Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından, davacı-davalı kocanın boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı ... ve davalı-davacı ... 25.03.2015 tarihli dilekçe ile boşanma davalarından feragat ettiklerini bildirmişlerdir. Davalı -davacı ...'nin kabul edilen boşanma davası temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davalı-davacı ...'nin feragat dilekçesi dikkate alınarak boşanma davasının fer'ileri yönünden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

    Sanığın üzerine atılı suçu aynı suç işleme kararının icrası kapsamında, aynı mağdura karşı, değişik zamanlarda ve birden çok kez işlemiş olduğunun anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 12.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tehdit HÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1-Mağdur ...’nin kayınpederi olan sanığın, mağdurun açmış olduğu boşanma davası nedeniyle tanıklardan mağdur ...'...

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı vekili Av. ...'ın verdiği vekaletnamede baro pulu bulunmamaktadır. Avukatlık Kanununun 4667 sayılı Yasayla değişik 27. maddesi uyarınca bu vekaletnameler işleme dayanak yapılamaz. Eksikliğin tamamlanması için 10 günlük kesin mehil verildiğinin sözü geçen vekile tebliği; eksiklik tamamlanmadığı taktirde bu vekile yapılan tebligatlar geçersiz olduğundan tebligatlar asile yapılarak işlemin yenilenmesi, 2-Davacı adına bir kısım duruşmalara katılan Avukat ...'un dosya içerisinde vekaletnamesi ve yetki belgesi bulunmamaktadır. Varsa bu vekile ait vekaletname ya da yetki belgesinin bu dosa içine alınarak gönderilmesi, 3-Reddedilen boşanma davasına ilişkin ... 25....

          istinaden yapılan incelemede şiddet kullanılarak ve doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin görüntülerin tespit edildiği olayda, Sanığın üzerine atılı özel hayatın gizliliğini ihlal, tehdit, şantaj, hakaret ve müstehcenlik suçlarının sübut bulduğuna ve eylemlerin hukuki nitelendirmesine yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş; ancak, TCK'nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanun'un 3/1. maddesi gereğince özel hayatın gizliliğini ihlal suçu için işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, suç tarihinde yürülükte bulunan 6352 sayılı yasa ile değişik TCK’nın 134/2 maddesinin uygulanması yerine 6352 sayılı yasa ile değişiklikten önceki TCK’nın 134/2 maddesi uygulanmak suretiyle temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi ve aynı suç işleme kararının icrası kapsamında katılanın çıplak görüntülerini ablasına, abisine gönderen...

            Ancak, a- Adli sicil kaydı bulunmayan sanığın, CMK'nın 231/6. maddesi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılıp, karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “sanığın sabıka kaydından anlaşılan kişiliği ve suç işleme eğilimine göre” biçimindeki kanuni olmayan ve dosya kapsamı ile uyumlu olmayan ve dosya kapsamı ile uyumlu olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, b- Adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, TCK'nın 51/1-b maddesi gereğince "suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşup oluşmadığı" hususu değerlendirilmeden, “sanığın sabıka kaydından anlaşılan kişiliği ve suç işleme eğilimine göre” biçimindeki kanuni ve yeterli olmayan gerekçeyle hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi, c- TCK'nın 53/1-b maddesinde...

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Mahkemece yapılan yargılama, taraf beyanları, yazılan müzekkere cevapları tanık beyanları, SİR ve tüm dosya kapsamına göre: Tarafların 03/03/2005 tarihinde evlenip bu evlilikten müşterek bir çocuklarının bulunduğu, davacı tarafından İngiltere'de alındığını iddia ettiği ayrılık kararına dayalı boşanma talepli mevcut davanın açıldığı, davalı tarafın açılan davanın reddini talep ettiği, davacı tarafın dava dilekçesinde boşanma sebebi olarak bildirdiği herhangi bir ayrılık kararının dosyaya sunulmayıp dosya kapsamına göre bu hususun tarafların ayrı ev tutabilmeleri ve bu sebeple davacının sosyal yardım alabilmesine yönelik olduğu, bu süreçte dahi tarafların zaman zaman görüştükleri, davacı tarafça boşanma sebebi olarak ayrılık kararına dayanılmış olması sebebi ile davacı tarafça boşanma sebebi olarak dayanılmayan hususlardaki tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı bu itibarla tarafların evlilik birliğinin devamının taraflardan beklenemeyecek derecede...

              Dosya içinde mevcut belgelere göre davacı erkek tarafından daha önce 08.03.2005 tarihinde TMK’nun 166/1 hukuksal sebebi ile açılan davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile reddedilmiş ve karar 18.06.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Red kararının kesinleşmesinden sonra 09.08.2008 tarihinde yine erkek tarafından terk ihtarı çekilmiş ve akabinde TMK 164 maddesine göre terk hukuki sebebi ile boşanma davası açılmıştır. Açılan bu ikinci davada ilk derece mahkemesi davanın kabulü ile tarafların boşanmasına karar vermiş ancak kadın tarafından temyiz edilen bu karar, ihtarın usulüne uygun olmaması nedeniyle reddi gerekirken kabulü hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, yukarıda belirtilen davalardan sonra tarafların bir araya gelmediği anlaşılmaktadır....

                Her ne kadar mahkemece davalının boşanma ve manevi tazminat talebinin reddi şeklinde ayrıca hüküm kurulmuş ise de, davalının usulünce harcı verilerek açılmış bir karşı boşanma davası bulunmadığı dikkate alındığında, bu talep hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bu konuda ret kararı verilmesi yanlış olup, davalının istinaf başvurusunun bulunmaması ve bu yanlışlığın sonucunda etkili olmaması dikkate alınarak eleştiri yapılması ile yetinilmiştir. Bu gerekçe dikkate alındığında, usulünce açılmış bir karşı dava bulunmaması sebebi ile, davalının talepleri hakkında ret kararı şeklinde karar verilmesi yanlış olup, bu karar sebebi ile de olsa, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyeceğinden davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                KARŞI OY YAZISI Evlenme tarihi öncesi olayların "boşanma sebebi" kabul edilmesi mümkün değildir. KARŞI OY YAZISI Davacı boşanma nedeni olarak ; davalının geçmişte “hayat kadını” olarak yaşamını sürdürdüğünü ve bunu kendisinden gizlediğini göstermiştir. Taraflar TV. lerde yayınlanan “çöpçatan programı “ aracılığıyla tanışarak evlenmişlerdir. Dinlenen davalı kadın tanığı , nikah akdi sırasında kendisinin de nikah tanığı olduğunu ; davacının davalının hayat kadını olarak geçmişte yaşamış olduğunu ve yedi yıl önce bu yaşantısına son verdiğini, nikahtan önce kendisine söylediğini ; davacının bu durumu bilerek davalıyla evlendiğini anlatmıştır. Başkaca bir geçimsizlik sebebi kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddedeki boşanma koşulları oluşmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu