yönünden dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiş olmaları nedeniyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, tapu iptal tescil talebi hakkındaki davanın reddine, davacının terditli taleplerinden bedel iadesi talebinin kabulü ile 665.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ......
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin arabulucuk dava şartı yokluğu nedeni ile usulden red kararı vermesinin yerinde olmadığını, dava açılmadan önce dava şartı olan arabuluculuk aşamasının tamamlandığını, düzenlenen son tutanak ile dava açıldığını, tutanağın dava dilekçesinin ekinde olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi açılan davada 6502 Sayılı Yasa m.73/A, 6235 Sayılı Yasa 18/A ve 6100 Sayılı Yasa 114 ve 115.maddeleri uyarınca arabuluculuk dava şartlarına uyulmaksızın dava açılmış olması sebebi ile davanın usulden reddine dair karar verilmiştir. Dava dilekçesi ekinde; başvurucunun T1 karşı tarafın Royal T7 Ve Tic. A.Ş. Ve Royal T6 Paz. Ve San Ltd. Şti. olan, tüketici hukuku uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağının fotokopisinin bulunduğu görülmüştür....
Davalı şirket vekili müvekkili ile borçlu arasında Makine ve teczizat satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye dayanarak iflas erteleme talebinde bulunulduğunu, sözleşmenin kayyumlar tarafından onaylandığını, amacın bu sözleşme ile elde edilecek bedel ile müflis şirketin borçlurlarının ödenceğini belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, borçlu şirket hakkında 07.12.2010 tarihinde iflas kararı verildiğini ancak bundan önce 05.10.2009 tarihinde iflas ertelem davası açıldığını, bu dava devam ederken 09.03.2010 tarihli sözleşme ile borçlu şirkete ait ekipman ve markanın davalı şirkete satıldığı, sözleşmenin davaya bakan Asliye Hukuk Mahkemesinin onay vermesi şartına ../......
Bu nedenle davacının hile ile sözleşmenin imzalatıldığı iddiası dürüstlük kuralına aykırılık olarak değerlendirilmiştir. Kaldı ki sözleşmenin geçerliliği ile işletme ruhsatı konusunda iddia edilen hile arasında nedensellik bağı yoktur. Bu suretle davacının hile iddiasının tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları ile ispatlanamadığı anlaşıldığından," gerekçesi ile, "Davanın reddine.." şeklinde hüküm tesis edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
nedeniyle % 20 kötüniyet tazminatı ile cezalandırılmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....
nedeniyle % 20 kötüniyet tazminatı ile cezalandırılmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/409 E. sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29.05.2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kârı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/409 E. sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29.05.2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kârı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, depozito bedelinin iadesine yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir....
Noterliği'nin ... tarih ve ... yevmiye nolu ihtarı ile imalatın gerçekleşmediği gerekçesiyle ödenen avansın iadesinin davacı tarafından talep edildiği anlaşılmıştır. Ancak davacı tarafın arsa maliki ile anlaşma sağlanmadığı gerekçesi ile sözleşmenin feshini talep ettiği, sözleşme ilişkisi kurulması ve devamında basiretli bir tacir gibi davranmayarak sözleşmenin feshinde haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin haksız feshi halinde TBK’nın 125. maddesi uyarınca davalı yüklenici menfi zararlarının ödetilmesini de isteyebilir. Menfi zarar uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır....