WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre bağlı kredi sayılamayacağını, davacının ilgili yasal mevzuat ile kendisine tanınan sözleşmeden dönme / cayma hakkını kullanmadığı ve teslim tarihi geçmeden dava ikame edildiği hususunun yerel mahkeme tarafından gözardı edildiğini, 6502 sayılı TKHK'nin “Sözleşmeden Dönme” başlıklı 45. Maddesi ve Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinin 7....

Sayılı ilamı) davalı yanın davacı müvekkilin ayıplı eşyaları olağan kullanımı aşacak düzeyde kullanmış olduğu iddiasında, davacı tüketicinin makul kullanımı aşan kullanımı olup olmadığı hususunda %25 yıpranma oranı tespit edilmiş ve bu yerel mahkemece makul kullanımı aşan bir oran olarak kabul edilmediğini, tüm bu nedenlerle, davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddi ile usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, kararın eksik incelemeye ve/veya yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir....

Dava dilekçesinde, sözleşmenin feshi ile ödenen bedel ve araca yapılan masrafların toplamı 80.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, araç bedelinin ödenmesi halinde de 34 XX 788 Plakalı aracın davalının malik olarak cebren tesciline ve aracın davalıya teslimine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Davacı resmi şekilde yapılmayan araç satış sözleşmesine dayanarak talep de bulunmuştur. Dosyadaki kayıt ve belgelerden aracın üzerinde tedbir olduğu ve aracın malikinin dava dışı üçüncü kişi olduğu sabittir. Yargılama ve istinaf aşamasında, davalı taraf husumet itirazında bulunmuş olmasına rağmen mahkemece bu yönde gerekçede bir değerlendirme yapılmadığı, davacının kayden malik olmadığı dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmaksızın davanın esasına girilerek hüküm tesis edilmesi yerinde görülemiştir....

Noterliğinin 18.09.2018 tarih ve 15513 yevmiye numara ihtarnamesi ile fesih edildiği, sözleşmesinin feshedildiği davalı bankaya bildirildiği, müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığı, bankanın kredi taksitlerinin ödenmesi konusunda müvekkile baskı yaptığı belirtilerek; Davalı Banka ile yapılan Bağlı Kredi Sözleşmesi kapsamındaki kredi taksitlerinin durdurulması için tedbîr kararı verilmesini, davalı T9 yapılan Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin iptali, diğer davalı T3 A.Ş ile yapılan Bağlı Kredi Sözleşmesi ve ilgili tüm mutabakatlar ve muvafakatnamelerin iptalini, fazlaya ilişkin ve ıslah hakkı saklı kalmak kaydı ile davalı T9'ye yapılan 149.300,00 TL tutarındaki ödeme ile T3 A.Ş'ye kredi taksitleri toplamında ödenen 136.243,00TL olmak üzere toplamda 285.543,00 TL'nin fesih tarihinden itibaren işletilecek olan yasal faizleri ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, bu talepleri yerinde görülmez ise her bir davalıya yapılan ödeme nispetinde davalılardan ayrı ayrı tahsiline...

Bunun sonucu olarak, yürürlükteki Kanun’a göre tüketici, satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim isteme haklarından birini kullanması halinde kredi verene başvuruda bulunabilecektir. Bu kapsamda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 30, f. 4, c. 2’ye göre “Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur.” hükmü düzenlenmiştir. Her ne kadar yürürlükteki kanun hükmünde de açıkça kredi ödemelerinin durdurulabileceğinden söz edilmese de tüketiciye tanınan seçimlik hakların niteliği gereği bu sonuca ulaşılmaktadır....

    Önödemeli konut satış sözleşmesinden dönme hakkı 6502 s.TKHK.nun 45.m.sinde:" (1) (Değişik: 2/1/2017- KHK-684/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018- 7074/8 md.) Ön ödemeli konut satışında sözleşme tarihinden itibaren yirmidört aya kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır. Sözleşmeden dönülmesi durumunda satıcı; konutun satışı veya satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar ile sözleşme tarihinden itibaren ilk üç ay için sözleşme bedelinin yüzde ikisine, üç ila altı ay arası için yüzde dördüne, altı ila oniki ay arası için yüzde altısına ve oniki ila yirmidört ay arası için de yüzde sekizine kadar tazminatın ödenmesini isteyebilir. (2) Satıcı, yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmezse tüketiciden herhangi bir bedel talep edemez....

    Dairemizin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik karar ve içtihatları uyarınca sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi talep edilmiş olmakla sözleşmeden dönüldüğünün kabulü gerektiği, seçimlik hak kullanıldıktan sonra bundan dönülmesi ve sözleşmeden dönen davacının tapu iptâl ve tescil talebinde bulunması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, temyiz eden davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur..." denilerek, sözleşmenin geçmişe etkili olarak sona erdirme iradesinin sözleşmeden dönme olduğu ifade edilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununda hemen hiçbir yerinde "dönme" sözcüğü kullanılmayarak, bütün dönme hükümleri "fesih" kelimesiyle çevrilmişti....

    Dairemizin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik karar ve içtihatları uyarınca sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi talep edilmiş olmakla sözleşmeden dönüldüğünün kabulü gerektiği, seçimlik hak kullanıldıktan sonra bundan dönülmesi ve sözleşmeden dönen davacının tapu iptâl ve tescil talebinde bulunması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, temyiz eden davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur..." denilerek, sözleşmenin geçmişe etkili olarak sona erdirme iradesinin sözleşmeden dönme olduğu ifade edilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununda hemen hiçbir yerinde "dönme" sözcüğü kullanılmayarak, bütün dönme hükümleri "fesih" kelimesiyle çevrilmişti....

      İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı yükleniciye ödenen satış bedelinin icra yoluyla yükleniciden geri alınamadığını, bu nedenle seçimlik haklardan dönme hakkının kullanıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hakkaniyetli olmayacağı gerekçesiyle kararı istinaf etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi talep edilmiş olmakla sözleşmeden dönüldüğünün kabulü gerektiği, seçimlik hak kullanıldıktan sonra bundan dönülmesi ve sözleşmeden dönen davacının tapu iptâl ve tescil talebinde bulunması mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....

        DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; satılandaki ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ve bedel iadesi istemine ilişkindir. Davalı tarafın profesyonel satıcı olduğuna ilişkin dosyada her hangi bir delil olmadığı gibi, UYAP ortamından yapılan sorgulamada da davalının devam edegelen satıcı olduğuna dair bir vergi kaydı bulunmadığından davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılması doğru olup, davacının göreve dair istinaf nedenleri yerinde değildir. Davaya konu araçtaki ayıbın ve ne zaman oluştuğunun tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir husus olup, ilk derece mahkemesinin 6100 sayılı HMK'nın 266....

        UYAP Entegrasyonu