Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır ( ..., Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482 ). Ortak tarafından ileri sürülen sebebin, ortaklığın sona erdirilmesine olanak sağlayacak derecede haklı olup olmadığının belirlenmesi mahkemenin takdirindedir. Ayrıca fesih talebinin mutlaka fesih istenmesi şeklinde açıkça olması zorunluluğu yoktur. Örneğin ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin iadesini istemesi, ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini de kapsamaktadır. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür....
Hal böyle olunca Mahkemece; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de yukarıda açıklanan sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. VI....
Taraflar arasında adi ortaklık bulunduğu ve tedbir talep edilen taşınmazların adi ortaklık malı olduğu iddia edildiğine göre ve açıklandığı üzere devam eden adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yargılama ve tasfiyesi sürecinde, adi ortaklığın malvarlığının korunması yönünden tedbir alınmasının adi ortaklığın menfaatine olacağı kanaatiyle, verilen red kararının usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmıştır....
K. sayılı emsal içtihadına göre, "adi ortaklık ilişkisinde; bir ortak tarafından açılan alacak talebi, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar" ise de; davacı tarafın bu davadaki iradesinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davası olmadığı, davalı tarafın adi ortaklığı zarara uğrattığı iddiası ile davacı adi ortak için tazminat istemine ilişkin olduğu, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için ayrıca bir dava bulunup Mahkememizin ... E. sırası üzerinden yargılamasının yapıldığı anlaşıldığından, Mahkememizin ... E. sırasına kayıtlı bu dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak değil, tazminat davası olarak vasıflandırılıp görülmüştür. Bu davada davacılardan ... da, davacı gösterilerek dava açılmış ise de; ... yönünden herhangi hukuka uygun bir dava ve talepte bulunulmaması, davacı tarafın tavzih beyanlarında da açıkça ... yönünden bir taleplerinin bulunmadığının beyan edilmesi nedeniyle, davacılardan ... tarafından her üç davalıya karşı açılan davanın 6100 s....
A.Ş'tden alacağı için yaptığı takibin sonuçsuz kalması sonucu Borçlar Kanunu 535/3. maddesi uyarınca ortaklığın fesih ve tasfiyesi için dava açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalılar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde tasfiye taraflar arasında düzenlenmiş, sözleşme hükümlerine göre sözleşmede hüküm yoksa hakim tarafından, BK. 643. maddesindeki sıra takip edilerek bizzat yapılması gerekir. O halde açıklanan tüm bu nedenlerle, adi ortaklığın tasfiyesi için mahkemece, öncelikle kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan belge ve faturaların ibrazı sağlanmalı, eldeki değerler belirlenerek bunlar ortaklığın aktifinde dikkate alınmalı, yönetici ortak olduğu anlaşılan ... İnş. Tic. Ltd....
K A R A R Davacı, 10.6.2004 tarihli ortaklık sözleşmesi ile taraflar arasında adi ortaklık kurulduğunu, davalının ortaklığın kurulduğu tarihten bugüne kadar kâr payı verilmediğini ileri sürerek fazlası saklı 6.000.000.000 TL'sının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmenin yapılmasına rağmen ortaklığın kurulmadığını, kaldı ki ortaklık devam ederken birbirlerine karşı ortakların alacak davası açamayacaklarını savunarak yersiz olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, tarafların ortaklığa katılım payları ve koydukları sermayenin belli olmayışı, ortaklığın fesih ve tasfiyesi dava edilmeden kâr payı talep edilemeyeceği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında 10.6.2004 tarihli adi ortaklık sözleşmesi ile ortaklığın kurulduğu ve adi ortaklığın "Artaş Makina Taşlama ve Taşeronluk Hizmetleri" şeklinde faaliyet gösterdiği idareci ortağın davalı ... olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır....
Mahkemece adi ortaklığın feshi ile ilgili dava müracaata kalıp yasal süresi içinde yenilenmediği gerekçesiyle ortaklığın feshi ile ilgili davanın açılmamış sayılmasına, ortaklığın vergi, prim ve telefon borçları nedeniyle davacı tarafından yapılan ödemelerden dolayı davalı hisselerine düşen kısımların ödetilmesine karar verilmiştir. Adi ortaklıkta fesih ve tasfiye olmadan alacak konusunda karar verilemez. Adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemleri resen fesih ve tasfiyeyi gerektirdiğinden sadece davacı vekilinin bu konudaki beyanı esas alınarak adi ortaklığın feshi talebi konusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir....
Davacı davalı ile yaptıkları adi ortaklık gereği alınan işin malzeme ve işçiliğinin adi ortaklık tarafından kendi firmasından satın alındığından bedelinin tahsilini talep etmiştir.Davalı,davacının adi ortaklıktan alacak talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında ileri sürülmesi gerektiğini savunmuştur.Tarafların belediyeden aldıkları ... için adi ortaklık yaptıkları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Davacı adi ortaklıktan olan alacağını pilot ortak davalıdan talep etmiştir.Taraflar arasında davacı 2008/15435-2009/6275 tarafından açılan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin dava derdest olduğu anlaşıldığına göre davacının adi ortaklıktan olan alacağının tahsili için açtığı eldeki dava ile adi ortaklığın fesih ve tasfiye davası birbirleri ile bağlantılı davalar olup biri hakkında verilecek karar diğer davayı da etkiler nitelikte olduğundan her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
Davacı gönderdiği 30.12.2008 tarihli ihtarla sözleşmenin uzamayacağı bildirilerek senet bedelinin ödenmesini talep etmiş,davalı taraf ise cevabi ihtarında, zarar ettiklerini, ödenecek bir şey olmadığını öncelikle adi ortaklığın tasfiyesi yapılması gerektiğini bildirmiştir. Davacının adi ortaklığın süresinin uzatılmayacağından adi ortaklığa koyduğu nakit sermayesinin ödenmesini teminen açtığı dava esas itibarıyla adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini içeren bir taleptir. Taraflar arasında ki sözleşmede ihalelerin davalı şirket adına alınacağı, defter ve hesapların davalı şirket tarafından tutulacağı, vergilerin ödeneceği, kar ve zararın eşit olarak paylaştırılacağı, ortaklığın süre ya da başka bir sebeple sona ermesi halinde, öncelikle varsa ortaklığın borçlarının ödeneceği, sonra davacının nakit sermayesinin ödeneceği, kalan miktar olursa eşit olarak paylaşılacağı yazılıdır....
Her ne kadar mahkemece adi ortaklık sözleşmesinin açılan önceki davada, bu davanın davacısının kusuru nedeniyle fesih edildiği ve yine davacının açtığı tapu iptal ve tescil davasının da reddedildiği gerekçe gösterilmek suretiyle dava reddedilmiş ise de, sözleşmenin feshine ilişkin davada adi ortaklık ilişkisinin tasfiye edilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca tapu iptal ve tescil davası taşınmazların 3. kişiler 2011/10028-12186 satışı nedeniyle reddedilmiştir. Bu hali ile, dava tarihi itibariyle ortaklığın sonlandırılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece taraflar arasındaki adi ortaklığın “ sözleşmenin feshinin kesinleştiği tarih itibariyle “ tasfiyesi zorunludur....