konu taşınmazın murisi eşi Mustafa Kınış ile aile konutu olduğunu, eşinin sağlığında kendisinin bilgisi ve rızası dışında davalı şirket lehine davalı bankaya tapuda ipotek verildiğini, kendisinin bu işlemi çok sonra öğrendiğini, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile taşınmazın aile konutu olmasından dolayı ipotek işlemenin kaldırılmasını talep etmektedir....

      Bu düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmış, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü "aile birliğinin" korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa dahi aile konutuna ilişkin olarak; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Malik olmayan eşin izni için şekil şartı bulunmamakla birlikte, iznin açık olması gerekmektedir. Açık rızanın varlığını ispat yükü ise aile konutu ile ilgili tasarrufta bulunana aittir. Öte yandan; TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir....

      Aile Mahkemesinin 2019/88 Esas sayılı dosyasında bu taleple dava açtığını, bu dava bekletici mesele yapıldığı, ancak anılan davanın, 8.02.2020 tarih, 2020/184 Karar sayılı karar ile işlemden kaldırma tarihinden itibaren 3 ay içinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, aile konutu tespiti yapılamadığı, davacının davaya konu dairenin "aile konutu" olduğunu iddia ettiği ve taşınmazın miras hakkına mahsuben adına tescilini, olmazsa oturma hakkı tanınmasını istediği, Yetiş Mehmet dışındaki davalıların, anılan yerin aile konutu olmadığını savunduğu, bu durumda, dava konusu taşınmazın "aile konutu" olup olmadığı yönünde taraflar arasında çekişme mevcut olduğu, bu haliyle davanın öncelikle taşınmazın "aile konutu olduğunun tespiti " (TMK.nun 194. md.) daha sonra ise bu taşınmazın sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesine (TMK.nun 652. md.) ilişkin olduğu, TMK.nun 652. maddesine dayanan özgüleme isteği, paylaşma sonucunu hasıl edeceğinden sulh hukuk mahkemesinin görevine...

      Davalı banka vekili, cevap dilekçesinde özetle; harcın eksik yatırıldığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ipoteğin tesis edildiği tarihte taşınmazın aile konutu niteliğinde olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ipoteğin tesis edildiği tarihte taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, ipotek işleminin yasal unsurlarında eksiklik bulunmadığını, tapu siciline güvenerek iyi niyetle hak iktisap eden kişinin kazanımının korunacağını, davalı bankanın iyi niyetli olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; "......

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Olduğunun Tespiti-Tapu İptali ve Tescil Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı kadın dava dilekçesinde; aile konutu olan gecekonduyu davalı eşinin diğer davalılara gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile devrettiğini, taraflar arasında gerçekleşen satış vaadi sözleşmesinin olası bir boşanmanın sonuçlarından kurtulmak için mal kaçırmak maksadıyla yapıldığını, gerçek bir devir iradesi olmadığını, bedel ödenmediğini, yapılan işlemin TBK uyarınca muvazaalı olduğunu, TMK m. 194 uyarınca da rızası olmadan yapılan devir işleminin geçersiz olduğunu bu sebeplerle taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece diğer eşin rızası olmaksızın aile konutunun devredilemeyeceğine...

        UYAP Entegrasyonu