Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

un alacaklı kooperatife karşı, itiraza konu Meriç İcra Müdürlüğünün 2008/206 esas sayılı dosyası ile takibe konu alacakla ilgili borcunun bulunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasının açıldığı 16.06.2008 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür. İİK'nun 72/5 fıkrası hükmüne göre menfi tespit ilamının kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Bu nedenle icra takibinin iptali için menfi tespit davasının kabul kararının kesinleşmesi gereklidir. Kesinleşmeyen menfi tespit ilamına dayalı olarak borçlu E… …. T… …. yönünden takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davalının teslim ettiği makinedeki ayıpların kullanıcı hatası olmadığı ve davacının yararlanmasını tamamen engeller nitelikte olduğu, davacının ayıp ve eksik ifa nedeniyle sözleşmeyi fesihte haklı bulunduğu gerekçesiyle davacının davalıya ödediği 171.800,00 TL.nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle istirdatına, davacının sözleşmeye güvenerek kiraladığı işyerine ödediği ....500,00 TL. kira bedeli ile ....048,71 TL. elektrik sarfiyatı gideri olmak üzere toplam ....548,71 TL. menfi zararın avans faiziyle tahsiline, davacı tarafından atiye bırakılan müspet zarar istemi yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. ......

      Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice Dava, ticari ilişkiye bağlı olarak başlatılan takip konusu borçtan sorumlu olunmadığı iddiasına dayalı açılan menfi tespit davasıdır....

        Tespit davaları ise, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır.HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Menfi tespit davası sonunda verilen hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalının kendisi aleyhine bonoya dayalı takip yaptığını, bonoda yapılan tahrifat nedeniyle kambiyo senedi olma vasfını kaybettiğini ve ayrıca zamanaşımınada uğradığını, senet borcunu para ve otomobil vererek ödediğini ileri sürerek bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı, senette malen kaydı bulunduğunu ve senedin mal alışveriyine dayandığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalının aleyhine 3 adet çeke dayalı olarak icra takibi yaptığını, bu çeklerin zamanaşımına uğramış olduğunu ve borç karşılığı düzenlenmediğini iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında icra takibine itiraz üzerine alacak davası açtıklarını beyan ederek davanın reddini istemiştir....

              SAVUNMA: Davalı vekili, müvekkilinin şirket kuruluşunda üzerine düşen tüm işlemleri ve taahhüdü yerine getirdiğini, şirketin --------- kayıtlı olan belgelerinden açıkça şirket sermayesinin peşinen ve nakden ortaklar tarafından karşılandığının belli olduğunu; taraflar arasındaki sözleşmelerden de müvekkilinin esasen gerçek bir hisse devrinde bulunmadığı, bu hisse devrinin göstermelik olduğu; ------- tarihli sözleşme taraflarının gerçek iradelerini yansıttığını, hisse devrinin sade kağıt üzerinde olduğu ve hukuki sonuç doğurmayacağının iş bu sözleşmeyle kararlaştırıldığını; taraflar arasında çok sayıda e-posta yoluyla mesajların bulunduğunu; icra takibine konan alacağın haklı olduğunu zira müvekkilinin %25 hissesine sözleşme gereğince düşen bedelin icra takibine konan bedel olduğunu, davanın haksız olduğunu savunmuş; davanın reddini talep etmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 72 madde gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır....

                Mahkemece davacılar vekilinin dava dilekçesinde, öncelikle ödemeler nedeni ile takip dosyasına borçlarının bulunmadığını iddia etmesine rağmen, 1.356 TL asıl alacak ve 1.485,77 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 2.841,77 TL borçları bulunduğu anlaşıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ,hükmün davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2016/6312 E., 2017/3062 K. Sayılı ve 17/04/2017 tarihli bozma ilamında ‘‘ Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece olumsuz tespit kararı verilmesi gerekirken menfi tespit davasının niteliğine uygun düşmeyecek şekilde olumlu tespit kararı verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

                  Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/876 E sayılı dosyasıyla görülen alacak ve menfi tespit davalarında davacının dava dosyasına sunduğu birçok beyan dilekçesinde belirttiği beyanlarıyla bu davalardaki iddia ve beyanlarının davacı tarafın açıkça kabul ve ikrar edildiğini, bu kabuller ve ikrarlar kesin delil niteliğinde olup, bunların dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının dava dilekçesinde söz konusu menfi tespit davasının reddedildiği dikkate alınarak itirazın iptali kararı verilmesi talebinin hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, öncelikle menfi tespit davasına nazaran açılan itirazın iptali davası daha geniş kapsamlı bir dava olup, hiçbir şekilde menfi tespit davası sonucunda verilen kararın huzurdaki davada esas alınmasının söz konusu olamayacağını, menfî tespit davasının kesinleşmediğini, ayrıca bu davada verilen bütün bilirkişi raporlarında davacının edimini yerine getirmediği tespitlerinin yer aldığını, söz konusu dosyanın Yargıtay'dan dönüşü...

                    Davacı, kefil sıfatıyla imzaladığı senetten dolayı imzanın kendisine ait olmadığını belirterek, menfi tespit isteminde bulunmuştur. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda senetteki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilerek, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı aleyhine başlatılan kambiyo senedine dayalı icra takibinde davacının, 14.10.2011 tarihinde icra müdürü huzurunda senetten kaynaklı borcu kabul ettiğini ve ödeyeceğini bildirmiş olduğu ve bunu da imzasıyla tasdik ettiği anlaşılmıştır. Daha sonra aynı tarihte bir bankaya başvurarak kredi sözleşmesi imzalamış, kredi çekerek icra borcunu da kısmen ödemiştir. Davacı, okuma-yazma bilmediğini iddia etmiş ise de, bankaya kredi başvurusu sırasında da imza atmıştır. Somut olayda, TBK 16. maddesinde gösterildiği şekilde imza yerine geçecek onaylanmış parmak izi, elle yapılmış işaret ya da mühür kullanılmasına ihtiyaç duyulan bir hal bulunmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu