İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibari ile taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshi sebebi ile davacının uğramış olduğunu iddia ettiği zararların tahsiline yönelik tazminat davasıdır. Davacının ---- sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan doğrudan zarar,-------- manevi tazminat bedelinin, fesih tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteminde bulunduğu görülmüştür. Taraflar arasında------ düzenlendiği, Sözleşmenin konusu, davacı şirketin, davalı şirketin satış sonrası hizmetlerini (mamullerin kullanım müddeti içinde ortaya çıkabilecek arızaların bakımı ve/veya tamiri hizmetini kapsamadığı, sözleşmenin ---- sözleşme süresi---- olup, bu tarih itibariyle hiçbir ihbar veya ihtara gerek kalmaksızın sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin, ----- yevmiye sayılı ihtarnameyle;------tarihinde kendiliğinden sona ermiştir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kısmi dava açılamayacağını, sözleşmenin haklı nedenlerle sözleşmenin 6 maddesinde belirtilen hakka dayalı olarak 30 gün öncesinden ihbar etmek suretiyle feshedildiğini, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, bir an aksi düşünülse dahi sözleşmenin 10.10.2014 tarihinden sonra fesih ihbarı nedeniyle tazminatsız ortadan kalkacağından davacının ancak Ağustos ayına ait 12.000,00 TL'lik sözleşme bedelini isteyebileceğini, manevi tazminat taleplerinin de diğer talepleri gibi haksız ve yersiz bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
haksız şekilde sözleşmenin ifasını imkansız kıldıkları gerekçesiyle kısmen kabul kararı verilmiş ise de; sözleşmede hüküm bulunmaması halinde sözleşmenin imzalanmasını müteakip 6 aylık makul süre içerisinde inşaat ruhsatının alınması gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır....
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle alacak ve tazminat davasıdır....
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şekilde feshedildiği iddiasıyla açılan maddi tazminat ve haksız suç isnadı iddiasıyla açılan manevi tazminat davasıdır. Asıl dava marka hükümsüzlüğü davası olup, bu davayla doğrudan bağlantılı olmayan sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat davasının bu davada karşı dava olarak açılamayacağı kanaatine varılmakla, Mahkememizin ---------- İnceleme ---- davanın asıl davadan tefrik edilerek Mahkememizin ayrı bir esasına kaydedilmesine karar verilmiş ve bu ara karar uyarınca dava Mahkememizin ----- esasına kaydedilerek yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiştir....
Davalı vekili duruşmada davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "....Dava, davacı yüklenici ile davalı iş sahibi idare arasındaki 11 ay süreli 135 kişi ile Bilgisayar Operatörü Elemanı Hizmet Alım işine ilişkin eser sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi iddiasına dayalı kar kaybı talebine ilişkindir. Davalı idare tarafından davacı iş ortaklığına ihale edilen işin ifasının devamı sırasında Kamu İhale Kurulu'nun 26/06/2013 tarih ve 2013/MK-194 sayılı kararı üzerine sözleşmesinin davalı kurum tarafından fesh edildiği görülmektedir. Davanın konusunu ise, davacı yüklenicinin; sözleşmenin iş sahibi tarafından haksız olarak feshi iddiasına dayalı mahrum kalınan kar kaybı talebi oluşturmaktadır. Ankara 15....
Davalının sözleşmeyi fesih tarihinden önce davacının sözleşme kapsamında ürün satın alma talebi olduğuna göre, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshedip etmediği, ceza koşuluna dayalı istemler bakımından önem kazanmaktadır. Davalı, gerek 09.06.2014 tarihli ihtarmesinde gerekse 01.09.2014 tarihli feshi gerçekleştirdiği ihtarnamesinde ve cevap dilekçesinde, davacının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürmüş, davacı tarafından bu iddialar da inkar edilip feshin haksız olduğu ileri sürüldüğüne göre, bu durumda mahkemece, tarafların sözleşmenin feshinin haksız olup olmadığı konusundaki iddia ve delilleri değerlendirilip neticesine göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı değerlendirme ile eksik inceleme araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurularını esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulması gerekmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 22.04.2009 gün, 2308-2388 sayılı, 11.Hukuk Dairesinin 20.05.2009 gün, 5633-6107 sayılı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 11.06.2009 gün, 5624-5605 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, şirketler hukukundan kaynaklanan sözleşmenin haksız feshi nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, taraflar tacirdirler. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 11. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 11. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 08.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
KARAR Davacı, davalı ile aralarında imzalanan 04.09.2007 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi hükümleri gereğince taşınmazın davalıya teslim edildiğini, davacının sözleşmede belirlenen bedeli ödemeyerek yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ve taşınmaza el atmanın önlenmesi ile taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vasisi davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile davalının tahliyesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında taşınmaz satışına ilişkin yapılan sözleşmeye aykırı hareket edildiği iddiasına dayalı olarak yapılan fesih ve satışa konu taşınmaza vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir....
Dairemizce alınan 29/04/2024 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davacının haksız fesih nedeniyle talep edebilceği yoksun kalınan karın hesaplanış şekli denetime uyun ve hüküm kurmaya elverişli bulunarak benimsenmiş olup, davacının diğer maddi tazminat talepleri, menfi zarar kapsamında olup davacının yoksun kalınan kar talebi müspet zarar kapsamında olduğundan, davacının haksız fesih nedeniyle ya müspet veya menfi zararının talep edebileceğinin kabulüyle, yerinde görülmemiş, dava sözleşmenin haksız feshe dayalı tazminat istemine dayalı olması nedeniyle manevi tazminat koşulları da oluşmadığından davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....