Burada istenebilecek zarar da sözleşmenin feshedildiği tarihte yürürlükte bulunan, 818 sayılı BK'nın 108. maddesi gereğince olumsuz (menfi) zarardır. Sözleşmenin ifa edileceğine güvenmekten doğan zarar olarak tanımlanabilecek menfi zarar kapsamına; sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılan masraflar ile daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmış olmasından kaynaklanan zarar girer. Sözleşmede bu halde hesaplamanın nasıl yapılacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır....
sözleşmenin kurulduğu ve şartların davalı tarafından kabul edildiği, işin davalı tarafından haklı bir neden bulunmaksızın ifa edilmediği, davacının kusuruna dair iddiaların ispat edilemediği de açık olduğundan davacının sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle menfi zararlarını talebinde haklı olduğu, sözleşmedeki açık düzenleme uyarınca gecikme cezasını sözleşmenin hiç ifa edilmemesi halinde dahi menfi zarar olarak isteyebileceği, davacının aynı işi fazla bedel ile başka firmaya yaptırmak zorunda kalması nedeniyle doğan zararının da davalı tarafından karşılanması gerektiği zira sözleşme ile cezai şart ödense dahi diğer zararların talep edilebileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle davacının 11.156,90 TL menfi zararı ile 7.234,32 TL cezai şart istemi için toplam 18.391,22 TL alacağının 12.256,90 TL’sine ihtar tarihi olan 29/06/2017 tarihinden itibaren, 6.134,32 TL’sine ise ıslah tarihi olan 09/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının sözleşmenin...
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının açtığı dava sonunda sözleşmenin feshine karar verildiği, bu hali ile davacının menfi zararlarını davalıdan talep edebileceği, menfi zararların ise, aktin ifa edileceğine güvenilerek yapılan masraf ve kaçırılan fırsatlar olduğu, dava konusu edilen yoksun kalınan kâr ve kâr payı tazminatı taleplerinin müspet zarar mahiyetinde olduğu, sözleşmenin ifa edileceğine ilişkin güven kapsamında davacı harcamasının bulunmadığı, feshedilen sözleşme nedeniyle kaçırılan bir fırsatın varlığının iddia ve ispat da edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Şu halde Mahkemece, sözleşmenin feshinde davacının kusurlu olup olmadığının belirlenmesi için ilgili idare mahkemesi ve kamu ihale kurulu kararları celbedilip gerekli görülürse bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, fesih sebebine ve tarafların kusuruna ilişkin yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Öte yandan sözleşme, feshedildiği tarihe kadar ayakta olup, taraflarca ifa edildiğinden fesihin davacının kusurundan kaynaklanan bir sebeple yapılmadığının tespit edilmesi halinde de, davacının uğradığı menfi zararın, davacı tarafından sözleşme değeri üzerinden ödenen damga vergisi, karar pulu ve kamu ihale kurulu payının sözleşmenin ifa edilen kısmına oranlanarak bulunması gerekir. Diğer bir ifadeyle davacı, sözleşmenin ifa edilen kısmına göre ödemesi gereken damga vergisi, karar pulu ve kamu ihale kurulu payını talep edemez....
tahakkuk etmiş bir kira kayıplarının bulunmadığı, arsa sahiplerinin sözleşmenin feshinden dolayı fırsatları kaçırdıklarına dair delil bulunmadığı, inşaat ruhsatının süresinde alınmadığı gerekçesiyle, birleşen davanın kısmen kabulü ile, davacıların sözleşmeyi haklı sebeple feshettiklerinin tespitine, menfi zarar taleplerinin reddine karar verilmiştir....
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi hâlinde söz konusu olur; sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı almaktadır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcunun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu göz ardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Bu husus BK’nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur....
Menfi zarara da, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edimin kabul edilmesi için yapılan masraflar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla ve başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zararlar ve dava masraflarının gireceği kabul edilmektedir ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 01.12.2016 gün 2016/4313 Esas, 2016/4946 Karar, 27.02.2009 gün 2008/1658 Esas, 2009/1058 Karar sayılı ilamları). Sözleşmenin ifası için yapılması gereken masraflar kural olarak talep edilemez. Çünkü yapılacak işte kâr edilebilmesi için bu masrafların yapılması zorunludur ve yapılan iş bedeline dahildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin ve senetlerin iadesi, menfi tespit, icra takibinin iptali istemine ilişkin olarak açılan davada ... 6. Tüketici Mahkemesi ve ... 2....
Mahkemece, İstanbul Anadolu 3 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/587 Esas sayılı dosyasında davacı şirketin davalı şirket ile Tekiz ürünlerinin bayisi olduğunun, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin varlığının ve ilişkinin her iki şirket kararıyla fesholunduğunun iddia edildiği, taraflar arasında bu sözleşmenin uygulandığı ve bu sözleşmeden kaynaklı borçlu olunmadığına dair menfi tespit davası açıldığı, buna göre davacı vekili beyanlarından ve dosya içeriğinden sözleşmenin varlığının ve içeriğinin kabul edildiği, tarafların sözleşme gereği işlemler yaptıkları, davacının sözleşmenin iptali isteğinin haksız olup dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s.427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....