Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asıl dava KKİS'nin geriye etkili feshi, KKİS'nin tapu şerhinin terkini ile uğranılan zararın tazmini, birleşen dava sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, asıl dava davacısı arsa sahibi, birleşen dava davacısı yüklenicidir. Asıl davada davacı arsa sahibi, taraflar arasındaki KKİS'nin geriye itkili feshini talep etmiş olup, sözleşmenin feshi davalarında dava değeri feshi talep edilen sözleşme bedelidir. Taraflar arasındaki KKİS'nin emlak vergisi rayiç değeri 523.000 TL olarak belirlenmiş olup, sözleşmenin feshi davasının dava değeri bu miktardır. Sözleşmenin feshi davası yönünden bu miktar üzerinden peşin karar harcının alınması gerekirken her hangi bir harç alınmadan davaya devamla karar verilmesi hatalı olmuştur....

Yani bu halde menfi tespit davasına kısmi tespit davası ve kısmi istirdat davası olarak devam edilir. Davacı borçlu, davalı alacaklının temerrüt faizi ve icra takibinde ödemiş olduğu icra harç ve giderlerini (m.138/2,3) ödemeye de mahkum edilmesini istemiş ise, davanın borçlu lehine hükme bağlanması halinde, mahkemece davalı alacaklıyı, borçlunun icra takibinde ödemiş olduğu paradan başka (ödeme tarihinden itibaren) temerrüt faizi ve icra harç ve giderlerini de (davacı borçluya) ödemeye mahkum eder. (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 193-195). Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, aleyhine başlatılan takibe konu edilen ve ortaklık sözleşmesindeki açık kararlaştırma nedeniyle bedelsiz kalan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan raporda; bu senede konu alacak, davalının sermaye payı olarak belirlenmiştir....

    Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; öncelikle müvekkilinin tacir olmadığından mahkemenin görevine itiraz ederek, dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesi talebinde bulunmuş, bilaharede sözleşmenin 1. maddesi gereğince iş tanımında belirtilen ölçülerin müvekkiline yazılı olarak bildirilmediği gibi sözleşmenin ifasına esas teşkil edecek şekilde betonarme projesi ile mimari projenin ve de yer tesliminin kendilerine yapılmadığını, çalışacak işçiler için yer temini sağlanmadığını, buna rağmen müvekkilinin tüm çaba ve uğraşları ile yerinde ölçüm yaparak kalıp ve model çalışması yaptığını. Uygulama projesi verilmediğinden imalatta gecikme olduğunu ancak verilen süre içerisinde ihzarat yapıldığı ve işe başlandığını, ancak karşı tarafın işin ifasını engellediğini, çalışan işçilerin taciz edildiğini, işçilerin kaldığı yerlerden çıkartıldıklarını ve daha sonra da haksız olarak Ankara 44....

      Bu nedenle 25.04.1997 tarihli 3 nolu hakediş (net 11.060,81 TL), 29.05.1997 tarihli 4 nolu hakediş (net 11.939,33 TL), 30.06.1997 tarihli 5 nolu hakediş (net 18.477,19 TL) ve 01.08.1997 tarihli 6 nolu hakediş (net 2.834,44 TL) alacaklarına 03.09.1997 temerrüt tarihinden itibaren aylık % 8 akdi gecikme faizi uygulanmalıdır. O halde mahkemece; bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak yüklenici şirketin icra takibine geçmiş olduğu, iş sahibi kooperatifin de menfi tespit ve istirdat davasını açmış olduğu 27.10.1997 tarihi itibariyle alacak borç durumu belirlenmeli, alacak borç durumu belirlenirken sözleşmenin 12. ve BK’nın 101....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasında ..... 27. Asliye Ticaret ve ..... 17. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 29.06.2011 tarihli Otel ve Rezidans Yapı Restorasyon ve İşletme Sözleşmesinin feshi istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesince, taraflar arasında imzalanan "Özel ve Rezidans Yapım Restarasyon ve İşletme sözleşleşmesi" kira sözleşmesinin bir türü olup, kira ilişkisinden doğan uyuşmazlığın, 6100 sayılı HMK'nın 4. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

          Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan tarihte davacıya ait bağımsız bölümleri iskânı alınmış şekilde teslim etmediği gibi eksik ve ayıplı olarak imal ettiğinden sözleşmenin feshi gerektiği, davacıya ait bağımsız bölümlerde eksik ve ayıplı imalat bedelinin 11.340,00 TL olduğu ve sözleşmede öngörülen teslim tarihi ile dava tarihine kadar işleyen yoksun kalınan kira bedelinin 30.750,00 TL olduğu ve bu meblağlara işleyecek en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, yüklenicinin temerrüdü nedeniyle sözleşmenin feshi, yoksun kalınan kira alacağı ile eksik ve ayıplı işler bedelinin tazmini istemlerine ilişkindir....

            Hal böyle olunca 6361 sayılı Kanunun m.30/f.1 ve m.31/f.1 hükümlerine göre sözleşmede öngörülen sürenin dolduğu, sözleşmenin ihlali karşısında m.32 ve m.33 hükümleri gereği davalının finansal kiralama konusu malları davacı kiralayana derhal geri vermekle yükümlü olduğu, davalının kira borcunu düzenli şekilde ödemediğinin davacı defter ve kayıtları ile anlaşıldığı, 6361 sayılı Kanunun m.31/f.1 hükmünün koşullarının oluştuğu, buna mukabil davalının finansal kiralama bedelini ödemiş olduğunu HMK m.200 vd. hükümleri çerçevesinde açık, kesin ve belirli belgeler ile ispatlayamadığı, finansal kiralama sözleşmesinin m.41 gereği davalının dava konusu malı kiralayana iade ve teslim etme yükümlülüğünü de yerine getirmediği, bu nedenle sözleşmesinin haklı olarak feshedildiği ve malın aynen iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin geçersizliğinin tesbiti, olmadığı takdirde feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Dava, yanlar arasında ... .... Noterliği'nde yapılan 08.04.2011 tarih, 011962 yevmiye nolu arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti, olmadığı takdirde takdirde sözleşmenin feshi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile 08.04.2011 tarih, 011962 nolu sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

                Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tevhit işlemleri sonucu oluşan 203 ada 74 parsel sayılı taşınmazın ortaklığın giderilmesi sonucu davalı tarafından alındığı, sözleşmenin yapıldığı tarih ile mülkiyetin kurulması anındaki koşulların farklı olduğu, taraf iradelerinin sözleşmenin feshi konusunda uyuştuğu, davacının sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşmede taraf olmayan diğer paydaşlarla makul süre içinde sözleşme imzalamadığı, inşaatın yapılmasının olanaksız hale geldiği, davalının değişen hisse durumuna göre başka bir yüklenici ile anlaşmasında kötüniyetli olmadığı, bu sonucun meydana gelmesinde kusurlu olduğunun kanıtlanamadığı, davacı yüklenicinin kusurlu olduğu ve tazminat isteyemeyeceği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir....

                  Daire’mizin bozma ve karar düzeltme ilâmlarında akdin feshedildiği ve fesihte davalının kusurlu bulunmadığı kabul edilmiştir. Buna rağmen sözleşmenin feshi talebinin reddi ve aynı gerekçeyle kâr kaybı isteminin reddi doğru olmadığı gibi, ödenmeyen hakediş alacağıyla ilgili davacının 24.04.2002 tarihli ihtarnamesinin tebliğ tarihi ve tanınan ödeme süresine göre temerrüt 05.05.2002 günü gerçekleştiği halde 24.09.2002 tarihinden faize hükmedilmesi de hatalı ... ./.. s.2 15.H.D. 2009/2944 2009/4269 olmuştur. Hükmün bu yönlerden bozulması gerekmekte ise de; düşülen yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/VII. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu