Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur; sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur....
Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hükümsüzlüğü dolayısıyla ortaya çıkar. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zararın istenmesi mümkün değildir. Bu halde istenilecek zarar menfi zarardır....
Mahkemece, davacının sözleşmenin feshi ile birlikte müspet zarar niteliğinde olan kira kaybı tazminatını talep edemeyeceği belirtilerek, menfi zarar kapsamında bulunan, 3.100.000.000 TL ödenen satış bedelinin faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmişse de, 2008/2929-8015 davacının dava dilekçesindeki talebi, bağımsız bölümün süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin 9. maddesinde öngörülen rayiç kira bedeli üzerinden hesaplanacak gecikme tazminatı olup davacının, “sözleşmenin feshi ve ödenen satış bedelinin iadesi” ile ilgili dava dilekçesinde herhangi bir talebi olmadığı gibi, bu hususta yapılmış usulüne uygun bir “ıslah” da bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz amacıyla verilmiş olan ve “bilirkişi raporunda hesaplanan miktara, ödenen bedelin de ilave edilmesi gerektiğine” ilişkin 14.7.2004 tarihli dilekçeyi de, bir ıslah dilekçesi olarak kabul etmek mümkün değildir....
Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır....
Belli günde davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili, davalılar ile yaptıkları sözleşme gereği yapacakları ......... 1 nolu dükkan ve 2 ile 4 nolu bağımsız bölümlerin %50 hissesinin müvekkili adına tescil edilmesi gerektiğini, davacının sözleşmeye göre finansal destek sağlamak amacaıyla 100.000 TL ödemesi gerektiğini, davacının bu bedel dışında 35.000 TL daha ödeme yaptığını ancak davalıların bu taşınmazları tescil etmediğini ve 3. kişilere sattıklarını ileri sürerek davacının uğradığı müspet ve menfi zararı ile sözleşmeye göre cezai şartın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah ile talebini 350.000,00 TL olarak arttırmıştır....
Müspet ve menfi zararlarını birlikte isteyemez.Müspet zarar; borçlu edimini gereği gibi ve süresinde yerine getirmiş olsa idi alacaklının malvarlığı ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktan ibarettir.Öyle olunca mahkemece davacının yeni bir sözleşme yapabilme imkanı dikkate alınarak kar kaybı ve diğer müspet zararlarının tespit edilerek bu zarar miktarlarına hükmedilmesi ve diğer taleplerin ise reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 725,55 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, 29.9.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davacı, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ile münhasır olarak Marmara Bölge Bayiliğinin üstlenildiğini, davalı şirketin sözleşmenin akdinden sonra taahhüt edilen indirimleri yapmadığını, müvekkilinin inhisari bölgesine müvekkiline verdiğinin daha altında fiyatlar ile satışa başladığını, inhisari bölgesine doğrudan ve düşük fiyatlı satışalar nedeniyle müvekkilinin müşteri portföyünde bulunan kişi ve kuruluşlarla ilişkilerinin bozulduğunu, davalının haksız rekabeti nedeni ile zarara uğradığını ileri sürerek sözleşmenin feshi ve haksız rekabetten kaynaklanan zararlarının tazminini istemiştir. Davalı ise akdi ilişkiyi inkâr ederek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davacı yanca haklı olarak fesh edildiği İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ile sabit hale gelmiştir....
vekili tarafından sözleşmenin feshi talebinin kabul görmemesi halinde kira bedeli tazminatı talebinde bulunulmuş ise de sözleşmenin feshi ile birlikte olumlu (müspet) zarar niteliğinde bulunan kira bedeli tazminatı talep edilemeyeceği gibi dava dilekçesinde kira bedeli tazminatının talep edilmediği, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla dahi davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davacının sözleşmenin feshi ve menfi zarar talebinin reddine, davacının kira bedeli tazminatı talebi yönünden usulüne uygun harçlandırılmış dilekçe ile dava açılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacının ayrı dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir....
Dava sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 7.000.00 TL. müspet ve menfi zararların tazmini istemine ilişkin olarak açılmış, 27.10.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile 52.052.43 TL. kâr mahrumiyeti, 2.000.00 TL. demirbaşların değer kaybı, 11.000.00 TL. kira kaybı, 21.500.00 TL. teminat mektubunun paraya çerilmesi sonucu oluşan zarar, 16.249.77 TL. gecikme faizi adı altında ödenen haksız para 130.216.70 TL. manevi tazminat olmak üzere toplam talep 233.000.00 TL.'ye çıkartılmıştır. Davalı vekili, feshin haklı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....
- K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmenin feshi nedeni ile uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile uğradığı müspet ve menfi zararlarının tazminini talep etmektedir. Müspet zarar (olumlu zarar), sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır....