Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece,iddia, savunma, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, sözleşmenin davalı tarafından 15.07.2013 tarihli fesih yazısı ile gerçekleştiği, sözleşmede açıkça mutabakat tutanağının imzalanmasına ilişkin gereklilik bulunmasına rağmen davalının bu yönde bir belge sunamadığı gibi fesih akabinde yeminli mali müşavir olarak başka bir müşavir belirlediği, sözleşmenin 3.2 maddesi gereğince de davacının yazlı iznini içeren belgeyi ibraz edemediği, karşılıklı mutabakat ile sözleşmenin fesih edildiğinin ispatlanamadığı, aksine davalının tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih ettiği, haklı bir gerekçe ileri sürmediği ve kanıtlayamadığı, bu nedenle sözleşmenin feshinin haksız olduğu, davacının bakiye ücret alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının tahsiline verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı eczacı olduğunu, 2009 yılı Nisan, Mayıs, haziran dönemine ait reçetelerde sahte küpür bulunduğundan ayrıca hasta ifadelerine göre reçete arkası imzaların hasta veya yakınına ait olmadığı gerekçeleri ile sözleşmenin 6.3.19 ve 6.3.3 maddeleri uyarınca 2 yıl süreyle sözleşmesinin fesih edildiğini, ve 88542,21 TL idari para cezası uygulandığını, haksız ve tek taraflı fesih işlemi ile para cezasının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmenin haklı nedenlerle Feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir....

      Taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğine ve sözleşmenin feshinin tek taraflı, karşı tarafa varması gerekli irade beyanı şeklinde bir hukuki işlem olmasına göre, dosya kapsamında yer alan belgeler ve özellikle dava dilekçesi içeriği incelendiğinde, davacı talebinin feshin haksızlığının tespit edilerek bu kapsamda işin tasfiye kesin hesabının çıkarılması, oluşan bedelin de tahsili istemi olarak kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2001 gün 2001/257-285 sayılı kararı, Dairemizin yerleşik uygulama ve içtihatları ile Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 03.02.1997 gün 4/3 sayılı kararlarına göre; kamu kurumlarının taraf olduğu eser sözleşmelerinden doğan davalarda sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkacak ihtilâflarda adli yargı görevlidir. Uyuşmazlık, taraflar arasında özel hukuk hükümlerine göre düzenlenen sözleşmenin feshi nedeniyle tasfiyesi istemine ilişkin olduğundan, Adli Yargının görev alanında kalmaktadır....

        Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin ifa imkânının kalmadığı, davacılarca sözleşmenin fesh edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalılara ait ...ada, ...ve ...parseller üzerindeki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin şerhlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı ... temyiz etmiştir. Davada, taraflar arasında düzenlenen 28.11.2011 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 29.11.2011 tarihinde tapu kayıtlarına konulan şerhin terkini talep edilmiştir. Sözleşme uyarınca konulan şerhin terkininin istemi sözleşmenin fesh edilmiş olduğu sebebine dayandırılmıştır. Ne var ki; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshinin âkit taraflarca tek taraflı olarak gerçekleştirebilmesi mümkün olmayıp, mahkeme kararıyla veya taraf iradelerinin birleşmesi ile fesih gerçekleştirilebilir. Somut olayda, fesih konusunda verilmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi, tarafların bu yönde mevcut ortak bir iradeleri de yoktur....

          Taraflar arasında 11.08.2010 tarihinde imzalanan 13 kalem yaş meyve ve sebze alımına ilişkin sözleşmenin 9.1. maddesinde sözleşmenin süresinin sözleşmenin imzalanma tarihinden itibaren 90 gün olacağı,10.3.1. Maddesinde sözleşmenin imzalanmasından sonra siparişi verilen yiyecek malzemesinin 2 takvim günü içinde davalıya teslim edileceği, 34.1. maddesinde ürünün süresinde teslim edilmemesi halinde 30 gün süreli yazılı ihtar verilerek gecikme cezası uygulanacağı,34.4.maddesinde bu sürenin bitmesine rağmen aynı durumun devam etmesi halinde protesto çekmeye gerek kalmaksızın sözleşme feshedilerek teminat irat kaydedileceği düzenlenmiştir....

            . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 26.2.1998 tarihli bayilik akdi imzalandığını sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini düzenle olarak yerine getirmelerine rağmen davalının 7.6.2001 tarihinde akdi tek yönlü olarak fesih ettiğini, akdin feshinin haksız olduğunu iddia ederek, fazlaya haklar saklı kalarak 50.000.000.TL: tazminatına tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, davanını bayilik akdinin 9; 14; 15; 22 maddelerin ihlal ettiğini, 26 maddenin kendilerine tanıdığı yetkiliye istinaden akdi tek yanlı olarak fesih ettiklerini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının sözleşmeden doğan edimlerin yerine getirmediği bu nedenle akdin feshinin haksız sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Davalı vekili cevabında, davacının 28/10/2004 tarihli sözleşme uyarınca teslim etmesi gereken malın 552,5 tonluk kısmını teslim etmediğini, 09/11/2005 tarihli ihtarla 30 gün içinde malın tesliminin istendiğini, davacının malı teslim etmemesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini, feshinin haklı olduğunu, mücbir sebep iddiasının gerçeği yansıtmadığını, gecikme cezası uygulamasının doğru olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiş, karşı davasında 24.862.5 Doların tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacıya eksik teslim edilen mal nedeniyle 30 günlük süre verildiği, bu sürede malın teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshinin haklı olduğu, davalının eksik teslim edilen mal için yaptığı alım nedeniyle 24.862.5 Dolar zarara uğradığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı (karşı davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                Mahkemece toplanan delillere göre; sözleşmede davalının davacıya ait bira ürünlerini iş yerinde bulundurup satmayı kabul ettiği, ancak yapılan tespitte davacıya ait ürünlerin davalı iş yerinde satılmadığının belirlendiği, davalıya gönderilen ihtarname ile davacı ürünlerinin satın alınmadığının bildirildiği ve emaneten verilmesi kararlaştırılan sandalye ve masaların bölge müdürlüğünden teslim alınmasının istenildiği, davalının ise şifahi taleplerine rağmen davacının edimlerini yerine getirmediğini belirterek davacıya gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini belirttiği ancak davalının öncelikle mal alma ve satma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı davrandığı, sözleşmenin feshinin bu durumu değiştirmeyeceği, kaldı ki sözleşmenin feshinin de haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  O halde mahkemece, davaya dayanak gösterilen hibe sözleşmesi,davalının bu sözleşmeye göre yükümlülükleri çerçevesinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı konusunda, uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan açıklayıcı ve denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,(2) numaralı bent gereğince davacının itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 30.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Davalı vekili, huzurdaki uyuşmazlık bakımından ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının iş sözleşmesinin feshinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında geçerli bir nedene dayandığını, sözleşmenin feshinin geçerli bir nedene dayanmasının sigorta teminatı dışında kaldığını, bu nedenle tazminat hakkı doğmadığını, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesine göre tazminata hak kazanılabilmesi için sözleşmenin feshinden itibaren en az 30 günün işsiz geçirilmesi gerektiğini ancak davacının bu süreyi beklemeden başvuruda bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu