Bununla beraber 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 40 ıncı maddesinde avukata karşı açılan “tazminat davaları” yönünden özel bir zamanaşımı süresi de öngörülmüştür. 16. Anılan maddede, “İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle düşer” hükmü bulunmaktadır. 17. Avukatlık Kanunu’ndaki özel düzenleme bu şekilde olmakla birlikte sözleşmeye aykırılık hâlinin aynı zamanda suç teşkil etmesi durumunda uygulanacak zamanaşımı süresi uyuşmazlık noktasını oluşturmaktadır. 18. Borçlar Kanunu’nun 98 inci maddesinde düzenlenen; “Haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur” hükmüne göre haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır. 19....
söz edilecek olsaydı dahi Yüksek Yargıtay kararlarına göre, malvarlığına yönelik, eksik ve ayıplı işler nedeniyle manevi tazminat talep edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir....
ne ilişkin maddi tazminat isteminin sözleşmeye aykırılığa dayalı olduğu, davacı ...'a ilişkin istemlerin ise patent hakkına tecavüze ve 551 sayılı KHK'nın 142. maddesine dayalı olduğu, patent hakkına tecavüz nedeniyle bu davacı yönünden 100.000 TL manevi, anılan maddeye dayalı olarak da 1.000 TL maddi tazminat talep ettiklerini bildirmiştir. Davalı vekili, davanın BK'nın 60/1. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış olduğunu, müvekkilinin patentten doğan haklara bir tecavüzünün olmadığı gibi sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğine ilişkin davacı iddiasının da yerinde olmadığını savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiş olup; açılan karşı davada ise müvekkilinin kendi yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak karşı davalıların kendi yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte karşı davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir....
SDR'den 510 SDR (Özel Çekme Hakkı) olduğu, öte yandan tatil için seyahat eden davacının bagajının kaybı dolayısıyla üzüntü de duyduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 510 SDR'nin karar tarihindeki SDR kuru karşılığı 1.489,91 TL maddi tazminat ile, 500 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aşan istemlerin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. ...- Ancak, sözleşmeye aykırılık nedeni ile manevi tazminat istenebilmesi için davalının eylemi sonucunda davacının kişilik haklarının ihlal edilmesi gerekmektedir....
İşverenin feshi sözleşmeye aykırılık nedeniyle haklı nedene dayanmakta olduğundan davacının taleplerinin reddi gerektiği açıktır. Bu husus gözetilmeden kıdem tazminatı ve sözleşmeden doğan tazminat taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda; davacı tarafından manevi tazminat isteminde bulunulmuş, mahkemece yazılı gerekçeyle talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak; hükmedilecek manevi tazminatın miktar ve şeklinin haksız fiilde bulunan davalının gerçekleşen eylemleri, bu eylemler nedeniyle davacının kişilik haklarına verilen zararın miktar ve boyutu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek hakkaniyet ölçüsünde belirlenmesi gereklidir. Mahkemece davacı yararına makul miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davacının zenginleşmesine sebep olacak biçimde manevi tazminata hükmolunması doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir....
İşbu davada marka hukukundan Ya da 5846 sayılı yasadan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından, tamamen sözleşmeye aykırılık kapsamında tazminat taleplerine ilişkin olarak açıldığından fikrî sınai haklar hukuk mahkemesinin görevli olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik yönünde karar vermiştir. 5846 Sayılı FSEK'nun 76. maddesinde, bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden kaynaklı uyuşmazlıklara ihtisas mahkemesi niteliğindeki fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerince bakılacağı belirtilmiştir. Dava, davacıya ait eserlerin sergilenmesi ve satışına ilişkin sözleşmeye aykırı davranılması iddiasına dayalı eserlerin yapım maliyeti, satış bedeli, gümrük vergisi ve eserlerin davalı tarafından izinsiz olarak kullanılması nedeniyle meydana gelen yargılama giderlerinden doğan maddi ve davacının fikri haklarına tecavüz edilmesi, ödemeleri zamanında yapılmaması, eserlerin hasarlı ve geç gönderilmesi iddialarına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir....
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup mahkemece, davacı tarafça dayanılan sözleşmelerde, davalıların taraf olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça işbu davanın davalıları ile birlikte davalıların ortağı ve yöneticisi oldukları limited şirkete karşı açılan davada, taraflar arasındaki sözleşmelere konu makinelerin davalılarca sözleşmeye aykırı olarak üretildiği, bu durumun sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet teşkil edildiği ileri sürülmüş, mahkemece ise davalı gerçek kişiler yönünden dava tefrik edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Oysa, TMK'nın 50. maddesinde, tüzel kişilerin organlarının, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu oldukları düzenlendiği gibi zaman itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK'nın 556. maddesinin yollamasıyla.......
AŞ’nin temyiz istemlerinin incelenmesinde; Yerel Mahkemeyle Özel Daire arasındaki anlaşmazlığın ve bu bağlamda Hukuk Genel Kurulunca yapılan inceleme kapsamının yalnızca somut olayda iş kazası nedeniyle gerçekleşen ölüm nedeniyle müteveffa yakınları lehine takdir olunan manevi tazminat miktarının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanması karşısında öncelikle manevi tazminat isteminin mahiyeti ve bu istemin varlığı hâlinde mahkemelerce hangi ilke ve esaslar gözetilerek karar verilmesi gerektiği hususunda durulması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacılar, düğün merasimleri için davalı İsmet Süder’e ait düğün salonunu bu davalı ile yaptığı sözleşme ile kiraladığını, sözleşmeye göre dışarıdan fotoğraf ve video çekiminin yapılamayacağı, salonu kiralayan davalının anlaşmalı olduğu diğer davalı ... tarafından bu hizmetin verileceğinin kararlaştırılmasına rağmen düğüne ait video kasetlerinin hatalı çekilmesi nedeniyle görüntülerin bulunmadığını ileri sürerek 10.000.TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....