AŞ. arasında 16.01.2007 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin düzenlendiğini, diğer davalıların da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davalıların kira borçlarını ödemeleri üzerine ihtarname çekilerek (60) günlük süre verildiğini, davalıların kira bedelini ödemedikleri gibi kiralama konusu malı da iade etmediklerini, sözleşmenin feshi şartlarının gerçekleştiğini belirterek sözleşmenin feshine, vadesi gelmiş 18.075 TL kira bedeli ile vadesi gelmemiş 204.951 TL kira bedelinin tahsiline ve kiralamaya konu malın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ...Sağlık AŞ., ... ve ... vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, sözleşmedeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, sözleşme tarihinde müvekkilinin yurtdışında olması sebebiyle sözleşmeyi imzalamasının fiilen imkansız olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir....
Dava daha çok borçlar kanununun genel hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali nedeniyle bedel iadesi isteğine ilişkindir. Öyle ise mahkemece işin esası incelenerek ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının da aralarında bulunduğu arsa sahipleri ile dava dışı ... İnşaat A.Ş. arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davacının daire farkı nedeniyle aracını davalı şirkete devrettiği, sözleşmenin ifa edilmediği, tarafların 08.05.2010 tarihli protokol ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek aldıklarını geri vermeyi kararlaştırdıklarından bedelsiz devredilen araç bedelinin sözleşmenin feshi nedeniyle iadesi gerektiği, gerçek kişi davalıların şirket adına hareket etmeleri nedeniyle pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davalılar ... ve ...'e yönelik davanın reddine, diğer davalıya yönelik davanın kabulü ile ....500,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir....
Madde hükmü uyarınca konutun geri verilerek bedel iadesi talep edildiği ve satış bedelinin iade edildiği davacının bu bedeli ihtirazi kayıtla aldığı anlaşılmıştır. Yapılan sözleşme ve ödeme miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Sorun sözleşme 5. Madde hükmü uyarınca bedel iadesi talep edildiğinde bunun denkleştirici adalet ilkelerine göre uyarlanmasının talep edilip edilemeyeceği konusundadır. Taraflar arasında yapılan sözleşme, tam iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri içeren sözleşme niteliğindedir. Sözleşme nin 3. maddesi uyarınca teslim süresi açıkça 24 ay olarak kararlaştırılmıştır. Aynı sözleşmenin 5. Madde hükmü uyarınca mülkiyetin davacıya devredileceği tarihe kadar alıcı isterse bedel iadesi talep edebileceği, paranın faizsiz iade edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı taraf sözleşmede yaşanan gecikme nedeniyle bu hakkını kullanarak bedel iadesi talep etmiş ve satış bedelini ihtirazi kayıtla geri almıştır....
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirket aleyhinde yürütülen ve henüz sonuçlanmamış İstanbul İş Mahkemesi kalemlerinde açılmış (ya da karara bağlanıp kesinleşmemiş) bulunan kıdem tazminatı vs. işçi alacaklarına ilişkin derdest davaların bulunduğu, yine sözleşme ile teminat mektubunun süresinin işin bitim tarihinden (veya sözleşmenin feshi) itibaren 24 ay olarak kararlaştırıldığı, bu sürenin dava dilekçesinde belirtilen işin sözleşmenin feshi sebebiyle bitim süresine göre en erken 31.07.2015 tarihinde dolacağı, dava tarihi itibariyle teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında 08.03.2013 tarihli TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi vardır. Sözleşmede iş bedeli nakit bedel olarak kararlaştırılmıştır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. TBK 470. maddeye göre eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davada nakit bedel karşılığı yapılan eser sözleşmesinin feshine karar verilmesi istenmiş, mahkemece sözleşmenin feshi ile iş bedeli tutarı üzerinden davalı aleyhine nispi vekâlet ücreti ödemesi kabul edilmiş ise de, sözleşmenin kat karşılığı inşaat sözleşmesi olmayıp nakit bedel karşılığı inşaat yapımına ilişkin bulunduğundan feshedilmesi yargılamaya muhtaç olmayıp tek taraflı irade beyanının karşı tarafa ulaşmasıyla sonuç doğuracağından sözleşmenin feshi davası açılmasında hukuki yarar yoktur....
Mahkemece, davanı kısmen kabulüne, davacının sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın aldığı dairenin ayıplı ve tapuda depo vasfında olduğunu ileri sürerek daire için ödediği bedelin davalıdan tahsili ile maddi ve manevi zararlarının tazminini istemiştir....
Mahkemece; davanın, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin feshi sebebiyle iadesi gereken çek nedeniyle borçlu olmadığından iadesi ve sözleşmenin feshine neden olduğundan bahisle zararın tazmini istemi olduğu, davacı tarafından davadan sonra çekin iade edildiği ve karşılığında 70.000,00 TL bedelli çek verildiği iddia edilerek söz konusu çek yönünden borçlu olmadığının tespitinin ve sözleşmenin feshi nedeniyle zararların tazmininin istendiği, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre taraflarca sözleşmenin feshi tarihinde 4. hakedişe konu işlerin tespit edilmediği, sonrasında da işin tamamlanmış olmasına göre davacının 4. hakedişe girmediğini iddia ettiği ve karşı tarafça kabul edilemeyen işlere ilişkin ispat yükünün davacıda olmasına göre; davada, davacı tarafından, sözleşmenin feshi nedeniyle zarara uğranıldığından bahisle tazminat talep edilmiş ise de, sözleşme tarafların karşılıklı iradeleri ile sona erdirildiğinden protokolde sözleşmenin feshi nedeniyle zararlardan kaynaklanan...
Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi ve verilenlerin iadesi istemine ilişkin davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."...
A.Ş.nin sorumluluğunun bulunduğu, kira tazminatının menfi zarar kapsamında bulunmadığı gibi sözleşmenin de ifa imkanının bulunmadığı anlaşıldığından bedel iadesi ve menfi zarar yönünden açılan davanın kabulüne, ödeme tarihinden itibaren ticari faiz ve kira tazminatı yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerektiği, davacının manevi tazminat isteminin koşulları oluşmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olduğundan yasal faiz yürütülmesi gerektiği, davalı daha önce temerrüte düşürülmediğinden faiz başlangıcının dava tarihi olduğu anlaşıldığından birleşen davanın da kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle; asıl davada tapu iptali ve tescil yönünden açılan davanın reddine, asıl davadaki bedel iadesi ve tazminat talebinin ıslah talebi doğrultusunda kısmen kabul kısmen reddine, davacı ile davalılardan ... A.Ş. arasında imzalanan 04.05.2009 tarihli ... ......