Anılan hükme göre, arsa sahibi sözleşmeden vazgeçmesi halinde yükleniciye maddede belirtilen diğer zararların yanında arsa bedeli kadar cezai şart ödemeyi de kabul ve taahhüt etmiştir. Bu hüküm hukuki nitelik itibarıyla BK’nın 158/III (TBK m.179/son) maddesinde yer alan dönme cezası niteliğindedir. Kural olarak Yargıtayın istikrarlı şekilde benimsediği üzere, dönme cezası kararlaştırılan hallerde diğer tazminat kalemlerinin (masraflar dışında) talep edilebilmesi mümkün değilse de emredici olmayan bu hükmün aksinin düzenlenebilmesi mümkündür. Somut olayda da, aynı durum söz konusudur. Keza, dönme cezasına hükmedildiği hallerde tenkis isteminin dinlenebilmesi de mümkün değildir (BK m. 161/III, TBK m. 182/ III). Ne var ki, kararlaştırılan cezai şart BK’nın 20. maddesinde tarif edilen şartlara aykırılığının tespiti halinde batıl sayılır. Bu yöndeki bir istemin reddi gerekebilir....
Tüketicinin mal veya hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, bağlı kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer. Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur....
nin 2018/2695 Esas 2019/1593 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm, bu kez davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile satın aldığı aracın ayıplı olması nedeni ile misliyle değişim ya da bedel iadesi ile birlikte maddi ve manevi tazminat talep etmiştir....
Müftülüğü'nün 2012 yılı Eylül ayında kendisini araması ile öğrendiğini, taşınmaza gerek imar durumu gerekse fiziki şartlar nedeniyle cami yapılmasının mümkün olmadığının tespit edildiğini, davalıya, taşınmazın iade edilmesi ve bağış şartının yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat ödenmesi yönünde ihtarname gönderdiğini, ihtarname gereği yapılmadığından tapunun iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde şimdilik 150.000,00 TL’nin bedel tahsiline ve 30.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı; davada 1 yıllık geri alım hakkı süresinin dolduğunu, fiziki ve teknik nedenlerle bağış şartının yerine getirilemediğini, manevi tazminat talebinin hiçbir haklı gerekçesi ve hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde davacının usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığını kanunun hükümlerinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini dava konusu aracın ayıplı olmadığını aracın ayıplı olduğu iddiasının hiç bir delile dayanmadığını sözleşmeden dönme yönündeki taleplerin orantısız güçlük ve menfaatler dengesi karinesine aykırı olduğunu manevi tazminat koşullarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Bakırköy 5....
DAVA KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde ilk derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ise de faiz talebinin reddine karar verilmiş olması ve hukuki destek tazminat ve manevi tazminat talebinin reddedilmiş olmasının yerinde olmadığını belirterek kararı istinaf etmiştir. GEREKÇE:Dava, davacının davalıdan satın almış olduğu araçla ilgili tedbir kararı verilmesinden dolayı sözleşmeden dönme, bedel iadesi ve el koyma nedeni ile alınan hukuki destek için ödenmesi kararlaştırılan maddi tazminat ve duyulan üzüntü nedeni ile manevi tazminat davasıdır. Dosyada mevcut trafik kaydından dava konusu ... plakalı aracın davacı şirket üzerine kayıtlı olduğu ve 30.01.2013 tarihinde davalıdan satın alındığı ve bedelinin ödendiği sabittir....
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı davasında, davalının aydınlatma armatürleri yaptığını, armatürlerin içerisine monte edilen komponentleri davacıdan satın aldığını, alınan komponentlerin arızalı olması sebebiyle müşterilerinden iade aldıklarını, durumu 09/10/2013 tarihinde davacı tarafa da bildirdiklerini, davacı tarafın ürünlerdeki ayıbı kabul ettiğini ve misli ile değiştirmeyi teklif ettiğini, davalının misli ile değiştirme teklifini reddederek sözleşmeden dönme hakkını kullandığını, konponentlerin tamamının ayıplı çıkması nedeniyle armatürlerin tamiri yoluna gidildiğini, bu nedenle davalının zararı oluştuğunu belirterek sözleşmeden dönme hakkını kullandıklarını ve ayıplı ürün bedeli olan 32.834,50-TL nin iadesi ve cari hesapta takas ve mahsubunu talep ettiklerini, ayıplı çıkan mallar nedeniyle oluşan zararları için de 15.000,00-TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın karşı dava olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Tüketici Mahkemesinin 01/07/2021 tarih ve 2020/404 Esas - 2021/330 Karar sayılı kararı ile; "Dava açıldığı tarihte davacının hukuki yararı olmamakla birlikte her halükarda dava tarihinden sonra yasa ile öngörülen 90 günlük sürenin dolduğu , dolayısıyla davaya konu alacağın iadesinin gerektiği fakat davalı davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden, dava tarihinde muaccel hale gelmeyen alacak için, davanın erken açıldığı kanaati ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davacının sorumlu tutulması gerektiği... ve davacının maddi zarar talebine ilişkin açıklamaları kapsamında talep edilen zarar müspet zarar kapsamında olmakla sözleşmeden dönülmesi halinde talep edilemeyeceği..." gerekçeleriyle "davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile sözleşme kapsamında ödenen 262.000,00- TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine" karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesince, ''Davacı adına 100.000,00- TL ödediği belgelerle sabit olduğu dikkate alındığında sözleşmeden dönme nedeniyle ödenen bedelden tazminat miktarının mahsubuyla davacının 88.540,00- TL talep edebileceği anlaşılmıştır. Açılan davada davacının 2 ayrı şirkete husumet yönelttiğinden pasif husumet ehliyetinin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira davacının Buba İnş. İle sözleşme ilişkisi bulunduğu ancak diğer davalı ile aralarında akdedilen bir sözleşme bulunmadığı görülmüş ise de sözleşmeden dönme iradesi davalı şirkete tebliğ edildikten ve 180 günlük yasal sürenin dolmasına yaklaşık 1 ay kala Modern İnşaatın gönderdiği satış vaadi sözleşmesi ve ön bilgilendirme formunda satıcı konumunda Modern inşaat olduğu anlaşılmıştır. Sözleşme konusu taşınmazın aynı olduğu dikkate alındığında davalılar arasında organik bağ bulunduğu anlaşılmaktadır....