Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmenin feshi nedeni ile uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile uğradığı müspet ve menfi zararlarının tazminini talep etmektedir. Müspet zarar (olumlu zarar), sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır....

    Somut olayda davacı, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ile münhasır olarak Marmara Bölge Bayiliğinin üstlenildiğini, davalı şirketin sözleşmenin akdinden sonra taahhüt edilen indirimleri yapmadığını, müvekkilinin inhisari bölgesine müvekkiline verdiğinin daha altında fiyatlar ile satışa başladığını, inhisari bölgesine doğrudan ve düşük fiyatlı satışalar nedeniyle müvekkilinin müşteri portföyünde bulunan kişi ve kuruluşlarla ilişkilerinin bozulduğunu, davalının haksız rekabeti nedeni ile zarara uğradığını ileri sürerek sözleşmenin feshi ve haksız rekabetten kaynaklanan zararlarının tazminini istemiştir. Davalı ise akdi ilişkiyi inkâr ederek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davacı yanca haklı olarak fesh edildiği İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ile sabit hale gelmiştir....

      vekili tarafından sözleşmenin feshi talebinin kabul görmemesi halinde kira bedeli tazminatı talebinde bulunulmuş ise de sözleşmenin feshi ile birlikte olumlu (müspet) zarar niteliğinde bulunan kira bedeli tazminatı talep edilemeyeceği gibi dava dilekçesinde kira bedeli tazminatının talep edilmediği, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla dahi davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davacının sözleşmenin feshi ve menfi zarar talebinin reddine, davacının kira bedeli tazminatı talebi yönünden usulüne uygun harçlandırılmış dilekçe ile dava açılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacının ayrı dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir....

        -K A R A R- Davacı vekili, davalı firmanın haksız ve mesnetsiz bir şekilde bayilik ilişkisini feshettiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, taraflar arasındaki tek elden dağıtım sözleşmesinde belli bir satış kotasının bulunmadığını, önemli satış noktalarının ruhsatları iptal edildiği için satışta azalmalar olduğunu, ayrıca ÖTV’lerin çok yüksek olmasının da etkili olduğunu, bir hakkın kötüye kullanılmasını hukukun himaye etmeyeceğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırı hiçbir fiilin bulunmadığını, davalının haksız feshi ile müvekkilinin ticaretten el çekmek zorunda kaldığını ileri sürerek müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi zararların tazmini bakımından (müspet, menfi, kardan yoksun kalma, davalı firma lehine yapılan maddi harcamalar ve ayrıca hesaplanacak diğer maddi kayıpları için) şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın ve 75.000 TL manevi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava...

          Dava sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 7.000.00 TL. müspet ve menfi zararların tazmini istemine ilişkin olarak açılmış, 27.10.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile 52.052.43 TL. kâr mahrumiyeti, 2.000.00 TL. demirbaşların değer kaybı, 11.000.00 TL. kira kaybı, 21.500.00 TL. teminat mektubunun paraya çerilmesi sonucu oluşan zarar, 16.249.77 TL. gecikme faizi adı altında ödenen haksız para 130.216.70 TL. manevi tazminat olmak üzere toplam talep 233.000.00 TL.'ye çıkartılmıştır. Davalı vekili, feshin haklı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....

            Mahkemece, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre, davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu,davacının uğradığı maddi zararlarının tazmini ile yükümlü olduğu, gerek kar kaybı gerekse sözleşme konusu malların daha fazla bir bedel ile başka bir yerden temini sebebi ile davacının uğradığı zararın 32.381,72-TL olduğu,manevi tazminat koşullarının ise oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 32.381,72 TL maddi tazminat alacağının fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacı, ancak fesih nedeniyle uğradığı zararı talep edebilir...

              DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında, HMK'nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava; davalı tarafça tek taraflı olarak feshedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinin fesih işleminin geçersizliğinin tespiti, mahkemece feshin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesi halinde müspet ve menfi zararlarının tazmini talebine ilişkin olup, davacı taraf 50.000,00 TL müspet ve menfi zararın 05/07/2011 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiş, davacı vekili 07/05/2019 tarihli dilekçesi ile 1.464,540,00 TL bedelli olarak davasını ıslah etmiştir. Davacı yüklenici, davalılar arsa sahibi olup mahkemece davanın reddine karar verilmiştir....

              Bu amaca hizmet etmeyen sözleşmenin feshinin tespitine ilişkin mahkeme kararı hatalı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. 2) Menfi (olumsuz) zarar; dayanağını 818 sayılı BK'nın 108/2. madde (TBK 125/3.) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müspet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Somut olayda davacılar vekili inşaatın bitmesi gereken tarihten dava tarihine kadar kira tazminatı, gecekondu yıkımı nedeni ile kira kaybını talep etmiştir. Sözleşme fesholduğunda müspet zararın tazmini talep edilemez, ancak menfi zarar talep edilebilir....

                Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenemez. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez. Mahkemece anılan bu hususlar gözetilerek müspet zarar mahiyetindeki mahrum kalınan kazanç kaybına hükmedilmemesi usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 19....

                  Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Bu husus, Borçlar Kanununun 108.maddesindeki düzenlemeden- bilahare de Türk Borçlar Kanununun 125.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, süresinde edimin ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder....

                  UYAP Entegrasyonu