Davacı, sözleşmenin fesh edilmesinde kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlayamadığı gibi, sözleşmenin kendi kusurlu davranışları sonucu iptal edildiği anlaşıldığından olumsuz zararını da isteyemez. Hal böyle olunca kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olan davacının taşınmaza yaptığı giderleri istemesi mümkün değildir. (7.4.2004 gün 2004/13-208 esas 211 sayılı HGK kararı) Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....
20.03.2018 tarih 8184 nolu sözleşmenin haksız feshi hakkında ihtarname gönderildiği, ihtarnamede tebliğ şerhinin olmadığı,Taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmenin haksız fesih nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 45 günlük hak ediş ve 1 yıllık tutarındaki kar kaybının tahsili istemine ilişkin olduğu, Davacı yüklenici ile, Davalı işveren arasında 06.10.2017 tarihinde, 06/10/2017-31/01/2018 tarihleri arasında geçerli olan (2 sabit personel ile danışma ve gözetim hizmetlerinin sağlanması) sözleşme imzalandığı, sözleşmenin bedelinin aylık 5.900 TL+KDV olduğu, Sözleşmenin 5.8 maddesinin : Sözleşme süresinden önce İşveren tarafından (1) bir ay önceden yazılı olarak bildirmek kaydıyla fesh edebileceğin, sözleşmenin 7. maddesinin Sözleşme süresinin nihayetinde, taraflar sözleşmenin feshini 1 ay önceden yazılı şekilde diğer tarafa ihbar etmedikleri takdirde, sözleşme kendiliğinden bîr yıl süre ile sözleşme bedeli hariç aynı şartlarla kabul edilmiş sayıldığını, Böyle bir halin vukuu durumunda...
-USD tutarlı kesin teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini, sözleşmesinin 51. maddesinde, sözleşmenin yürürlüğe girmesi, kredi koşullarının T.C. Hazine Müsteşarlığı tarafından uygun görülüp kredi anlaşmasının imzalanması koşuluna bağlandığı, sözleşmenin 50. maddesinde de, kredi sözleşmesinin Hazine Müsteşarlığınca onaylanmaması durumunda sözleşmenin taraflarca hiçbir zarar ve ziyan talep edilmeksizin karşılıklı olarak feshedileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin imza tarihinden yaklaşık 13 ay geçmesine rağmen, kredi anlaşmasının imzalanmadığı, ticari sözleşmenin de bu nedenle yürürlüğe girmediği, geçen süre sonunda davacı şirketlerin ekonomik durum ve şartlarının değiştiği, davacı ortak girişimin, sözleşmenin 50. maddesi uyarınca karşılıklı fesihten önce çözüm bulmak amacıyla 05.02.2008 tarihli yazısıyla davalıyı toplantıya davet ettiği, toplantıda bir sonuç alınamaması üzerine, ... 4....
Davalı taraf ise; taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesi gereğince sözleşmenin bitiminden bir ay öncesinde fesih ihbarında bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı şartlarla 1 yıl süreyle yenileneceğini, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2013 tarihine kadar devam ettiğini, davalı tarafın taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde davalı tarafın koşulsuz ve süresiz iade hakkı bulunduğunu, bu sebeple konsinye ve kesin alımlarda davacı tarafın kendilerine iade ürün olup olmadığını yazılı olarak sormadan iade ürün olması halinde ise iadeler alınmadan herhangi bir alacak talep edemeyeceğinden bahisle davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen önkoşula aykırı olarak icra takibi başlatması nedeniyle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır....
vermeyerek sözleşmenin ifasını engellediklerini ileri sürerek, sözleşmede tarafların edimlerinin hak ve borçları ile taraflara düşecek daire sayısının yeniden belirlenmesini, imarın durdurulması süresi ile davalıların belediyeye vermiş olduğu dilekçe dolayısıyla ile sözleşmenin ifası için gerekli işlemlerin yapılmadığı süre nazara alınarak sözleşme şartlarının ve sözleşme süresinin değişen duruma göre hakkaniyet ölçüleri gereği yeniden uyarlanmasını, davalıların Ümraniye Belediye Başkanlığına vermiş oldukları 2005/1830 sayılı dilekçe ve daha evvelden vermiş oldukları ancak, sonradan azilname vererek geri aldıkları vekaletnameler nedeniyle sözleşmenin ifası mümkün olduğundan sözleşmenin ifası, inşaatın yapılabilmesi için davalıların gerekli muvafakatname ve vekaletnameleri vermesi hususunda sözleşmenin aynen ifasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Hukuk Dairesinin bozma ilamı, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin yetkisiz temsil ile imzalandığı, fakat davalının bir aylık da olsa sözleşmeyi kısmen ifası ile kabul ettiği, bu nedenle sözleşmenin davalıyı da bağladığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinde sözleşmenin 18 ay boyunca geçerli olduğu, sözleşme sona erme tarihinden 1 ay öncesine kadar fesih edilmediği takdirde otomatik olarak 18 ay daha uzayacağının kararlaştırıldığı, feshe ilişkin bir belgenin sunulmadığı dolayısıyla sözleşme süresinin 36 ay olduğu, sözleşmenin 9. maddesine göre davalının davacıya sözleşme konusu reklamlarda görev alması karşılığında, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren, her ay sonunda 850 ABD Doları ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, dolayısıyla ücret alacağının toplamda 36Ayx850USD olduğu, sözleşme uyarınca 800USD'nin tahsil edildiğinin tarafların kabulünde olduğu, bu nedenle kalan ücret alacağının 29.800 USD olduğu, 13.1 madde de 5.000 USD cezai şartın kararlaştırıldığı...
Sözleşmenin 14.2. maddesinde yükleniciye taahhüdün gerçekleşmesi sırasında hiç bir şekilde fiyat farkı verilmeyeceği 14.3. maddesinde de sözleşmede yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılmayacağı kabul edilmiştir. 14.1. maddede de yüklenicinin gerek sözleşme süresi gerekse uzatılan süre içinde sözleşmenin tamamen ifasına kadar vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerde artışa gidilmesi veya yeni mali yükümlülüklerin ihdası gibi nedenlerle fiyat farkı verilmesi talebinde bulunamayacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin değişen şart ve durumlara uyarlanmasına, sözleşmenin uyarlanması denir. Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması sözleşmeye konulacak bir hükümle olabileceği gibi sözleşmede uyarlamayla ilgili bir düzenleme bulunmaması halinde kanunda düzenlenen kurallara göre de yapılması mümkündür....
Davalı vekili, 17.06.2016 tarihli sözleşmenin iptal edilerek 22.06.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, her iki sözleşmede akaryakıt fiyat artışının farklı düzenlendiğini, taraflar arasında 22.06.2016 tarihli sözleşmenin uygulandığını, davacının düzenlediği 31.07.2017 tarihli faturada birim fiyatın hatalı uygulandığını, iade faturası düzenlendiğini, davacının araçlarını bakım nedeniyle servise gönderdiğini, gönderilen araçların yerine yeni araç verilmesi gerektiğini, aksi halde cezai şart ödeneceğini, takas mahsup talebinde bulundukları belirterek, davanın reddini istemiştir....
Bu durum sözleşmenin 1/a maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Sorun da buradan kaynaklanmaktadır. Kiralananın doğrudan kullanımı ile ilgisi olmayan bu aykırılık, sözleşmenin sona erme nedeni olmasını mümkün kılar mı? Bu soruya olumlu cevap vermek hukuken mümkün bulunmamaktadır. Zira, az yukarıda açıklandığı üzere, konut ve çatılı işyeri kiralarında, sona erme nedenleri kanun tarafından tek tek sayılmıştır. Kanuna aykırı olacak şekilde yeni sona erme nedenleri benimsenmek suretiyle, sözleşmenin feshine karar verilemez. Bu bağlamda, sözleşmenin feshi ile, sözleşmenin sona ermesi terimlerinin aynı anlam ifade ettiğini belirtmekte yarar vardır. Zira fesih, bozma, bozulma, dağılma, dağıtma, kapatma, kapatılma anlamlarına gelmektedir. Sözleşmenin feshi denildiğinde, sözleşmenin sona erdirildiği herkesçe bilinen bir gerçektir. Öte yandan, bir taraftan tahliye istemi reddedilirken, diğer taraftan sözleşmenin feshine karar verilmesi açık bir çelişkidir....
Davalı tarafça sözleşmenin baskı altında imzalandığına yönelik savunmanın ispatlanamadığı, davacı tanıklarının ifadelerinden, oyunculara sözleşmenin okunması imkanının verildiği, birer suretinin aynı gün kendilerine teslim edildiği, davalı tarafça sözleşmenin imzalandığı, TBK 22....