Dairemiz Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası, yasal dayanağı ortadan kalktığı için Kurumun asgari işçilik tespiti ve buna bağlı olarak prim tahakkuk ve tahsili yönüne gidemeyeceği yönünde kararlar vermiş ise de Hukuk Genel Kurulunun yasal boşluğun Türk Medeni Kanununun 1. maddesi gereğince hâkim tarafından doldurulması gerektiğine ilişkin kararlarını dikkate alarak yasal boşluk döneminde de mevcut yasa kuralları doğrultusunda Kurumun asgari işçilik miktarını belirlemesinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varmış ve Yargıtay içtihadı bu yönde oluşmuştur....
Komisyonunun asgari işçilik oranını % 25 olarak belirlemesine ilişkin kararını ve eki olan asgari işçilik oranının tespitine ilişkin hesap cetvelini (Ek-1) Kurumdan getirtmek, ihale makamının ihale konusu işin %10 oranında insan gücü ile yapıldığına dair tespitinin asgari işçilik oranının belirlenmesinde dikkate alınması mümkün ise de tek başına asgari işçilik oranının bu orana göre belirlenmesi sonucunu doğrumayacağını gözönünde bulundurmak, yukarıda açıklandığı biçimde oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yaparak asgari işçilik oranı ve ihale konusu işin devamlı mahiyetteki işyeri işçileri ile yapılıp yapılamayacağı hususlarında açıklayıcı ve denetime elverişli rapor almak, işverene 87.350,00 TL tutarında malzeme verildiğini de dikkate almak ve sonucunda davacı şirketin ihale konusu iş nedeniyle Kuruma fark prim ve gecikme zammı borcu bulunup bulunmadığına karar vermekten ibarettir....
Yapılacak iş; davalı Kurumun her bir işçi adına hesapladığı eksik işçilik bildirimleri açıkça belli olduğuna göre, öncelikle bu işçilerden her birinin adlarına pirim tahakkuku çıkarılan dönemlerde işyerindeki çalışma statüleri belirlenerek, çalışanların ücret ödeme belgeleri getirtilerek, söz konusu tazminat, yardım ve yollukların Prime Esas Kazancın Tespitine ilişkin Tebliğ hükümlerine uyarınca SPEK dışı tutulması gerektiği iddia edildiğine göre bu işlemle ilgili kayıt ve belgeler temin edilip, hakkında eksik pirim yatırıldığı iddia edilen işçilerin hizmet cetvellerindeki bildirimleri de dikkate alınarak eksik işçilik bulunup bulunmadığı konusunda tüm bu deliler birlikte değerlendirerek eksik işçilik bildirimi varsa miktarının hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde saptanabilmesi için hukukçu, sosyal güvenlik uzmanı ve hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden rapor almak suretiyle sonuca gitmek gerekir ....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davalı Kurumca davacı şirketin 19/04/2010 tarihli müfettiş raporu ile belirlenen eksik işçilik bildirimi ile ilgili 2003/Kasım dönemine ait prim borçlarından dolayı tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zamlarına ilişkin 02/06/2010 gün ve 8635744 sayılı ödeme emrinin zamanaşımı nedeni ile iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi yerinde ise de; dava Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan takip sonucu çıkartılan ödeme emrine karşı açılmış bir ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptali davasıdır....
K A R A R Dava, davalı kurumun eksik işçilik bildirimi nedeniyle tahakkuk ettirdiği ek prim ve gecikme zammının tahakkukuna ilişkin işleminin ve Komisyon Kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir. Sigorta müfettişlerine işyerlerinde eksik işçilik bildiriminde bulunup bulunmadığını inceleme ve buna dayalı olarak kurumca re’sen ek prim tahakkuku yetkisini veren 4792 sayılı Kanunun 3917 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi 04/10/2000 tarIhli 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kaldırılmış, anılan Kararname Anayasa Mahkemesinin 31/10/2000 tarihli kararı ile iptal edilmiş, iptal hükmü 10/11/2001 tarihinde yürürlüğe girmiş, kararda öngörülen süre içinde yasal bir düzenleme yapılmamış ve hukuki bir boşluk doğmuştur....
toplam 202.645,22 TL olmak üzere, borç asılları gecikme cezalarına ilişkin re'sen hesaplanan prim borcu işleminin iptaline karar verilmiştir....
Davacı şirketin 31.12.2010 tarhinde tamamladığı inşaattan dolayı 08.01.2009 tarihinde asgari işçilik ve eksik işçilik tespitine göre Kurumca belirlenen 2000 yılı 12.ay için tahakkuk ettirilen prim ve ferilerine ilişkin prim borçları nedeniyle davacıya gönderilen ödeme emrine karşı davacının yasal süresi içerisinde açtığı bu dava ile ödeme emrine konu borcun zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile ödeme emirlerinin iptalini istediği anlaşılmaktadır....
Ancak, ihaleli işlerde bölümler halinde keşif özetine bağlanmış farklı ihale konuları varsa her biri için listede belirlenen asgari işçilik oranının esas alınması gerektiği kabul edilmelidir....
yapılan dönemlerde açılan kurslar ve bu kurs sürelerince çalışan kişilerin kayıtları Milli Eğitim Müdürlüğü’nden istenilerek hakkında eksik pirim yatırıldığı iddia edilen işçilerin hizmet cetvellerindeki bildirimleri de dikkate alınarak eksik işçilik bulunup bulunmadığı konusunda tüm bu deliler birlikte değerlendirerek eksik işçilik bildirimi varsa miktarının hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanabilmesi için hukukçu, sosyal güvenlik uzmanı ve hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden rapor almak ve davacının yukarıda yapılan açıklama kapsamında zamanaşımı iddalarının da değerlendirilerek sonuca gitmek gerekir ....
Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, “…Davalı Kurumun 26.05.2009 tarih ve 6933627 sayılı yazısı ile davacı şirketin 1065301 sicil nolu şube işyeri ile ilgili olarak kurum müfettişince düzenlenen rapora istinaden 2004 yılı otobüs işletmeciliği, kamyon işletmeciliği ve İstanbul Samandıra İşletmesi için yapılan asgari işçilik hesaplamaları sonucunda kuruma bildirilmediğinden bahisle resen prim tahakkuku yapılarak, ek tahakkuk belgelerine göre primlerin gecikme cezası ile birlikte ödenmesinin talep edildiği, eldeki dava ile de, eksik işçilik bildirimi bulunmadığı gerekçesiyle prim borcunun iptalinin talep edildiği, Mahkemece bozma öncesinde yapılan yargılama sonucu, davacı şirkete ait üretim araçları ve üretim kapasitesine göre bildirilen işçi sayısının yeterli olduğu, eksik bildirim bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır....