2021/2340 E sayılı icra takibindeki 20/04/2021 vade tarih ve 100.000 TL bedelli senet yönünden borçlu olmadığımızın tespiti ile bu senet yönünden takibin iptaline, 20/06/2021 vade tarihli lehdarı davalı T4 olan, borçlular davacılar olan 100.000 TL bedelli senet yönünden aynı gerekçelerle, borçlu olmadığımızın tespiti ile senedin iptaline, haksız ve kötüniyetli davalının asıl alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
2021/2340 E sayılı icra takibindeki 20/04/2021 vade tarih ve 100.000 TL bedelli senet yönünden borçlu olmadığımızın tespiti ile bu senet yönünden takibin iptaline, 20/06/2021 vade tarihli lehdarı davalı T4 olan, borçlular davacılar olan 100.000 TL bedelli senet yönünden aynı gerekçelerle, borçlu olmadığımızın tespiti ile senedin iptaline, haksız ve kötüniyetli davalının asıl alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
in bankadan farklı işlem görüntülü kredi miktarı 22.350.000 USD yönünden de dolanlı işlem sebebiyle iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, 22/04/1994 tarihli sözleşmenin kendi başına değerlendirilmesi gerektiği ve bu kapsamda ilk sözleşmeden bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken, geçici yönetim ve denetimin davacı bankaya devrinden sadece 10 gün sonra düzenlenen sözleşmenin muvazaalı olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla .. Bankası A.Ş. ile ... arasında akdedilmiş 22/04/1994 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile ... A.Ş. ile davalı ......
Elbette dava konusu bono dışında tarafların birbirinden aldığı nakit paraların ve satış konusu aracın da iadesi gereklidir. Bir başka anlatımla geçersiz araç satış sözleşmesi yapılmadan önce tarafların mal varlığı durumunun geri döndürülmesi, bu satış için verilen para, kambiyo senedi, araç vs. iade edilmesi gereklidir. Davamızın konusu sadece takibe verilen bono nedeni ile davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti olduğu için bu dosya kapsamında taleple bağlı kalınarak yalnız menfi tespit hususunda karar verilmiş olup diğer alınanların iadesi ve dava konusu aracın kaza sebebi ile araç sahibi davacı tarafın uğradığı iddia edilen zararın tazmini farklı davaların konusunu oluşturabilecektir. Açıklandığı üzere dava konusu bononun hukuken geçersi sözleşmeye istinaden davalıya verilmiş olması nedeni ile davanın kabulü ve davacıların dava konusu bono nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece, davacının 24.07.2012 tarihli satış sözleşmesi ile davaya konu aracı davalıdan satın aldığı, aracın satın alındığında gizli ayıplı olduğu, davacının aracı 7.071,82-TL bedel ile tamir ettirdiği, davacının ortaya çıkan ayıbı ihbar yolunu seçmeyip fiilen tamir yöntemini seçmesi nedeni ile iadesini talep edemeyeceği, tamir bedeli karşılığını davalıdan isteyebileceği gerekçesiyle davanın 7.071,82-TL bedel yönünden kabulüne karar verilmiştir. Davacı TBK'nun 227. maddesince sahip olduğu seçimlik haklardan sözleşmenin iptali ile ödediği bedel ve masrafların iadesi için talepte bulunmuş, mahkemece anılan yasa hükmü değerlendirilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece, TBK’nun 227. maddesi gereğince değerlendirme yapılarak, ayrıca dava konusu aracın ayıplı olması nedeniyle ... Anadolu 2....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali ile tapudaki şerhin terkini davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 04.02.2015 gün ve .... Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR - Davacı vekili, 30.10.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tüm paydaşlarca imzalanmadığını, Türk Medeni Kanunu'nun 692. maddesi gereğince geçersiz olduğunu ve davalı yüklenicinin sözleşmenin ifasına dahi başlamadığını ileri sürerek, sözleşmenin geçersizliğinin tespitine ve tapu kaydındaki şerhin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti talep edilmediği halde, davacının taleplerinin reddedilme gerekçesi olarak belirlendikten sonra ayrıca, hüküm bölümünde sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmesi HUMK'nın 74. (HMK. md. 26/1) maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olmuştur. Mahkeme kararının bu sebeple bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK'nın 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;----- gayrimenkulün satış sürecine geçildiğini, gayrimenkulün satışı için davacı tarafından ------ cayma bedeli ödendiğini, taraflar arasındaki ilişkinin--------satışına ilişkin olduğunu, davacı tarafından imzalanan, davalı tarafından kabul edilen ve-----satışına ilişkin olan----- sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olduğunu, sözleşme geçersiz olduğu için, --- bedeli------ ------- altındaki feri şartların da geçersiz olduğunu, kapora olarak ödenen paranın iade borcunu satıcı davalıya yüklediğinden haksız itirazın iptali gerektiğini, hukuken--- para istenebilmesinin sözleşmenin geçerli olması şartına bağlı olduğunu, cayma parasının --- borç olduğunu, dolayısıyla sözleşme herhangi bir nedenle geçersiz ise ---- adı altında---- istenemeyeceğini ve sözleşme geçersiz olmasına rağmen --- ----- altında ödeme yapılmış ise bunun sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın kabulünü talep etmiştir....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisini ve ailesinin konut ihtiyacı için davalı taraftan 30.08.2019 tarihinde iki daire satın aldığını ve ‘Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi’ başlıklı 30.08.2019 tarihli bu sözleşmeye göre, Konya İli Karatay İlçesi Doğuş Mah. 32820 ada 1 parselde bulunan taşınmazdan iki adet daireyi 550.000 TL’ye satın alındığı ve bu miktarın sözleşme anında davalıya kambiyo evraklarıyla peşin olarak ödendiğini, ancak davalının edimini ifa etmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığını, sözleşmenin adi yazılı olması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile davalıya ödenen 550.000 TL’nin, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf, davaya cevap vermemiştir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, söz konusu sözleşmenin tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğunu, müvekkilinin tapuda devir işlemini gerçekleştirdiğini ve geçersiz olan sözleşmenin geçerli hale geldiğini, genel mahkemelerin görevli olduğunu, yerel mahkemenin sözleşmenin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı hususunda inceleme yapılmadığını, keşif taleplerinin değerlendirilmediğini, sözleşmede cayma hakkı düzenlenmediğini, davacının sözleşmeden caydığı şeklindeki beyanının da hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz olduğunu, müvekkil davalının sözleşmenin kendisine yüklediği bütün edimleri yerine getirdiğini, taşınmazın tamamlandığını ve faaliyetine devam ettiğini, davaya konu sözleşmenin bir devre tatil sözleşmesi olmadığını, gayrimenkul sözleşmesi olduğunu, davacının ikame etmiş olduğu davada giderilmesi gereken bir mağduriyetin bulunmadığını, yerel...