Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava rızası gereken eş tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada davalı olarak yer alması zorunludur. Bu bakımdan davacıya konut üzerinde hak sahibi olan ipotek akdinin diğer tarafını oluşturan eşini de davaya dahil etmek üzere uygun süre verilmesi, davaya dahil edildiği ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve taraf teşkili bu şekilde sağlandıktan sonra sonuca gidilmesi gerekirken eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

    Davalının dava tarihinden önce ve davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin tebliğinden itibaren süresi içerisinde tapu müdürlüğünden ipoteğin kaldırılması talebinde bulunduğu, tapu müdürlüğünce dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarında İcra İflas Kanununun 150/c maddesi şerhi bulunması nedeni ile ipoteğin terkini işleminin yapılamayacağının bildirildiği; davalının dava açıldıktan sonra tekrar ipoteğin kaldırılması için tapu müdürlüğüne başvurduğu ve tapu müdürlüğünce aynı şekilde cevap verildiği anlaşılmıştır. Bu duruma göre, davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından davalı aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

      Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının davalı banka lehine taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettiği, ipotekten kaynaklı borç bulunmadığı, davacının ipoteğin kaldırılması talebinin davalı yanca da uygun görüldüğü ancak ipoteğin kaldırılması için işlem yapılmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 25.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2020/349 Esas KARAR NO : 2021/513 DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) DAVA TARİHİ : 05/02/2020 KARAR TARİHİ : 11/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ---------- maliki olduğunu, iş bu taşınmaz üzerinde ---------- edildiğinin görüldüğünü, müvekkilinin bu ipoteği---------- ------ alacaklısından yapacağı alım satım ve bayilik sözleşmesinden kaynaklanacak borçları ile aldığını ve alacağının bulunmadığını, müvekkilinin ipoteğin kaldırılması için ipotek alacaklısına ulaşamadığından ipoteğin kaldırılmadığını, yapılan araştırma da ----- tamamlandığı ve şirketin kapatılmasına karar verildiğinin tespit edildiğini, şirketin kapanış kaydında aktif ve pasif mal varlığının bulunmadığının beyan edildiğini ancak müvekkilinin taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını, bu nedenle ipoteğin kaldırılması...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Şerhi Konulması ve İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olduğu belirtilen taşınmazın tapu kaydında yer alan ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkindir. İpoteğin kaldırılması isteği nispi harca tabidir. Davacıya ipoteğin kaldırılması davası yönünden ipotek bedeli üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcı tamamlaması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu 30-32), tamamlandığı takdirde toplanan deliller değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken; harç tamamlanmadan işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

            Davalı iflas idaresi vekili, davacının borcunu ödediğine dair resmi bir belgenin dosyada bulunmadığını, müflis şirketin defter kayıtlarında da ödemeye ilişkin hiçbir kaydın bulunmadığını bu nedenle ipoteğin kaldırılması talebinin reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıların mevcut ipotek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre dava konusu 26442 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı şirket lehine 19.09.2002 tarihinde ipotek tesis edildiği, davacı ...'ün 197/206 payı mevcut iken yapılan intikaller sonucunda bu payı tapudan başkalarına devrettiği, halen tapuda payı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar müteselsil kefil olan davacı ... tarafından ipoteğin kaldırılması talep edilmiş ise de ipotek taşınmaza bağlı bir borç olduğundan ancak taşınmaz malikleri tarafından ipotek lehtarına husumet yöneltilerek ipoteğin kaldırılması istenebilir....

              Davalı vekili, davacı iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu, zira ipoteğin asıl borçlu şirketin kanun, sebep ve ciheti ne olursa olsun doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiğini, takibe konu edilen masraf alacağının, sözleşmeye konu malın satıcısı tarafından vergi dairesine ödenen KDV bedeli farkının tahsili amacıyla müvekkil aleyhine açılan davada yapılan yargılama neticesinde doğan masraflar olduğunu, sözleşmenin 12.2 ve 12.6 maddeleri uyarınca müvekkili tarafından ödenen bedelin finansal kiracıya rücu edildiğini, ayrıca ipotekli icra takibinin tahsilde tekerrür olmama kaydıyla başlatıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davda sözleşmenin feshi, ipoteklerin kaldırılması, tapu iptali ve tescil davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili, davalı ... vekili, Davalı ... ... vekili, davalı TMSF vekili, davalılar ..., ..., ..., ... vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı kooperatif vekili, davacının arsa sahibi sıfatı ile davalı şirket ......

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, sözleşmenin tarafları arasında ipotek bedelinin uyarlanması isteğine ilişkindir. Davacıların talebi sözleşme ilişkisinden kaynaklanmakta olup davada Dairemizin görevine giren ipoteğin kaldırılması ile ilgili herhangi bir talep söz konusu olmadığından temyiz incelemesi Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na aittir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.02012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, anılan Daire Başkanlığınca da görevsizlik kararı verildiğinden, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yargıtay Yüksek Birinci Başkanlığına sunulması gerekmiştir....

                    Davalı vekili, dava dışı Mehmet ... ile banka arasında konut kredisi sözleşmesi yapıldığından taşınmazın teminatı olarak ipotek verildiğini, borç halen ödenmediğinden ipoteğin sona erme sebebininde gerçekleşmediğini, icra mahkemesinin kararının takip hukukuna ilişkin olduğunu, ipoteğin kredi için verildiğini ve mala doğrudan bağlı olduğundan ipoteğin bankanın ayni hakkı olduğunu, takibin iptal edilmesinin ipoteğin kaldırılmasını doğurmayacağını ileri sürerek davanın reddini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu