WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Akabinde ödenen bedelin iadesi hususunda anlaşma yapılmış ve buna göre alıcının fesih tarihine kadar yapmış olduğu ödemelerin 1 ay sonra başlamak üzere yasal faizi ile birlikte 3 eşit taksit halinde iade edileceği kararlaştırılmıştır. Her iki tarafın tacir olduğu ve sözleşmenin feshi halinde ödenen bedelin iadesi konusunda sözleşmede açık hüküm bulunduğu dikkate alınarak davacı vekilinin taşınmazın rayiç değeri yönünden bilirkişi incelemesi yapılması talebi ile ödenenin güncel değeri yönünden değerlendirme yapılması talebi reddedilmiştir....

    Taraflar arasında düzenlenen 24.08.2006 tarihli sözleşmenin halen geçerli ve yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar arsa sahipleri tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/152 Esas ve 2011/178 Karar sayılı dosyasında sözleşmenin feshi için dava açılmış ise de, davanın reddine dair verilen karar 22.07.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Bilindiği gibi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi için ya taraf iradelerinin birleşmesi veya mahkemece sözleşmenin feshine karar verilmiş olması gerekmektedir. Somut olayda fesih talebinin reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra bu konuda verilmiş ne bir mahkeme kararı, ne de taraf iradelerinin fesih konusunda birleşmesi söz konusudur. Bu durumda, halen ayakta bulunan sözleşmeden dolayı davacının yaptığı masrafları talep edebilmesi mümkün değildir. Şu halde, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....

      Ayıba karşı tekeffül koşullarının gerçekleşmesi ve yasada öngörülen yükümlülük yerine getirilmiş olması durumunda alıcıya yukarıda belirtilen BK.m.202 ve 203 ile seçimlik haklar tanımıştır. Yani alıcı davacı dilerse sözleşmeden dönebilir, dilerse satım parasının indirilmesini isteyebilir. Davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisi bulunduğuna göre, kaza tarihinde davaya konu aracın davalının mülkiyetinde bulunmaması, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz. Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle davacının hangi seçimlik hakları kullandığı (sözleşmeden dönme mi, bedel indirimi mi) sorularak, davacı sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istediği takdirde araçta daha sonradan, davacı elindeyken meydana gelen kazalar sebebiyle oluşan değer düşüklüğünün hesaplanarak alacaktan mahsubuna karar verilmeli, bedel indirimi istediği takdirde ise Borçlar Kanunu'nun 202. maddesi gereği nispi metod uygulanarak davacının alacağı belirlenmeli ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir....

        gibi malzemelerin atıl kaldığını, bundan dolayı oluşan maddi zararlarının olduğunu, davalı şirketin istediği banka teminat mektuplarını alabilmek için zorunlu olarak gayrimenkul satın alınmak zorunda kalındığını, tanzim ve teşhir amaçlı stantlar için davalıya ait firmadan değişik tarihlerde paralar alındığını, sözleşmenin feshi nedeniyle de paraların ticari faizi ile birlikte iadesi gerektiğini, prim kayıpları olduğunu iddia ederek haksız fesih nedeniyle sözleşmelerden ve yasalardan kaynaklanan fazlaya ilişkin sair tazminat ve yasal hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000.000.000 TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.11.2009 gününde verilen dilekçe ile sözleşmenin feshi, senetlerin iptali, tazminat ve istirdat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.11.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere Dairemizin bozmaya ilişkin ilam içeriği ve mevcut bilirkişi raporlarında davacının ancak Borçlar Kanununun 249/2 maddesindeki bedel indirim talebinde bulunabileceğinin saptanmasına, ancak davacının bedelde indirim istememesine, kira sözleşmesinde yazılan senetlerin kira bedeline karşılık verildiğinin anlaşılmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine...

            Dava daha çok borçlar kanununun genel hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali nedeniyle bedel iadesi isteğine ilişkindir. Öyle ise mahkemece işin esası incelenerek ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Maddesi gereğince belirlenen oranda gecikme faizi), 03/02/2017 Tarihli Sözleşmenin Feshi Gereği Tazminat Bedeli (Cari Yıl Kira Bedelinin %25’i);7.275,00 TL ile sözleşme Fesih Tarihi ile Fesih Bildirim Tarihi Arası kullanım Bedeli; 956,71 TL ile03/02/2017 Tarihli Sözleşmenin 14. Maddesi Gereği Ceza Bedeli (Kira Süresinin Sona Ermesi veya Sözleşmenin Feshi Halinde Taşınmaz İdareye Teslim Edilmezse, Geçen Her Gün İçin Cari Yıl Kira Bedelinin Binde Beşi Oranınca Belirlenen Bedel) (26/07/2019 tarihi itibariyle) ; 77115,00 TL’nin davalıdan tahsiline ve tüm yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 15/10/2021 tarih, 2019/420 Esas - 2021/620 Karar sayılı ilamıyla açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

              -KARAR- Asıl dava, davalı yanca, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ihlal edilmesi ve sözleşmenin tek taraflı feshi nedeniyle ek sözleşme gereğince davalıya verilen aracın iadesi ile cezai şart istemine; birleşen dava ise davacı yanca cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, kendilerinde ek sözleşmenin bulunmadığını, ek sözleşmenin asıl sözleşme ile çelişkili olduğunu, sözleşmeyi ihlal edenin davacı olup, feshin de davacı tarafından yapıldığını, davacının cari hesap alacağını ispat etmesi gerektiğini bildirerek asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir....

                UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile tazminat talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır....

                Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi ve verilenlerin iadesi istemine ilişkin davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."...

                  UYAP Entegrasyonu