Az yukarıda açıklandığı gibi şartnamenin 30.c maddesine göre davacının davalıya cezalı süre vermesi buna uyulmaması halinde sözleşmenin feshi ile birlikte cezai şart talebi mümkün olacağı oysa cezalı süre verilmeden sözleşmenin feshedildiğinden koşulları oluşmamış olan cezai şart talebinin reddi gerekirken kabulü doğru olmamış, bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu 4. Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi'nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Dolayısıyla sözleşmeyi feshi, haklı fesih değildir. Öte yandan, taraflar arasındaki Kira Sözleşmesinin 8/b maddesinde; Sözleşmenin feshi montaj sonrasında gerçekleşirse, kiracının ödediği kiraları mal sahibinden talep edemeyeceği de kabul edilmiştir. Bu durumda, sözleşmenin anılan hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede belirtilen, "montajı yapamazsa" ibaresinin, montajın tamamen bitirilip baz istasyonunun faaliyete geçirilmesi, şeklinde değerlendirilmesi doğru değildir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/5. maddesinde tüketici davalarının tüketicinin yerleşim yerinin bağlı bulunduğu mahkemelerde de açılabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
Dolayısıyla sözleşmeyi feshi, haklı fesih değildir. Öte yandan, taraflar arasındaki Kira Sözleşmesinin 8/b maddesinde; Sözleşmenin feshi montaj sonrasında gerçekleşirse, kiracının ödediği kiraları mal sahibinden talep edemeyeceği de kabul edilmiştir. Bu durumda, sözleşmenin anılan hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede belirtilen, "montajı yapamazsa" ibaresinin, montajın tamamen bitirilip baz istasyonunun faaliyete geçirilmesi, şeklinde değerlendirilmesi doğru değildir. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin feshi ve bedel iadesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146 ncı maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindedir. 3. Değerlendirme Temyizen incelenen karar, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, dava tarihi itibariyle 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunun anlaşılmasına göre, davacı tarafından ileri sürülen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir. VI....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE : Dava, yanlar arasında iki yıl süreli yapılan sağlık hizmetinin alınmasına ilişkin sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle, davacının ödemiş olduğu ihale karar pulu ve damga vergisi tutarından sözleşmenin kalan süresine oranlaması suretiyle belirlenen kısmının zarar olarak davalı taraftan tahsili istemine ilişkindir....