Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olmadığını, mücbir sebep ve beklenmeyen hal değerlendirmesinin yapılmadığını, denkleştirici adalet ilkesine göre karar verilmesinin yerinde olmadığını, sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasına ilişkin taleplerin değerlendirilmediğini, müvekkili lehine dönme tazminatının hesaplanmadığını, sözleşmeden dönmenin iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasında taşınmaz alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli talep etmesinin mümkün olup olmadığı, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmasının yerinde olup olmadığı, davalı şirketin sözleşme kapsamındaki taleplerinin değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği hususundadır....

nın “Sözleşmeden Dönme” başlıklı 45. maddesi uyarınca; davacının sözleşmeden dönme iradesini öncelikle diğer davalı inşaat firmasına iletmesi ve bu inşaat firması tarafından davalı bankaya konuya ilişkin bilgilendirme yapılması gerektiğini, buna karşılık davacı tarafından herhangi bir bildirim yapılmaksızın işbu davanın açıldığını, yerel mahkeme tarafından bu husus irdelenmeden hukuka aykırı karar verildiğini, dönme beyanının diğer davalı inşaat firmasına tebliğinden sonra en geç yasa gereği tanınan doksan (90) günlük sürenin dolması ile davacının sadece diğer davalı inşaat firmasına huzurda görülen davayı açmada hukuki menfaati olduğunun kabul edilebileceğini ileri sürmüştür. 6502 sayılı yasanın 45. maddesine göre; (1) Ön ödemeli konut satışında sözleşme tarihinden itibaren yirmidört aya kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır....

Sözleşmenin feshine kusuruyla neden olan taraf, varsa, Borçlar Kanunu'nun 61. ve izleyen hükümleri gereğince ve haksız iktisap kuralları uyarınca karşı tarafa kazandırmış olduğu değerin iadesini isteyebilir.HUMK'nın 74. maddesi gereğince; hakim, taleple bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Somut olayda da, yüklenici şirket davasında dönme cezası ve kâr kaybı istediğine göre, talebi olmayan ve Borçlar Kanunu 61 ve izleyen maddelerinden kaynaklanan yaptığı iş bedelinin davalıdan tahsiline HUMK'nın 74. maddesi gereğince karar verilemez ve "çoğun içinde az da var" kuralı somut olayda uygulanamaz. Bu hukuksal nedenlerle, yüklenicinin davasının tümden reddi gerekir. Bu sebeplerle, sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum....

    mecburiyeti olmadan tek taraflı sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasına karar verildiğini ve bunun davalı arsa sahiplerine ihtaren bildirildiğini, sözleşmenin 6.3, 6.4, 21.Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bir cayma parası yahut dönme cezası kararlaştırıldığının açık olduğunu, davacı müvekkili tarafından davalı TEKSTÜRE Çorap San. ve Tic....

    A.Ş. taşınmazı üzerinde tesis edilen 4.189.250,10 TL bedelli 1. derece ipoteğin taraflarınca fek edileceğini, sözleşmenin 6.3 ve devamı maddeleri uyarınca, sözleşmeden tek taraflı dönme hakkını kullanmasına karşın, davalı arsa sahiplerinin haksız ve dayanaksız olarak bu dönme iradelerine karşı koyduklarını beyanlarla, açıklanan nedenler kapsamında taraflar arasında akdedilen Sözleşmeden, sözleşme hükümleri uyarınca geçmişe etkili olarak "döndüğümüz" hususunun tespiti ile sözleşmeden dönüldüğüne, sözleşmenin sona erdiğine (feshine) karar verilmesine, dönmeye ve sözleşmenin sona erdirilmesine bağlı olarak ödenmesi gereken dönme cezası/cayma parasının mahkeme veznesine depo etmeye hazır olduklarının bildirilmesi ile bu aşamada bu tutarın teminat mektubu olarak yatırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... San. ve Tic. A.Ş....

      kanaatine varıldığını, davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu ve bu hakkını kullandığını, davacının ödediği l00.000 TL'nın ödendiği günden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin gerektiğini, kar kaybı ile ilgili bilgi olmadığından hesaplama yapılamadığını, prestij kaybının mahkemece takdir edileceğini, ödediği l00.000 TL için kredi faizini talep hakkı olmadığının tespit edildiğine..."...

        Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının sözleşmenin imzalanmasıyla resmi işlemlere başladığı, 23.06.2011 tarihli encümen kararı ile belediye taşınmazı satın alınarak davacılar taşınmazı ile tevhit edildiği, bunun üzerine 08.08.2011 tarihli ek sözleşmenin imzalandığı, ek sözleşme sonrasında tevhit işlemi yapılmış olmakla yeniden önceki işlemlerin yapılması gerektiği, davalının işe başlayamamasının nedeninin belediyede yapılması gerekli zorunlu işlemler olduğu, inşaat aşamasında ise eski binanın boşaltılmaması nedeniyle davacılar temerrüdünden kaynaklandığı, dönme koşullarının oluşmadığı ve belediye arsasının satın alınarak tevhit işlemi yapılması sonrasında sözleşmeden dönme isteminin dürüstlük kuralına da aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 28.04.2015 tarih ve 2014/8460 E., 2015/2920 K. numaralı ilamı ile mahkeme kararı onanmıştır....

          Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinin ayıplı ifası sonucu sözleşmeden dönme nedeniyle ödenen bedelin iadesi ve enkaz kaldırma bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir....

            Her ne kadar mahkemece satın alınma tarihinde yürürlükte bulunduğu söylenen 4077 sayılı kanunun ayıplı mal başlıklı 4. maddesinde ürünün iadesiyle sözleşmeden dönme ve bedelinin tahsili taleplerinin yalnızca satıcı firmadan talep edilebileceği, ithalatçı firmadan talep edilemeyeceği belirtilmiş ise de; sözleşmenin kurulduğu tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK'nun 13/3. maddesinde; ”Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Yine aynı kanunun 4/3 maddesine göre; İmalatçı - üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10.maddenin 5.fıkrasına veya 10/B maddesinin 9.fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur....

              Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Somut olayda, dosya kapsamına göre güvenin satış ve teslim tarihinden önce yavrusunu attığı, sözleşme gereği güvenin gebe olması gerektiğinden edimin ayıplı olduğu sabittir. Davacı alıcı, sözleşmeden dönmediğine göre, menfi zarar kapsamında olan güve için yaptığı masrafları talep etmesi mümkün değildir. Ancak, davacının terditli olarak zararlarının giderilmesini talep ettiği, güvenin daha sonra gebe de kaldığı nazara alındığında davacının talebinin satış bedelinde indirim talebi olarak değerlendirilmesi hakkaniyetli olacaktır....

              UYAP Entegrasyonu